Yusuf Dülger
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kızılcagün’de Ankara

Kızılcagün’de Ankara

featured
0
Paylaş

Yazar Yusuf Dülger, 27 Aralık 1919 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişini temsil eden “Kızılcagün” kavramı üzerinden milli mücadele ruhunu ve Cumhuriyet değerlerini ele almaktadır. Metin, Atatürk ve silah arkadaşlarının karşılaştığı maddi imkansızlıklar ile fedakarlıkları hatırlatarak, o dönemin tarihi önemini günümüzün siyasi atmosferiyle ilişkilendirir. Yazarın Anıtkabir ziyareti sırasında gözlemlediği kalabalıklar, halkın hiçbir siyasi çıkar gözetmeksizin vatanın bölünmez bütünlüğüne ve Atatürk ilke ve devrimlerine olan bağlılığını simgeler. Anlatıda, milletin ortak iradesinin her türlü ihanet ve bölücülük girişimi karşısında en büyük güvence olduğu vurgulanmaktadır. Sonuç olarak kaynak, milli birlik bilincinin geçmişten geleceğe nasıl bir umut ışığı olduğunu duygusal ve kararlı bir dille özetler.

 

27 Aralık 1919. Mustafa Kemal yurdumuzu işgalden kurtarmak emeliyle arkadaşlarıyla Ankara’ya geldi. Bunu örgütlenme, savaş hazırlığı, Meclis’in açılışı, Kurtuluş Savaşı’mızın kazanılması, devrimlerin yapılışı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı, bugünlere gelişimiz izledi. Bu küçük değil, büyük bir olay. Mustafa Kemal ve yakınları Ankara’ya geldiklerinde bir odun sobasının başında ısınıyorlar, dışarı çıkarken üşümemek için Mazhar Müfit’in paltosunu nöbetleşe giyiyorlar. Karınları aç, Müftü Rifat Börekçi’nin getirdiği kefen parasıyla bir müddet karınlarını doyuruyorlar.

***

Türkiye’nin bugünkü şartları bana işgal yıllarının Türkiye’sini, saray ve çevresinin ihanetlerini, Ermeni-Rum katliamlarını, Ali Kemal, Mustafa Sabri, Damat Ferit, Nemrut Mustafa Paşa, Vahdettin gibi bedhahları, Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey, Urfa Mutasarrıfı Bey, Sivaslı Ali Kemali Hoca gibi şehitlerimizi hatırlattı. Ankaralıların “Kızılcagün” (karanlık bir dönemin kapatılıp aydınlık bir geleceğe geçişi müjdeleyen gün) olarak adlandırdıkları 27 Aralık’ta Ankara’da olayım dedim.

Ankara’da trenden inerken Ali Açık Hoca’mla karşılaştık. Aynı trenden inen genç bir bayan (elinde büyükçe bir bayrağımız var), “ben Anıtkabir’e gideceğim. Ankara’ya ilk geliyorum. Yardımcı olur musunuz” dedi. Bizimle aynı amacı taşıdığını öğrenince birlikte gittik, Konya’ya birlikte döndük. Bu bayanın asaletine o kadar mutlu oldum ki sormayın.

Tandoğan tarafından Anıtkabir’e yaklaştık. Saat 11.45 gibi. İnsanlar Atatürk’ü ziyaret için sağlı sollu ayakta ve kuyrukta bekliyorlar. Yaşlı, genç, kadın, erkek, çocuk yüzlerce kişi, soğukta ayak üstü bekledik. “Müzeler kaçta açılır, buradakiler kimin için ayaktalar, burası neresi, bazı hazırlıklar yapılacaksa niye önceden yapılmadı, …” diye düşündüm durdum. Bunu kafama not aldım; asla unutmayacağım.

Bir süre sonra, ellerinde bayrağımız ve Atatürk’ün resimleriyle Aslanlı Yola giren, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek gelen bir kalabalığı gördük. Bazı sivil görevliler: “Mezarda böyle yapılmaz. Ata’ya saygısızlık etmeyin” diyerek bağıranları susturmaya çalıştılar. Canım sıkıldı: Burası mezar değil, Aslanlı Yol. Bu sözler Ata’ya saygıdır. Anıtkabir’in merdivenlerinde, Recep Tayip diye bağıranları niye susturmuyorsunuz dedim.

Anıtkabir Müzesi’ni gezdik. Yurttaşlarımızın; Atatürk’ün Mezarı başında yaptığı dualar çok hoşuma gitti. Dışarı çıkarken, hiçbir parti ve ideolojinin elemanı olmayan, amaçlarının sırf T.C. olduğu anlaşılan, değişik yaşlardaki bir grubun aşağıda bir araya gelecekleri söylendi. Arkalarından ben de gittim.

Anıtkabir’in dışına çıktıktan sonra uygun bir parkta durdular. Büyük bir Türk Bayrağı açıldı. Birkaç kişi amaçlarının bir parti ve ideolojiyi desteklemek değil; Cumhuriyet’imizi savunmak, PKK açılımı ve bölücülüğe karşı çıkmak olduğunu söyledi, “terörsüz Türkiye” gerekçesiyle Öcalan ve PKK’yı yasallaştırmak isteyenler uyarıldı. Birisi: “Hainlik yapmayın, vatan ve milleti bölmeyin” dedi.

T.C. ve Türk milletinin birlik ve bütünlüğü adına değişik illerimizden gelip orada buluşan, görüşlerini güzelce dile getiren o insanların bir parkta, ayaküstü, bir garip kafile (aslında Türk milletinin beyni ve mayası) gibi, sahipsiz olmasına çok içerledim. Nerede Türkiye’nin zenginleri, sözde milliyetçi, Atatürkçüleri dedim. Bunu da unutmayacağım. Sürekli milliyet, mukaddesat, Cumhuriyet tezgâhı kurun, böylesi zamanlarda kaybolun, milliyet, mukaddesat, Cumhuriyet, Atatürk gibi değerleri satın. Yetmedi, bir de dürüst insanları yaftalayın. Biz bunu unutmayacağız.

***

On binlerce insan; 27 Aralık 2025 günü kimisi bastonu, kimisi tekerlekli arabası, kimisi çocuğuyla, büyüklü küçüklü, zorlamasız, kendi paralarasıyla gelmiş, devlet ve milletimize sahiplendi. Herkes cesur, kararlı ve yürekliydi. Konya’daki kuşkularım Ankara’da tam bir umuda dönüştü. Asil Türk milleti işte bu!

Sömürgeciler, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanları, iki yüzlüler, katil Öcalan’ın, bölücü PKK’nın eski ve yeni, gizli ve açık dostları kaybedeceksiniz! Günü gelince her köy, her ilçe ve her ilimiz bir KIZILCAGÜN olacak.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!