Günümüz ilahiyatçıları bir ömür insanlar. Oysa onlar toplumun önünde olduklarını ve kendilerine de saygılı olunmasını ister ve beklerler.
Sevgi gönülden, saygı ise mecburiyettendir. Benim mecbur olmam için sevmem, sevmem için de benimsemem gerekir.
Günümüz ilahiyatçıları bu saygıyı hak ediyorlar mı? Kendilerine saygı duyuluyor mu?
Gelin hep beraber bu sorunun cevabını arayalım.
İlahiyatçılar, “Sakızın orucu bozup bozmadığı hakkında saatlerce, günlerce konuşmaktalar.
Doğru mu?
Cinlerle evlenilir mi, cinlerle cinsel ilişkiye girilir mi? Gibi eften püften konular hakkında TV, TV dolaşıp ince eleyip sık dokurcasına konuşmaktalar mı?
Konuşmaktalar!
Peki aynı ilahiyatçılar ya da kendilerini öyle tanıtan bu kesim: İşçi ölümleri üzerine hiç konuşurlar mı? Hayır.
Çocuğa tecavüz, cinsel istismar konusunda iki laf ederler mi? Asla!
Kıyı yağmalamasında, doğa katliamlarında beyanat verirler mi? Hiç duymadık.
Devlet malını talan, ülkeyi kötü yönetenler hakkında, bir dakika olsun söz ederler mi?
Hak getire… Bu konularda duvarlar maşallah!
Zina ve faiz konusunda yıllardır sesleri çıkıyor mu? Hayırrrrrrrrrrr!
Hayvan haklarına tecavüz, devlet malıyla saltanat sürmek hakkında çıtları çıkar mı? O konuda da maşallahları var. Haklarını yememek gerek TV’lerde saatlerce, günlerce(!) konuşmaktalar.
Saygın(!) ilahiyatçılarımızdan bu konularda neler duydunuz, neler işittiniz?
Peygamber postunda oturduklarını söyleyen, hakikatler karşısında susan sağır, kör, dilsiz şeytandır diyen bir dini temsil ettiklerini söyleyen cevval kalem ilahiyatçılarımızdan bu olumsuzluklar hakkında neler duydunuz, neler işittiniz?
Bu ilahiyatçıların, gayri dini tutum ve davranışları yüzünden bu asil millet camilerden soğutuldu. Pek çok insan, Cuma ve Bayram namazları dışında camilere gitmez oldular. Bunun günahını kim, nasıl çekecek?
Böylesine konularda sahi neden susarlar, hiç konuşmazlar?
Merak etmekteyim.
Esen kalınız.
NOT: Allah rızası için bu görevi hakkıyla yerine getiren saygın bir elin parmakları kadar İlahiyatçımızı tenzih ederim.