Erol Sunat
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Çıban Başının Hikâyesi

Çıban Başının Hikâyesi

0
Paylaş

Metin, Erol Sunat tarafından kaleme alınmış “Çıban Başının Hikayesi” başlıklı bir masalın alıntılarını sunmaktadır. Hikâye, çevresindekileri kullanan ve kötü niyetli davranışlarıyla “Çıban Başı” lakabını kazanan yaşlı ve huysuz bir kadının etrafında döner. Kadın, başta gelini olmak üzere ailesine iftiralar atıp zarar verir ve gelinin şehirden ayrılmasına neden olurken, kendi kızı ve damadının hayatını da perişan eder. Yıllar sonra, haksız yere gönderilen gelin yeni Bey’in karısı olarak geri döner ve şehirde zulümle hüküm süren Çıban Başı ile hesaplaşarak onu ve işbirlikçilerini adalete teslim eder. Hikâye, sonunda adaletin tecelli etmesini ve Çıban Başı’nın ibret olması için asılmasını anlatır.

 

Uzun uzun zaman önce memleketin birinin bir şehrinde kendinden başkasını düşünmeyen yaşlı bir kadın varmış. İnsanları kullanmak gibi hiç de hoş olmayan bir yol izlemesi en yakınlarını bile üzüyor, yaşına veriyorlarmış. Kadına çıban başı diyenler olduysa da kadın öyle saldırgan ve şer bir kadınmış ki, bu lafı söyleyenlerin anasından emdiği sütü burunlarından getiriyormuş. Bir laf bir kere söylenirse silinmez izi kalır derler ya. Çıban başı daha sonraki senelerde kadının üzerine yapışmış kalmış. Kadın ise bu davranışı kendince bir hak görüyor bildiğini okuyormuş. Sonunda oğlunun karısı dayanamamış patlamış. Yapma anam bu kadar demiş, elin ayağın tuttuğu halde çoraplarını bize giydirip çıkarttırma, bu kadarda yapma deyince, varmış oğlunu bir güzel doldurmuş.

Kadının kocası, sen demiş benim anama hakaret etmişsin, üstüne yürümüşsün, elinden zor almışlar. Anam gözleri yaşlı şahitleriyle birlikte geldi dükkâna inan dükkân doluydu rezil rüsva oldum. İnsan içine çıkacak yüzüm kalmadı. Seni severim. Ancak kırmakta istemem. Onun için bugünden itibaren al oğullarını bir süre babanın evinde kal.  Ben seni gelir alırım. Gelin kız biri dört, diğeri iki yaşındaki oğlunu almış, çalmış iki sokak ötedeki baba evinin kapısını. Anası, geçimsiz demiş, gül gibi kadına neler yapmışsın. Odunla kaynanasına vurmak üzereydi, odunu elinde aldık dedi görenler. Yazıklar olsun sana. İki paralık ettin hepimizi. Kız ne zaman konuşmaya kalksa anası, sus edepsiz diyormuş. Gelin kız, yeter artık demiş. Dur artık. Her kim ne gibi bir oyun kurduysa seni de yalanlarla katmış işin içine. Sen zaten kanmaya ve inanmaya dünden razısın.

Öz anam olsaydı beni en azından susar dinlerdi. Sen de aynı o iftiracı kadınlar gibisin. Gelin kız, kapmış çocuklarını, dur kızım bir anlayalım dinleyelim meseleyi diyen babasını duymazdan gelerek fırlamış çıkmış dışarı. Şehrin meydanına doğru giderken bir de bakmış ki bir kervan. Kervancı başına, kervancı baba demiş, evlatlarımla beni de alır götürür müsün? Kervancı Başı, gel kızım demiş, belli ki gidecek başka bir yerin kalmamış. Gelin kızı takip edenler, hemen çalmışlar huysuz kadının kapısını muştumuzu isteriz demişler, gelin kız çocuklarıyla birlikte bir kervana katıldı. Huysuz kadın bu haberi getirenlerin başından aşağıya akçeler saçmış. Hemen koşmuş Bedestene, allayıp pullayıp anlatmış oğluna.

Oğlu o hızla boşamış gelin kızı. Bir hafta dolmadan, kadın, oğlunu kız kardeşinin kızıyla evlendirmiş.  Gelin kızın babası bir şeyler demek istemiş, adamı önce kendi karısı konuşturmamış. Mevzuyu kendilerince kapatmışlar. Huysuz kadın için çözülmesi gereken bir konu daha varmış. Kızı istemediği ve sevmediği biriyle evliymiş. Damadı Bey konağında muhafızmış. Kadın çıkmış Beyin huzuruna. Beyim demiş, ben senin muhafızlarından biri olan damadımdan şikayetçiyim. Kızımı dövüyor. Bana göndermiyor. Çok yalancı. Ayrıca, aşhanelerden zorla akçe alıyor. Bey bu yaşta iftira atmak sana yakışıyor mu hem de kızının kocasına?

Ne biçim bir kadınsın sen, kendinde misin? Defol git kapımdan. Hiç suçu olmayan gelin kızı bu şehirden gönderdin sıra damadına mı geldi? Bir yanlış adım daha at, ben göndereceğim seni bu şehirden. Ardından da atın şu edepsiz kadını konağımdan demiş. Kadın bir süre ne olur ne olmaz diye sinmiş. Bu arada Bey bir başka şehre Bey olunca, yeni bir Bey gelmiş şehre. Huysuz kadın, Beyin hanımıyla sıkı fıkı olmuş. Bey, muhafıza oldukça zor görevler vermeye başlamış. Yine bir gün, Muhafız demiş, git Bedesten Ağasının makamını bas, ağayı öyle bir döv ki, insan içine çıkamasın. Muhafız, bu demiş bir Beye yakışmaz. Üstelik, Bedesten Ağası öz emmim olur. Babam yok, emmim benim babam gibidir. Bey gürlemiş, sana dediğimi yap dedim deyince, muhafız çekmiş kılıcını, dayamış Beyin boğazına. Bey neye uğradığını şaşırmış, muhafız söyle demiş, neden bu kadar çok üzerime gelirsin, derdin ne senin, canına mı susadın?

Bey, kaynanan demiş seni kızından ayırmak istiyor. Lakin ben ne seni ne de emmini sevmedim. Muhafız, Beyi açık pencereden aşağıya fırlatmış atmış. Beyin gövdesi avluya öyle bir çakılmış ki, Şifahaneye kaldırsalar da akşama varmadan ölmüş. Muhafızı, Muhafız başı atmış zindana. Huysuz kadın o güne kadar hiç yaşamadığı kadar ecel terleri dökmüş. Kızı, olmaz olsun senin gibi ana demiş. Anasına saldırmış, komşuları ve akrabaları elinden zor almışlar. On gün kadar sonra şehre yeni bir Bey gelmiş. Konuyu tahkik ettikten sonra, huysuz kadını da atmış zindana. Muhafızın karısı zindana kocasını görmeye gelmiş. Muhafız, beni demiş Beyi öldürmekten muhtemelen öldürecekler. Kendini ona göre hazırla. Kız ağlaya ağlaya çıkmış zindandan. Yeni bey, getirtmiş Muhafızı karşısına olan biteni bir de ondan dinlemiş.

Muhafız demiş, seni asmayacağım. Ancak sürgüne gideceksin. Karın seninle gelmek isterse gelebilir. Muhafız ve karısı çıkıp gitmişler şehirden. Çıban başı bir süre sonra serbest kalmış. Korkusundan evden dışarıya dahi çıkamamış. Bunlar olup biterken, çocuklarıyla birlikte şehirden ayrılan gelin kız, kervanla Payitahta gelmiş. Kervancı başı onu bir hana yerleştirmiş. Gelin kız, handa yemek pişirmeye başlamış. Kısa bir süre sonra yemekleri o kadar çok meşhur olmuş ki, Sultanın aşçıbaşısı sen demiş handa değil, sarayda olmalısın almış yardımcısı olarak saraya. Gelin kız hem güzel hem akıllı hem de maharetliymiş. Sultanın Beylerinden biri gelin kıza âşık olmuş, bir süre sonra evlenmişler. Aradan upuzun yıllar geçmiş. Gelin kızın kocası gelin kızın kaçıp gittiği şehre Bey olmuş. Gelin kız da Bey hatunu. Gelin kızın iki oğlu kılıç kullanmakta ve ok atmada memleket çapında tanınan iki yiğit olmuşlar. Gelin kızın Bey kocasından bir kızı ve bir oğlu olmuş.

Çıban başı ise o seneler içerisinde meydanı boş bulunca, ali kıran baş kesen olmuş. Ne Beyden ne ağadan çekinmiyormuş. Gelenler onun emrine girmişler adeta. Geleni abluka altına alıyor, kendisiyle çalışmaya mecbur ediyormuş. Birkaç beyi atlatmış, birkaç Beyi canından bezdirmiş sonunda memleketin çıban başlarından biri olmayı başarmış. O günden sonra çıban başı diye de analır olmuş. Sultan bu kendini bilmez, insanlara zulmeden, eziyet eden, çektiren kadını durdurmak üzere kimi gönderdiyse olmamış. Sonunda gelin kızın kocasını çağırmış huzuruna. Bundan böyle demiş, o şehrin beyi sensin. Yalnız o şehre çoluk çocuğun olmadan tebdili kıyafet gideceksin. Sonra hiçbir şey olmamış gibi, Bey olarak varacaksın.

Yeni Bey, karısına, Sultanımla bir yere gideceğiz demiş, bir gece yarısı çıkmış gitmiş Payitahttan. Bir hafta sonra şehrin kapısına varmış. Kapıdaki muhafızlar, dur yabancı demişler, şehre girmek beş akçe. Bey, bu emir kimin emri deyince Beyimizin demişler. Varmış beyin yanına. Ben demiş sınırda falan şehrin Beyi oldum. Oraya gitmeden bu şehri de göreyim dedim. İşler bayağı iyi galiba. Bey, bak Bey demiş, bu şehrin hâkimi bir ana var.  Gerçi kadına çıban başı falan diyorlar amma çok da önemli değil. Şehre girişte ne ödedin, beş akçe değil mi? İşte o beş akçenin üçü onun, ikisi benim. Aşhaneler, Bedestendeki dükkanlar, şehre girip çıkan kervanlar, handa kalanlar herkes bir şeyler öder. Çıban başı da bu işten payını alır, bende. Bir yerde herkes memnunsa mesele çıkar mı? Çıkmaz. Anlayacağın, bu şehirden ayrılan her Bey yükünü tuttu, ben niye tutmayayım?

Sana tavsiyem, vardığın şehirde buna benzer bir uygulama yap, dünyalık yapar gidersin. Bey, aşhaneleri, hanları Bedesteni dolaşmış. Bakmış ki hem ahali hem de şehir esnafı kan ağlıyor. On gün kadar şehrin her köşesini adamlarıyla dolaşmış incelemiş sonra da yapmış planını. Çıkmış şehirden. Şehrin Beyi, bana akıl danışmaya gelenlerde olmaya başladı diye kendiyle gurur duymuş. Çıkmış şehrin içinde şöyle bir dolaşmış. Varmış, çıban başına, anam senin elini öpmeye geldim diye oturmuş yanı başına öpmüş elini.

Şehrin yeni Beyi, birkaç gün sonra bir gece tekrar gelmiş şehre. Muhafızları etkisiz hale getirip, Bey konağından Beyi alıp çıkmışlar.  Şehre yeni bir Bey gelecek haberini de, ertesi günü yeni beyin adamlarından biri yaymış.

Kaderin ağlarını ördüğünden habersiz bildiğini okuyan huysuz kadın şehrin meydanında bir anda eski gelinini karşısında görünce çakılmış kalmış. Sen ha demiş. Sen nasıl gelirsin benim şehrime. Bilmez misin benden habersiz bu şehre Bey dahi gelemez de giremez de…

Gelin kız, işte geldik şehre de girdik demiş ben yeni Beyin hatunuyum. Muhafız başı da sürgüne gönderdiğin damadın Muhafız. Torunlarında Muhafızla birlikte şehirdeler, bundan sonrasını sen düşün. Tam o sırada yıllardır görmediği kızı da gelmiş yanlarına. Kız ana demiş, bitti artık. Ya teslim olacaksın ya da sonun hiç iyi olmayacak. Bizi evimizden barkımızdan yurdumuzdan uzaklaştırdın. Gelin ablamın yuvasını yıktın. Ben elinden zor kurtuldum. Ağabeyim anlayıp dinlemeden yengemi boşadı. Senin bacının kızıyla evlendi ne oldu? Huysuz kadın beş çocuğu oldu demiş. Gül gibi geçiniyorlar.

Çıban başı hem kuyruğu dik tutuyor hem de bir çıkış yolu arıyormuş. Meydan kalabalıklaşmaya başlamış. Oldukça iyi bıçak atan bir kadın varmış. Onunla göz göze gelmiş. İşaretini vermiş. Niyeti gelin kızı öldürtmekmiş. Kadın elini bıçağına götürdüğü an, gelin kızın oğulları kadını ok yağmuruna tutmuşlar. Kadının cansız medeni meydana düşerken, Çıban başı düşmüş bayılmış. Gözlerini açtığında Beyin huzurundaymış. Bey, çıban başı demiş senin için yolun sonu. Ne kadar işbirlikçin varsa yakalandı. Şehri yıllardır haraca bağlamışsın. Ahaliden aldığın ne kadar altın akçe varsa bulduk. Ahaliye geri dağıtmaya başladık. Çıban başı bana ne yapacaksın demiş, bak ben bu işleri yalnız yapmadım. Bu işlerin başına oğlumu ve gelinimi geçirdim. Ben geride durdum.

Hatta bu işlerden elimi eteğimi çektim. Evet az kötülük yapmadım. Başta hatununa. Ancak onun anasını sevmezdim. Anasını dövdüğüm için beni yakaladı boğazımı sıktı. Öldü diye beni bıraktı. Hayatının yanlışını yaptı. Yalvar yakar aralara insanlar koyup kızını aldım. İntikamımı öyle aldım. Gelin şehirden gidince, anasını şehrin surlarına çıkardım. Attım aşağıya. İki gün yaşadı öldü. Sen söyle bakalım Bey benim hükmüm ne? Bey sana demiş zindan az gelir, sürgünde. Aslında kendi cezanı kendin verdin. Çıban başı yok demiş bana ölüm deme. Oğlumu as, gelinimi as kaç kişiyi öldürdüler ahali daha iyisini bilir. Bey yazık sana demiş, hala yaşamayı mı umut ediyorsun.

Anlatırlar ki; Bir daha başka çıban başları ortaya çıkmasın diye, Çıban başı, şehrin meydanında ibret olsun diye asılmış. Muhafızlarla çarpışan oğlu ve gelini ölmüş. Gelin kızın çocuklarının baba bir kardeşleri teslim olmuşlar. Bey, onları sürgüne göndermiş. Şehirde yaşanan tahribat, korku kolay geçmese de Bey, Bey hatunu ve çocuklarının desteğiyle atlatılmış. Ahali huzura kavuşmuş. Bir daha kim çıban başı olmaya niyetlense, şehirden sökülüp atılmakla kalmamış, çıban başının hikayesi anlatılmış ki, çıban başı olma heveslileri aklına başına devşirsin diye…

Şehir şehire, Çıban başı çıban başına, gelin kız gelin kıza, üvey ana üvey anaya, Sultan Sultana, yalancı yalancıya, oğul oğula, damat damada, kız evlat kız evlada, Muhafız Muhafıza, Kervancı başı kervancı başına, han hana, aşçıbaşı aşçıbaşına, Bey Beye, evlat evlada, zindan zindana, meydan meydana, ahali ahaliye benzer…

Bir kıssadır anlatılan. Her kıssadan bir hisse alına denmiştir. Bu hikâyede, anlatılanlarla bir benzerlik var ise, tamamen tesadüften ibarettir. Ne kimse gönül koya ne de alınganlık göstere…

Sürçü lisan eylediysek affola…

Bir daha ki sefere daha güzel bir hikâye anlatırız inşallah…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!