Erol Sunat
Erol Sunat
  • 375 Yazı
  • 0 Yorum

Erol Sunat - Tüm Yazıları

Dedikodunun gözüne gözüne vurmak

Dedikodu deyip geçmeyin. Dedikodu temel gıdamız bizim. Dedikodu yapmazsak dilimiz şişer. Bildiğimizi duyduğumuzu birine ya da birilerine anlatmazsak, paylaşmazsak adeta işimiz rast gitmez. Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki, eğer bu coğrafyada da dedikodu malzemesi bulunmazsa, gidin Patagonya da falan arayın...

Devamını Oku

Mızrak ve çuval meselesi

Mızrağı çuvala sığdırdım demek, hakikatlerin yani gerçeğin üzerini kalın bir şekilde örttüm demek. O zamanda denecek ki…Hani mızrak çuvala sığmazdı ya…Hakikat denen kavramla yıldızı barışmayan çok. Kayboldu derler, çekti gitti aniden ortalarda yok derler…Ne kadar kayboldu o kadar iyi diyenlerin...

Devamını Oku

Konya Şeker efsanesi

Artık savaş baltalarını gömme zamanı. El ele vererek, birleşerek yol yürüme zamanı. Konya Şeker, devasa bir kurum. Efsane bir kurum. Kolları, dalları, budakları olabildiğince gür bir kurum. Çiçek açmaya, meyve vermeye başladı mı, cümle Anadolu’ya bahar geliyor. Toy düğünler oluyor....

Devamını Oku

Ölüm Kalesinin Hikayesi

Uzun uzun zaman önce memleketin birinde ırak mı ırak, doğru düzgün yolu olmayan, zor gidilen, gidenin kılavuz olmadan geri dönemediği bir şehir varmış. Bu şehre gidenin akıbeti bilinmediği ve merak edilmediği için sürgünün daniskasıymış. Kim gözden düştü, kim isyana kalktı,...

Devamını Oku

Darmaduman

Ekonomi, enflasyon darmaduman! Deniyor ki, vatandaşımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. Doğruları ne zaman söyleyeceğiz? Ölüm döşeğinde mi? Enflasyon bizi öyle böyle ezmedi. Yamyassı etti. Yapıştırdı asfalta. Enflasyonun ezdiklerini görmek isteyen, çarşı-pazarı, marketleri dolaşsın, insanları dinlesin yeter. Mesele görme, bakma ve dinleme...

Devamını Oku

Kadirşinaslık ve biz!

Aşkın kapısı Konya’ da aşıklara kapalı kapı yoktur. Bu şehrin kapısı gönül kapısıdır. Gönül kapısına da çalmadan girilir. Kapı geleni bilir. Gelen de kapıyı…Kapıyı benim sanan, açmayan da kendi bilir… Adları bu şehirle özdeşleşen sanatçılara, müzisyenlere, sanatkarlara hiç mi bir...

Devamını Oku

Laf barışa yakışır

Laf barışa yakışacak, yakışmasına da yakışmasını isteyen var mı önce ona bakmak gibi bir gerçek ortaya çıkıyor. Ancak bu gerçekle yüzleşmeye tahammülümüz yok. Barışı ister görünmenin bile en talihsiz yalanlardan biri olduğunu en acı bir şekilde görüyor ve ödüyor dünyamız....

Devamını Oku

Dağ fare doğurmak zorunda mı?

Emeklinin zammı, enflasyonu, emeklinin tansiyonu gibi…Hatta, kalbi, şekeri, kronik başka ne derdi varsa tamamı… Emekli tekliyor, yollarda sağa sola çekiyor. İki adım atsa yoruluyor. Derdi, gamı, kederi, hayal kırıklığını ve enflasyonu sırtlandı, attı kendini sokaklara…Hali ahvali Temmuz sıcağından daha berbat!...

Devamını Oku

Ben konuşuyorum ben!

Konuşmak, gerçek anlamda bir sanat. Ancak “ben konuşuyorum, ben” diye ortaya çıkanların nasıl bir sanat icra ettiklerini var mı söyleyebilecek olan? Küfretmek, küfürlü konuşmak ne zaman sanat oldu? Atalar, tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır dememişler mi? Yunus Emre, söz ola...

Devamını Oku

Bir hazin eşik

Ağlayanın, inleyenin, feryat edenin halini seyretme, parmağını bile kıpırdatmama hali ise umursamazların, görmezden gelenlerin, duymamayı marifet sayanların geldiği oldukça kritik ve hazin bir eşik olarak gözler önünde… Ve o eşik, çoktan beşik gibi sallanmaya başladı… Hazin bir eşiğin tam önündeyiz....

Devamını Oku
Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!