Avukat Özcan Pehlivanoğlu tarafından kaleme alınan “Ya İstiklâl Ya Ölüm” başlıklı metin, Mustafa Kemal Atatürk’ün Sivas Kongresi’nde ifade ettiği bu parolayı Kurtuluş Savaşı’nın ve tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının temel taşı olarak değerlendirmektedir. Yazar, bu parolayla siyasi, mali ve askeri alanlar dahil olmak üzere her hususta tam bağımsızlığın amaçlandığını vurgulamaktadır. Ancak, Atatürk’ten sonraki nesillerin kazanımları kaybettiğini ve ülkenin ekonomik buhran, terörle pazarlık ve anayasa değişiklikleri gibi yapay sorunlarla karşı karşıya kaldığını iddia etmektedir. Bu durum karşısında, yazar **”Milli, Üniter, Laik Türkiye Cumhuriyeti”**ni korumak için yeni bir ulusal mücadeleye ihtiyaç olduğunu ve bu yeni mücadelenin parolasının “Parolamız Zafer” olması gerektiğini savunmaktadır. Yazar, Zafer Partisi’nin bu ifadeyi kullanmış olmasına rağmen, bu sloganın tüm Türk milleti tarafından benimsenmesi ve yeni bir kurtuluş mücadelesinin bu şekilde başlatılması çağrısında bulunmaktadır.
#ParolamızZafer
“Ya İstiklâl ya ölüm” Mustafa Kemal Atatürk tarafından Sivas Kongresi‘nde ifade edilmiş ve Kurtuluş Savaşı’nın parolası haline gelmiştir.
Bu Türk Milletinin haysiyetli, şerefli bir millet olarak yaşamasını ifade ediyordu. Bu durum ise ancak tam bağımsızlıkla mümkündü! Öyle ise bağımsızlık için bir mücadele verilecekti ve binbir türlü bedel ödenerek bu mücadele verildi. Bununla beraber vatandaşı olmaktan gurur duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti devleti kuruldu.
Bu vesile ile ebedi hayata intikal eden Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Millî Mücadelemizin tüm kahramanlarını rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.
Atatürk, “Ya istiklal ya ölüm” parolası ile siyasi, mali, ekonomik, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik hedefliyordu. Bunu başardılar.
Ancak Atatürk’ten sonra gelen nesiller birer mirasyedi gibi davrandı. Bütün kazanımlar tek tek kaybedildi. Şimdi de elimizde kalan son kırıntılarda yok edilmek isteniyor.
Terörle pazarlık, anayasa değişikliği istemleri, genel af duyumları, bilerek Türkiye’nin sokulduğu ekonomik buhran ve diğer suni sorunlar bize bunu anlatıyor…
Türk Milleti bu sorunlar yumağından başını kaldırıp gerçekleri görüp gereğini yapamıyor.
100 yıl sonra yine bağımsızlığını ve bağımsızlığını koruduğu devletini kaybetmek üzere!
Buna karşılık ABD, İngiltere, İsrail başta olmak üzere bütün düşman devletlerin Barrack örneğinde olduğu gibi kendi adamları ve yerli işbirlikçileri harıl harıl çalışıyor.

Şimdi öyle gözüküyor ki, yeni bir milli mücadeleye ihtiyaç var. Bunun da tek hedefi “Milli, Üniter, Laik Türkiye Cumhuriyeti“ni korumak ve yaşatmak olacak…
Onun için yeni bir parolaya ihtiyaç var!
Her ne kadar Zafer Partisi kullanmış olsa da, Türk Milletinin bu mücadele de parolası “Zafer” olmalıdır. Yani “Parolamız Zafer”…
Bunu elden ele dilden dile yaymak zorundayız. Bu her bir Türk vatandaşının yazılmamış bir kuralı olmalıdır. İletişim dilimiz haline gelmelidir.
Şahsen bütün bu olan bitenler karşısında “Türk Milletinin Zaferi“ni görmek istiyorum.
“Parolamız Zafer” Türk Milletinin sloganı olmalıdır. Hepimiz tarafından yüksek sesle kullanılmalıdır.
Türk Milletinin varlığına inanan tüm siyasi partiler, STK’lar, meslek kuruluşları, esnaflar, işçiler, memurlar, emekliler, asgari ücretliler, kadınlarımız ve ülkeyi bırakacağımız gençler bunu ifade etmelidir.
Onun için yeni Kurtuluş Mücadelemiz böyle başlayacak ve dalga dalga yayılacaktır.
Öyle ise hep bir ağızdan Türk Milletinin zaferi için haykırıyoruz;
“Parolamız Zafer”