Bu metin, Türkiye’deki siyasi duruma, özellikle de Cumhurbaşkanlığı adaylık planlarına ve ana muhalefet partisi CHP içindeki tartışmalara odaklanan bir görüş yazısıdır. Yazar, “Kriptolar” olarak adlandırdığı gizli aktörlerin siyasetteki etkisini eleştirerek, Küçük Kripto Özgür ve Kart Kripto Kemal Kılıçtar gibi isimleri hedef almakta ve CHP’nin ihanetler yatağı haline geldiğini iddia etmektedir. Ayrıca metin, AKP iktidarının yol açtığı ahlaki çöküş ve ekonomik iflasın itirafı olarak gördüğü emeklilik sistemi hakkındaki endişeleri de dile getirmekte, din ve ahlak arasındaki ilişkiyi vurgulayarak toplumsal sorunlara dikkat çekmektedir. Yazar, Atatürk’ün yolundan sapıldığı uyarısını yaparak, CHP’nin kendini toparlaması için Kılıçtar’ın derhal partiden ihraç edilmesi gerektiğini savunmaktadır.
Buluşmalar lezzet veriyorsa iyi yoldasınız demektir. Bir yazar için en önemli şey, okunur olmasıdır, bu takipçisiyle buluşma demektir. Ben yazarken haz alıyorum. Siz de okurken zevk alıyorsanız, ne mutlu bana… Hepimiz içinse “Ne Mutlu Türk’üm Diyene“. Merhabalar olsun. Bilmeyeniniz kalmadı ama, Türkiye birden büyüktür…
KK, yani Küçük Kripto Özgür, ortada fol yumurta yokken, aday gösterip Ekrem İmam’ı bir güzel harcadı… Mansur Başkan’la uğraşılması içinde geniş zaman imkânı sağladı. AKP+Yargı = İktidar Projesi tam gaz devrede. Mansur için, ilk hız verildi. Kademe kademe sonuca gidilecek. İnşallah ayaklarına dolanır, başaramazlar. Başardıkları taktirde, seçim için tek aday kim kalacak… Miting, miting popülaritesini arttırmaya uğraşan, Özgür Efendi. Bunu ta başından beri söylüyorum. Tarih, ders almadığımız için tekerrür ediyor. Zamanında Kart Kripto Kemal Kılıçtar için söylediklerim yüzünden, benle irtibatı kesenler, bakın şimdi herkes aynı görüşte. Küçük Kripto Özgür için de aynı görüşlerde çakıştığımız zaman, ülkenin bir beş yıl daha kaybedecek olma ihtimali çok yüksek… Kriptolar, ihanetler, her an dönebilecekler yatağı, CHP aklını başına alıp, silkinmez ise, en ufak bir sempatimize maruz kalmayacak… Bize güven verilmesi için, aylar önce söylediğimiz ikaz ettiğimiz işle yola çıkılmalı… Kart Kripto Kemal derhal partiden ihraç edilmelidir. Şimdiye kadar tespit edilmiş olmaları gereken Truva Atları da ivedilikle tasfiye edilmelidir… Ancak bu yolla, güven başlangıcına ulaşabiliriz. Sorabilirsiniz… AKP’yi eleştiriyorsun ama sen de CHP’ye yüklenmekten geri durmuyordu, diye. Evet haklısınız… Şu an için, iktidarın karşısındaki en organize güç olduklarından, hata yapmalarını istemiyorum. Yarın bir gün “Bütün Türkler Bir Ordu” projesi gerçekleşip, milliyetçi oylar, bölük pörçük değil, net olarak %30 ların üstüne çıktığında bu şekil davranmam… O oklarını çevirip kendilerine yollarım. Atatürk’ün Partisi olmaları önemli değil. Onun yolundan sapıp, Deniz’lerin falan yoluna girmeleri önemli. Şimdilik konuyu daha fazla deşeleyip, bozgunculuk yapmayacağım. Zamanı geldiğinde saklı tuttuğum haklarım devreye girebilir…
Din demek ahlak demektir. Peygamber’imiz(SAS) ne demiş… Ben güzel ahlakı tamamlamak için geldim. Peki şu an ki durum nedir… Emniyet kayıtlarını inceleyin. Yüz kızartıcı olan veya olmayan bütün suçlarda patlama var... Çok üzüldüğüm iki olayı paylaşmak istiyorum. Gazetelerde okumuş veya haberlerde dinlemişsinizdir. Bir köylü kadınımız, B.M Marketten 40 liraya aldığı reçel kavanozlarının üstüne kendi etiketini yapıştırıp, organik diyerek 1000 TL ye satmış… İkincisi de benim başımdan geçen… Küçük üreticiye destek olmak niyetiyle, reklamı yapılan zeytinler den 10 kg. sipariş ettim. Çekimlerde gösterilenden alakasız bir teslimat yapıldı. Bu olay, bende “Sakın bir daha alma” hissiyatı oluşturdu… Peki, şimdi kim kazandı? Niye yapıyorsun diye sorduklarımız ne diyor biliyor musunuz? Abi, tepedekiler yapıyor da biz niye yapmayalım. 20-25 yılık, din tabanlı iktidarın bizi getirdiği noktayı gördünüz mü?
İlk başta espri olsun diye söylemiştim ama, nereden bilebilirdim doğru olabileceğini… Bakanlar Kurulu mensuplarını, aylarca mülakata ve imtihana tabi tutsanız, bu kadar kabiliyetsizleri bir arada bulamazsınız. Bir-iki olsa hemen anlayacaksınız ama bunların tamamı aynı olduğundan, bahsettiğimin ismini vermem gerekiyor… Çalışma Bakamayanımızdan bahsediyorum. Çok yumuşak huylu bir arkadaş. Öyle şeyler dedi ki, inanın ağzım açık kaldı. “Allah’a şükürler olsun, emekli maaşlarını zor da olsa ödüyoruz” dedi. Bu bir yerde ekonominin iflas itirafıdır. Yani bir adım sonrası, ödeyemeyebiliriz demektir. Hazret, Almanya’yı örnek veriyor. Orada kırk yıl prim ödeyip, yirmi yıl maaş alınıyor, bizde ise tam tersi diyerek, üstü kapalı olarak patronunu, RT’yi eleştiriyor. Peki bunun patronu EYT için ne demişti… “Seçimi kaybedeceğimi bilsem, çıkarmam” Peki, sonra nasıl oldu da çıktı? Uzatmayayım, siz yorumlayın… Bin kere dedim ama tekrar diyeyim. Biz emekliler yaptığımız yatırımın getirisini alıyoruz. Kimsenin sırtına yük değiliz. Düşünün… Paralel emeklilik sistemi olan BES yöneticileri, otuz sene sonra çıkıp, emekliler sırtımıza yük dese, ne düşünürseniz, SGK emeklileri içinde aynı şeyi düşünün… Eyy yumuşak sesli Bakamayanımız. Sizler, bizim paralarımızı çar çur ettiyseniz, çaldırdıysanız, zenginlere peşkeş çektiyseniz, kabahat bizde mi?
Yaradan’ıma emanetsiniz. Hoşça kalın…