Son yasa paketiyle Diyanet’in harcamalarının sorgulanmaması için TBMM’den karar çıktı. Neden acaba, gizli kapaklı yasal olmayan harcamaları mı var? Halk verdiği paraların hesabını neden sormayacak yoksa günah mı? Bugün Diyanetin bütçesi birçok Bakanlıklardan fazla. Amerika da kaç villaları var, toplantı yaptıkları beş yıldızlı oteller için et yemekleri listesi önceden bildiriliyor, makam arabasını beğenmeyen Hristiyanlıkla ilgili altı kitap yazan fakat doğru dürüst ahirette Arapça soru sorulacak diyen mollaları varken, Ayasofya’yı fetheden Fatih bile hutbeye kılıçla çıkmamışken Ali Efendi tüm Hristiyan alemine karşı nasıl da meydan okumuştu? Burada bazı duaları avucuna yazıp okurken ardındaki görevlinin kendini tutamayıp gülmesini TV izleyenler gördü. Bayan Erbaş’ın özel koruması polis çantasını taşıyor. Ali Efendi Ankara’da 4,5 katlı bir lojmanda oturuyor deniliyor, yalancının günahı boynuna. Muhterem kerimeleri doların artışıyla yeterince dış seyahat yapamamaktan haklı olarak şikayetçi. Sen ülkenin biricik Diyanet Başkanının kızı ol, babandan az bütçeli Aile Bakanı Belçika’dan geleli bir yıl olmadan adeta dünya turuna çıktı…Böylesi Diyanet her gün bir taraflarından sözde ayet ve hadisler üreten kürek sakallı bıyıksız sarıklı cübbeli mollalar hakkında İslam bu değil sapıklık etmeyin diye bir kez olsun uyarmadı. Böylesi bir Diyanet helal haram biliyorsa acilen özelleştirilmeli… 8 Bakanlığa bedel harcamaları emeklilere, hastalara, öğrencilere verilmeli.
“Bu CHP’nin dikili bir ağacı yok” diyen 23 yıldır tek başına iktidarda olan Akape Atatürk ile başlayan tüm tesis ve fabrikaları “Babalar” gibi sattı. Daha doğrusu neredeyse üzerine para bile verecek fiyatla batan geminin malları gibi. “Kooş yandaş bir fabrika alana içindeki makinalardan daha ucuz yüzlerce metre kare arsası yanında hediye. Alın alnınız terlemeden köşeleri dönün.”
“Bizden önce bardak yoktu” diyen vekiliniz suyu akarsulara ağzını dayayarak mı içiyordu yoksa küplerdeki suyu kepçe veya avuçla mı? “Traktör yoktu” diyen vekil hanım Atatürk traktör sürerken fotoğrafını hiç görmemiş, belli ki tarih dersinden kopya çekmiş. Sayın Erdoğan “Bizden önce elektrik yoktu mum yakıyordunuz” derken belli ki kendi yoksulluğunu anlatmış. Biz yetmiş yılların başında babam küçük bir esnafken buzdolabı, çamaşır makinesi sahibiydik… Dallas dizilerini siyah beyazda olsa bile televizyonlarda izledik. Hatta biz açtık dediğiniz havalimanı ve üniversiteler bile sizden önce vardı.
Özelleştirilmedik kurum yok derken iki kurum ivedilikle özelleştirilmeli. İlki adı Türkiye Radyo Televizyonu kurumu olan TRT…Buradaki T ve R harfleri son yıllarda Tayyip ve Recep gibi anılmaya başlandı. Nedeni halkın tamamının vergileriyle çalışan TRT’nin iktidarın yayın organı haline dönüşmesi. En büyük muhalefet partisi haberlerde yok sayılıyor. Zaten medyanın yüzde doksanını ele geçiren Akape devlete ait kurum sadece partilerine ve yandaşlarına çalışıyor. Bu durum karşısında çoktan devlet kurumu olmaktan çıkan TRT özelleştirilsin, bakmak isteyen öyle baksın ya da şifreli kanal olsun.
Atatürk’ün din adamlarını tarikat ve cemaatlerden kurtarmak için kurduğu Diyanet bugün Atatürk’ün bir numaralı düşmanı, camiler Akape’nin şubesi gibi… Bir cuma hutbesinde imam yüzde 48 oy alan o zamanki CHP’yi kastederek, “Bu 48’ler muhacir kardeşlerimizin yurdumuza gelmesini istemez” demişti. “Yahu molla senin maaşını sadece senin yüzde 52’ler vermiyor. Ateistler, deistler, aleviler, Hristiyanlar, Yahudiler, hayat kadınları ve ayyaşlar bile veriyor, in aşağı” dememek için cumayı terk ettim. Artık camilere bayramlarda bile gitmeyeceğim. Ben ki bir zamanlar ağlayarak namaz kılardım, “Allah’ım huzuruna hangi yüzle çıkıyorum” diye…Son molla “Eskiden kuran kursları yoktu artık var, çocuklarınızı ilkokul sonrası en az bir yıl Kuran kurslarımıza gönderin” derken kendileri kuranı TRT Diyanet kanalından mı öğrendi yoksa muhterem pederi Arap ülkelerine mi gönderdi? Bir de aileler bu kurslarda yaşanan birçok sapıklıklardan korkuyorlar haklı olarak… Son yasa paketiyle Diyanet’in harcamalarının sorgulanmaması için TBMM’den karar çıktı. Neden acaba, gizli kapaklı yasal olmayan harcamaları mı var? Halk verdiği paraların hesabını neden sormayacak yoksa günah mı? Bugün Diyanetin bütçesi birçok Bakanlıklardan fazla. Amerika da kaç villaları var, toplantı yaptıkları beş yıldızlı oteller için et yemekleri listesi önceden bildiriliyor, makam arabasını beğenmeyen Hristiyanlıkla ilgili altı kitap yazan fakat doğru dürüst ahirette Arapça soru sorulacak diyen mollaları varken, Ayasofya’yı fetheden Fatih bile hutbeye kılıçla çıkmamışken Ali Efendi tüm Hristiyan alemine karşı nasıl da meydan okumuştu? Burada bazı duaları avucuna yazıp okurken ardındaki görevlinin kendini tutamayıp gülmesini TV izleyenler gördü. Bayan Erbaş’ın özel koruması polis çantasını taşıyor. Ali Efendi Ankara’da 4,5 katlı bir lojmanda oturuyor deniliyor, yalancının günahı boynuna. Muhterem kerimeleri doların artışıyla yeterince dış seyahat yapamamaktan haklı olarak şikayetçi. Sen ülkenin biricik Diyanet Başkanının kızı ol, babandan az bütçeli Aile Bakanı Belçika’dan geleli bir yıl olmadan adeta dünya turuna çıktı…Böylesi Diyanet her gün bir taraflarından sözde ayet ve hadisler üreten kürek sakallı bıyıksız sarıklı cübbeli mollalar hakkında İslam bu değil sapıklık etmeyin diye bir kez olsun uyarmadı.
Böylesi bir Diyanet helal haram biliyorsa acilen özelleştirilmeli… 8 Bakanlığa bedel harcamaları emeklilere, hastalara, öğrencilere verilmeli. Müslümanlık düşmanı değilim fakat makamında özel ve devlet işleri için iki mum bulunduran Hz. Ömerleri özledim Devlet malından bir dirhem çalanın cenaze namazı kılınmaz diyen Hz. Muhammed’i özledim. Komşusu açken tok yatan bizden değil diyen İslam’ı özledim. Kul hakkı yemenin en büyük günahlardan birdir diye yüce dinimizi özledim. Halkın itibarının kendi vergileriyle emaneten ülkeyi yönetenlerden fazla olduğu bir ülkeyi özledim. Çok fazla şeyler mi istiyorum.