Erol Sunat
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Çorap Örenin Hikâyesi

Çorap Örenin Hikâyesi

0
Paylaş

Sağlanan alıntı, Erol Sunat tarafından yazılmış “Çorap Örenin Hikâyesi” adlı bir metinden alınmıştır ve bir şehrin dedikodu ve entrika ustaları olarak tanınan bir karı kocayı, yani “Çorap Örenleri” anlatmaktadır. Hikâye, ailenin gizemli bilgileri kaydetme ve bunları bir tehdit aracı olarak kullanma yetenekleri etrafında dönmektedir, bu durum onların şehir halkı arasında hem korkulan hem de istenmeyen kişiler haline gelmesine neden olmuştur. Çorap Ören’in sonunda hapse atılması ve oğlunun Payitaht’tan gelerek Sultan’ın emriyle gizli bir görevde olduklarının ortaya çıkmasıyla olaylar doruğa ulaşır. Metin, ailenin karmaşık evlilik düzenlemeleri yoluyla şehre geri dönmesini ve Bey’in karısının aslında Sultan’ın on yıl önce kaçırılan oğlunu saklayan düşman ajanı olduğunu ifşa etmelerini detaylandırmaktadır. Hikâye, Çorap Ören’in ihanet planını ortaya çıkarmasıyla ödüllendirilmesi, Bey’in vezir yapılması ve Çorap Örenlerin Sultan’ın yeni “casusları” olarak merkeze alınmasıyla sonuçlanır.

 

Uzun uzun zaman önce memleketin birinin bir şehrinde bir karı koca yaşarmış. Bu karı koca çok güzel çorap örerlermiş. Onların çorabını almayan, giymeyen yokmuş. Kadının kocası bedestendeki dükkanının bir köşesinde bu çorapları şehir dışından gelenlere de satarmış. Ailenin bir oğlu bir kızı varmış. Oğulları çok küçük yaşlarda Payitahta gitmiş, neden gitmiş niçin gitmiş ne kadın ne adam bu konuda tek bir kelime etmemiş. Kızları ise küçük yaşlardan itibaren anası ve babası gibi çorap örmeye başlamış. Aileye çorap örenler diyorlarmış. Ancak esas bu yakıştırmanın sahibi baba çorap örenmiş. Çorap örmeyi anamdan öğrendim, karıma ve kızıma da ben öğrettim diye anlattığı olurmuş. Ancak ailenin esas çorap örmesi başa çorap örmesiymiş. Şehrin yerlileri olduğu için şehirde kim ne yapıyor, kim kime ne dedi, kimin kızı kime kaçtı, kimin yuvası dağılmak üzere, ne oldu da nasıl oldu da dağıldı gibi ne kadar ince ayrıntı varsa, km kime sevdalandı konularına varıncaya kadar karı koca bilirmiş.

Hatta onlara kuşun kanadından haber gelir derlermiş. Siz bilin başkası bilmesin, sırrımız sizde kalsın diye başlayan bu bilgileri, çorap ören hiç üşenmeden tek tek bir yere kaydetmiş. Kuvvetli bir hafızası da olunca neredeyse her birini ezberlemiş. Karısı da ondan aşağı sayılmazmış. Hiçbir şeyi unutmamasıyla bilinirmiş. Ahali tencere yuvarlandı kapağını buldu da derlermiş. Çorap ören ve karısı bu bilgileri şehrin başına çorap örmek için biriktirmeseler de olaylar ve gelişmeler, şehrin başına nice çorapların örülmek üzere olduğunun bir işaretiymiş adeta. Çorap örenlerin güzel kızını bir isteyen olmuş.  Ailenin oğlu ben diyormuş o kız için Mecnun oldum. Benim Leylam o diye kızın kapısının önünde yatmaya başlamış. Kız da seviyormuş diye anlatmışlar amma, Mecnun gibi divane gibi davranan aile bir anda kızı istemekten vazgeçmiş. Oğullarına bir başka diyardan bir kız bulmuş evlendirmişler. Ahalinin anlatımıyla uyuyan yılanı uyandırmışlar.

Yine de şehirde pek sevenleri yokmuş. Ahali bir şekilde bu aileye bir ders vermeye çalışıyormuş. Çorap ören karısına geçen demiş oburu gördüm. Bizim sinide ne varsa yalayıp yuttuydu ya, hayırdır dedim, hani oğlun benim kız için yanıp tutuşuyordu. E…obur ne oldu? Yemek seçen karın, sofra beğenmeyen karın hani kızın kızım gibi diyordu ya… Neden oğlunuza bir başka diyardan kız aldınız? Oğlunun kapımızda yattığını bu şehirde bilmeyen mi var? Derdiniz ne bizimle? Beni ve hanımımı terbiye mi edeceksiniz? Güldürmeyin adamı demiş, herkesin nesi var nesi yok, gelirim Bedestene olmadı çıkarım meydanın orta yerine anlatırım. Benim latife babından dediğim lafları uzattınız, büyüttünüz, işler bu raddeye kadar geldi.

Derdiniz başıma çorap örmekse, ben sizin başınıza öyle çoraplar örerim ki, el de beğenir felek de. Benim adım ne? Bana çorap ören demiyor musunuz? Benim işim çorap örmekse, bende bu işi büyüttüm, zararlı çıkan siz olursunuz. Sırlarınız bende, kim ne yapar ne eder, kime ne der ne demiş onlarda bende, aslında bu şehre Bey olacak adamım amma kıymetimi bilen yok. Ahalinin önde gidenleri, dur bakalım çorap ören demişler. Ahali sizi iyi insanlar olarak kabul etti. Yıllardan beri kendi halinizde güzel çorap örüp satar geçimizi böyle temin edersiniz. Lakin haddini ve hududunu aşma istersen. Aşarsan sana kimin haddini bildirdiğini bilemezsin. Sana da yazık olur karına ve kızına da. Çorap ören kendine o lafları söyleyen ileri gelene, burada demiş senin hakkında öyle şeyler anlatırım ki, sokağa çıkamazsın, ailenin yüzüne bakamazsın. İnsanların başına ördüğün çorapların haddi hesabı yok. o lafları sırlayan ileri gelen bir anda kaçarcasına uzaklaşmış.

Çorap ören bu benzer olaylar sonrasında korkulan, çekinilen bir insan haline gelmiş. Bu durumun farkında olarak, kim kendine sataşmaya niyetlense onunla ilgili elinde ne varsa döküyormuş ortalığa. Çorap ören konuşma yeteneği sayesinde pireyi deve, habbeyi kubbe yapmaya başlamış. Şehir karışmış, bu durumdan rahatsız olanlar çıkmışlar Beyin huzuruna, anlatmışlar dertlerini. Bey bende duydum bu adamı ve karısını demiş. Yakalamışlar adamı atmışlar zindana. Adam zindana indiğinde, zindandakiler adama karşı soğuk davranmışlar içlerinden birkaçı üzerine yürümeye kalkmış.  Adam beni hatırladın mı demiş bana çorap ören derler. Senin kaynananın altınlarını çaldığını, suçu kayınbiraderine attığını diyeyim de gerisini zindan ahalisi dinlesin. Benim işim bundan böyle herkesin başına çorap örmek bunu ben değil bu şehir istedi. Ey zindan ahalisi bu şehirden herkesi tanırım. Kim üzerime gelirse ne biliyorum ifşa ederim.

Ondan sonra o üzerime gelen ayıklasın pirincin taşını da görelim. Zindancı başı, rahat bırakın çorap öreni demiş, bırakın kendi haline. Kafası kızarsa ne yapacağı belli olmaz, zindanı dahi birbirine katabilir. Zindan bu alemdeyken, çorap örenin uzun yıllar görmediği oğlu çıkıp gelmiş. Bey, ben bu delikanlıyı Payitahttan bilirim demiş. Gözü kara iyi kılıç kullanan babasına benzemeyen biridir. Çağırın gelsin demiş. Delikanlı Beyin huzuruna geldiğinde, Beyim demiş duydum ki babamı zindana atmışsınız, anama da evden dışarı çıkmama cezası vermişsiniz. Doğru demiş Bey, her ikisi şehirde yaşayanların gizli saklı neleri varsa biliyorlar. Ve bunu tehdit gibi kullanmaktan çekinmiyorlar. Baban zindanda, zindan karıştı. Anan evde, açıyor pencereyi neler demiyor neler. Mahalle karmakarışık. Hani herkesin ipliğini pazara dökmek derler ya her ikisi bunu yapıyor. Ne istiyorlar bu şehirden? Ahali, Beyim bunları ya as ya da sür diye kapımdan gitmiyorlar. Beni de vicdan azabından kurtar, al git hepsini başımdan. Delikanlı, Beyim demiş, bende zaten bunun için gelmiştim. O gece yarısı, delikanlı ana ve babasının bütün itirazlarına rağmen, kız kardeşini de alıp sessiz sedasız çekip gitmiş şehirden. Şehir neredeyse bayram yapmış.

Çorap ören, oğluna evlat demiş, sana kim gel dedi? Bildiğim kadarıyla Bey değil. Delikanlı, bu soruların cevabını varacağımız handa alacaksın demiş. Varmışlar büyükçe bir hana. Delikanlı babam demiş hepiniz benimle gelesiniz. Aile hanın en gösterişli odasının kapısından içeri girmişler, bir de bakmışlar ki içeride memleketin Sultanı. Korkudan kapanmışlar yere. Sultan, kalkın demiş çorap örenler. Kantarın topuzunu öyle bir kaçırdınız ki, size verdiğim vazife, kişiselleşti. İntikam almaya döndü. Şehir karıştı. Masum insanların kalpleri kırıldı.  Bey neden size hiçbir şey yapmadı? Çorap ören Beyin çocuğu olmuyor Sultanım demiş. Oğlum diye yanında büyüttüğü çocuğu evlatlık aldığını bilirdim. Bunu bir şekilde Beye anlattım. Bey kilitlendi kaldı. Sultan senden korkulur çorap ören demiş. Seni bıraksam memleketinde başına çorap örersin maazallah. Çorap ören haşa Sultanım demiş, yalnız Beyin karısı içten pazarlıklı bir kadın. Biz ne biliyorsak, neredeyse birçoğunu o da bilir. O çorap örmeden biz şehrin başına çorap örünce, şaşırdı kaldı.

Bey bilse bilmezden geliyor. Sultan, Beyin karısı demiş, memleketimizin en büyük düşmanı olan diyarın Sultanının kız kardeşi. O Sultan, Beye Vezirlik verdi, Bey istemedi. Şehre tekrar döneceksiniz. Şehrin meydanında Beyinde hazır bulunduğu bir ortamda biz tövbe ettik diyeceksiniz, ancak Beyin karısıyla ilgili ne biliyorsanız dökeceksiniz ortaya. Bunun için, şehirde bana bağlı biri var. Önce onu bulun. Ne diyorsa onu dinleyin. Yine bir gece yarısı aile dönmüş şehre. Ancak evleri yerine Sultanın adamının evine varmışlar sessizce. Çorap ören sen demiş benim dükkân komşumsun. Adam geçmişi bırak demiş. Sultanımızın emriyle, kızını oğluma vereceksin. Kızımı da oğluna alacaksın. Ne sen itiraz edeceksin ne karın ne de evlatların. Başka türlü bu şehre girmenizde gelmenizde mümkün değil. Yalnızca oğlun gelebilirdi. O da üç günden fazla kalamazdı. Yarın şehrin meydanında öyle bir düğün yapacağım ki, sende o meydanda ahaliye derdini anlatacaksın ki, barışasınız.

Ertesi gün şehir kendi içinde dalgalanmış. Bey çıkmış gelmiş meydana, düğün sahibi, beyim demiş, münasip görürsen çocuklarımın nikah şahidi olmanı dilerim. Bey, şehrin hatırı sayılır esnafına hayır dememiş. Bak tüccar demiş, damadın olacak genç, bir keresinde hayatımı kurtarmıştı, onu bu aileden ayrı tutarım bilesin. Damadın olmasından da memnunum. Bu yiğidin kız kardeşi de temiz bir kızcağız. Bir ara kardeşime almayı düşündüm. Çorap örenin herkesin başına çorap ördüğü zamanlardı vazgeçtim. Nasip senin oğlunaymış o kız da bu çorap ören karı kocaya benzemez, onların şahidi de Bey hatunu olsun demiş.

Evlilik meselesi hallolduktan hemen sonra, çorap ören meydanın yüksek bir yerine çıkmış. Ey ahali demiş, ben çorap ören. Doğru düzgün çorap örer rızkımı kazanırken, mevzu büyüdü, çorap örme şekil ve biçim değiştirdi. Kabak sizin başınızda patladı. Hakkınızı helal edin. Aslında mesele bambaşkaydı. Ahali dikkat kesilmiş, ne o mesele demişler anlat hadi. Çorap ören, Beyimizin oğlu bildiğimiz çocuk on yaşında ya var ya yok. Bu çocuk Bey hatunu tarafından bulunup getirilen bir çocuk. İyi de kimin çocuğu? Bey hatunu çorap örenlerin en önde gideni ben onun eline yeminle su dökemem. Sultanımızın Şehzadesini öldü gösterip kaçıran bir akıl. Siz bilmezsiniz ben diyeyim. Sultanımızın hanımı, Bey hatununun emmi kızı. Doğumda Sultanımızın hanımının yanındaydı. Çocuk ölü doğdu dediler. Allem ettiler kallem ettiler çocuğu saraydan çıkardılar. Lakin çorap ören yani ben her şeyi gördüm, Sultanımızın emriyle de bu işin peşine düştüm on yıldır iz sürerim. Geldik yolun sonuna.  Bey hatunu konuşturmayın şu çorap öreni demiş, işi iftiraya taşıdı. Evlat benim evladım. Vurun şu densizi. Bey, durun demiş muhafızlara. Yakalayın Bey hatununu. İşte tam o sırada meydana memleketin Sultanı girmiş. İnmiş atından, Beyi tutmuş kollarından alnından öpmüş. Seni demiş işte bunun için seviyorum. Şu andan itibaren memleketimin Vezirlerinden birisin. Sonra dönmüş çorap örene. Sen demiş beni evladıma kavuşturdun. Hatunumun yaralı yüreğini teskin ettin. Senin dikkatin ve Bey hatununun başına çorap örmen olmasaydı. Evladımı belki de bir daha hiç göremeyecek, bulamayacaktım.

Anlatırlar ki; Sultan, Bey hatununun kellesini, ağabeyi olan komşu diyarın Sultanına göndermiş. Vezir yaptığı Bey’le kız kardeşini evlendirmiş. Şehirden ayrılmadan çorap örenle ahaliyi barıştırmış. Çorap örenin oğlunu o şehre Bey yapmış, yeni Beyin kayınbiraderini de yanına danışman. Çorap ören ve karısını da almış yanına, siz demiş bana lazımsınız. Memlekette kim masum insanların başına çorap örüyorsa, çorap örmeye yelteniyorsa, onların başına öyle çoraplar örün ki, bir daha çorap örmemeye yemin etsin. O tarihten sonra o memlekette kim birilerinin başına çorap örmeye kalksa, başına ördüğü çoraplardan daha büyük çoraplar örülünce, çorap örmeye kalkanların kimi vazgeçmiş kimi tövbe etmiş kimi hak ettiği neyse onu bulmuş. Çorap örenin hikayesi ise ibret olarak yüzyıllarca anlatılmış.

Şehir şehire, Çorap ören çorap örene, kadın kadına, oğul oğula, kız kardeş kız kardeşe, Sultan Sultana, zindan zindana, han hana, tüccar tüccara, düğün düğüne, Bey beye, Bey hatunu Bey hatununa, meydan meydana, ahali ahaliye benzer.

Bir kıssadır anlatılan. Her kıssadan bir hisse alına denmiştir. Bu hikâyede, anlatılanlarla bir benzerlik var ise, tamamen tesadüften ibarettir. Ne kimse gönül koya ne de alınganlık göstere…

Sürçü lisan eylediysek affola…

Bir daha ki sefere daha güzel bir hikâye anlatırız inşallah…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!