Cemaat zarureti olanlar haricinde camiye gitmiyorum. Cuma’da bile farzı kılar kılmaz çıkıyorum, dört rekâtı gelip evde kılıyorum. Çünkü, söylenenler, zırva sınırını fersah fersah aşıyor. Yeniler de “zina” öyle bir anlatıldı ki, şaştım kaldım… Beyler, bu ülkede, zinayı suç olmaktan çıkaran RT’dir. LGBTİ’yi filizlendiren, destek veren de AKP zihniyetidir. Bütün bunlar bir yanda beklerken, erkek-kadın bir arada durmaya haram deniyor, zinayı teşvik eder deniyor. Bu durumda toplumun tamamı haram içinde. İşyerlerimizde kadın erkek birlikteyiz. Bu gidişle haramdan (!!!) kaçmak için dolmuşa, metroya bile binemeyeceğiz…
Bugün yazıma başlarken, bir tecrübemi sizlerle paylaşmak istiyorum… Muhatabınıza bir şey anlatın. Fıkra da olabilir…Size bön bön bakıyorsa, kapasite olarak sizden aşağı biriyle karşı karşıyasınız demektir. İntikal süresine göre karşınızdakinin değerini tama yakın olarak ölçebilirsiniz… Sözünüz biter bitmez tepki veriyorsa, aynı ayarda birisiyle, eğer bitmeden yani, leb demeden leblebiyi anlıyorsa, dikkat edin, o sizden daha donanımlı biridir… Hepinize merhabalar olsun. Türkiye birden büyüktür…
Doğal olarak, “İhanet Sürecine” değinmeden geçemeyeceğim. Mecbur kalmadıkça da değinmeyeceğim. Gözünüzün önünde cereyan edenler için ansiklopedi yazsam, beyhude… Türk Halkı, PKK’dan nazlana nazlana gelecek haber için, müjde moduna sokuldu. Halay ekipleri gene piyasaya çıktı. Öğlen vakti, eşsiz havai fişek gösterileri yapıldı mı bilemiyorum… PKK amaçlarından vazgeçtiğini söylemedi. Sadece silah bırakarak başka yollarla faaliyetlerde bulunacağını belirtti. Burnumuzun dibinde Kamışlı’da alınan kararları biliyorsunuz. Özerklik (şimdilik) istekleri, PKK’nın ve de DEM Parti’nin katılımıyla alındı. Bu yüzden karar geç açıklandı. Yani nihai hedef, burnumuzun dibinden, kulağımıza üflendi… Sonrası, büyük tehdit… Lozan ve Anayasa yok sayıldı… Soykırımla suçlandık… Bunun tek faydası, birilerine ölesiye ikbal sağlayacak olması. Söyleyeceğim son söz bu olacak… Onların bir hesabı varsa, mutlaka Allah’ın da bir hesabı vardır… Bizde onun tahakkukunu beklemeye devam edeceğiz…
Hükümet çevrelerince, en sonda Reyis(Reis) tarafından, seçim tarihi tekrar 2028 olarak tescillendi. Bu durum daha önceki bir endişemi de tetikledi. Sanki 400 MV bulunmuş, veyahut bu rakama ulaşmak için, istenenleri verme iradesi mevcut gibi… Bunun neticelerini, düşünmek bile çok korkunç. Ülke ne hale gelirse gelsin, fırsatı değerlendirecek o kadar çok çevre var ki… İktidar hırsı, koltuğu bırakmama, sonrasında da hesap verme korkusu ve gerçeği, memleket batarsa batsın noktasına gelmemize sebep olabilir… Allah bizi böyle durumlardan korusun. Âmin…
Bütün Türkiye olarak herkes “Tek Adam” modeline karşı ama eline fırsat geçenin, ulaşmak istediği tek nokta da burası... Yahu bu bir avuç adamdan niye kurtulamıyoruz. Nereye bakarsan durum farksız. TOBB’a bak, Esnaf teşkilatına bak, sendika başkanlarına bak, memur derneklerine bak, daha nereye bakarsan bak. Her yerde tek adam sistemi geçerli. O görevlere gelenler sanki ömür boyu teminat almış gibiler… Şu Ali Koç Efendi bile aynı modda. Geçenlerde beyanat verdi. Tribünlerden gelen tepkilere göre hareket etmeyiz, dedi… Peki neye göre davranırsın. Başarın mı var ki, ona güvenesin. Ayrıyeten, Tribünler, halkın ta kendisi, senin velinimetin, değil mi? Sen tek adamlığına halel gelmesin diye, gittin baş tek adamın kolları arasına sığındın. Halk arasındaki sempatin zaten bitti de iyice batıyorsun. Peşinden teneke çalınması an meselesi… Sana maddi olarak bağlı üyeler dışında bir desteğin kalmadı… Bir insan, halkın sevgilisi iken, kendi kendini, ancak bu kadar batırabilir…
“Yobaz” ve “Araplaşmak” lafı çok sık kullanılan, sadece dini bağnazlara mal edilen bir kelimedir. Çoğu kullanan, kendinin bile bu tarife uyduğundan habersiz konuşmaya devam eder. Hiç çabalamayın, anladım. “Nasıl yani?” dediğinizi hissetmeye başladım bile… Bugünlerde, Özgür Özel de konuşmalarında, Gazze’den, Filistin’den vs bahsetmeye başladı. Her fırsatta yolunda olduklarını söyledikleri, teröristlerin bile, aslında eğitim için gittikleri, Filistin’de savaştıklarını iddia ederek, bu tezini güçlendirmeyi tercih ediyor… Sincan-Uygur Bölgesinden bahsettiğini duydunuz mu? Musul’dan, Kerkük’ten bahsetti mi? Ahıska Türklerinin derdiyle ilgilendi mi? Ama, ikide bir çıkıp, Araplaşıyoruz diyebiliyor. Lahana-Turşu olayı gibi… Yobazın, bağnazın, sağcısı solcusu olmuyor. Al birini, vur diğerine…
Bu arada, çok yaygın olmasa da Dişi Kripto Meral’in, söyleyip söylemediği belli olmayan lafı piyasada dolaşıyor… CHP’ye destek vererek hırsız belediyeler oluşmasına sebebiyet vermiş… Bu kadının, partisinden bazı milletvekilleri istifa etti. Niye olduğunu o günkü matbuata ulaşıp öğrenin… Niye mi? Parti içindeki paraların nasıl buharlaştığı, Oğul, Özel Kalem vs bir çete kurulduğu iddiaları ayyuka çıkmıştı... Bu kadın muhalif cepheyi nasıl baltaladı, hepiniz biliyorsunuz… RT ile resim vermesi de boş yere değildi… Bazı aveneleri AKP’ye geçmekte tereddüt etmedi… vs vs …Siz, binayı bu temel üzerine inşa ederseniz, depremde değil, ilk rüzgârda yerle bir olursunuz… Bana kalırsa bunla uğraşacağınıza, Arınç’a kulak verin yeter. Kendi partisinin, Belediye Başkanına ne demişti… “Ankara’yı parsel parsel sattı”… Peki, gelmiş geçmiş en soylu İçişleri Bakamayanı ne demişti? “Mafyadan 10.000 dolar maaş alan milletvekili var”… Bunlar henüz aydınlanmadan ortada dururken, Akşener’in belli olmayan lafı arkasına sığınmak, İslami değerlere ne kadar uyar?
Cemaat zarureti olanlar haricinde camiye gitmiyorum. Cuma’da bile farzı kılar kılmaz çıkıyorum, dört rekâtı gelip evde kılıyorum. Çünkü, söylenenler, zırva sınırını fersah fersah aşıyor. Yeniler de “zina” öyle bir anlatıldı ki, şaştım kaldım… Beyler, bu ülkede, zinayı suç olmaktan çıkaran RT’dir. LGBTİ’yi filizlendiren, destek veren de AKP zihniyetidir. Bütün bunlar bir yanda beklerken, erkek-kadın bir arada durmaya haram deniyor, zinayı teşvik eder deniyor. Bu durumda toplumun tamamı haram içinde. İşyerlerimizde kadın erkek birlikteyiz. Bu gidişle haramdan (!!!) kaçmak için dolmuşa, metroya bile binemeyeceğiz…
Hepiniz Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…