TÜRKİYE’Yİ EKMEKSİZLER İŞGAL ETTİ. Susarsak işgal artacak. Bu işgal, silahlı düşman işgalinden daha kötü. Düşünün bakalım ne yapmalı?
Kırk gün kadar önce, Konya İlahiyat Fakültesi mezunu olduğunu söyleyen emekli bir Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeniyle tanıştım. Sohbet ederken: “Atatürk savaş kazandı diyorlar, asılsız. Atatürk, Çanakkale dâhil girdiği her savaşı kaybetti. Atatürk alfabe değişikliğiyle bizi dinden uzaklaştırdı, cahil bıraktı. Diyanet İşleri Başkanı Rifat Börekçi kâfirdi.”
Kendisine: “Bugünkü Türkiye, Atatürk’ün komuta ettiği savaşlarla işgalcilerden kurtarıldı. Cumhuriyet o başarıların üzerine kuruldu. Rifat Börekçi din hocasıydı, Diyanet İşleri Başkanlığı yaptı.” dedim.
Hocanın yanında, bayındırlıktan emekli olduğunu söyleyen bir mühendis vardı. O da benzer şeyler söylüyor yahut hocayı onaylıyordu. Gerçekçi bir sohbet için uğraştım ama başaramadım. İftira ve yalanlara dayanamadım ve:
“Allah Kuran’da Müslüman olduğunu söyleyenlere “kâfir” demeyi yasaklıyor. Atatürk ve Rifat Börekçi Müslüman olduklarını söylüyorlar, kabul etmiyorsun. Şunu bunu kâfir ilan etmek yetkin ve hakkın yok. Atatürk Kuran’ın çevri ve tefsirini yazdırttı. Rifat Börekçi müftülük yaptı. Biraz gerçekçi ol. Sana İmam-Hatip ve İlahiyatta böyle mi öğretildi, yapma” dediysem de bildiğini okuyordu. Kızdım: “Sen tahta kafalı bir adamsın. Yazık sana. İnsan biraz vicdanlı ve dürüst olur” dedim, kalkıp gittim.
Demek istediğim şu: Bugüne kadar edindiğim bilgilere göre; Türkiye’deki tarikat ve cemaatlerde, Kuran kurslarında, imam-hatip liseleri ve ilahiyat fakültelerinde, Atatürk ve Cumhuriyet’imiz için halkımıza ve öğrencilerimize yıkıcı, bölücü propagandalar yapıldı. Bu fitne ve nifak hala sürüyor. Bakın bizim beyin ve kalplerimize sıkılan kurşunlar önce iç cepheden geliyor. Atatürk’ün uyardığı gibi biz önce iç cepheyi sağlamlaştıracağız.
Burada, Atatürk ve Türkiye’nin önemiyle ilgili olarak başkaları (dışarı) ne diyor sorusunu sormak, başkalarından birkaç alıntı yapmak istiyorum.
Hint Parlâmento Heyeti Başkanı Madam Suchate Kripalani Atatürk’ün yaptıklarını esir uluslar açısından şöyle değerlendirir:
“Atatürk, yalnız Türk ulusunun değil, özgürlüğü uğrunda savaşan bütün ulusların önderiydi. O’nun direktifleri altında siz bağımsızlığınıza kavuştunuz. Biz de o yoldan yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk.” (Sabahaddin Çiller, Atatürk İçin Diyorlar Ki, s. 107. Varlık Yayınları, İstanbul 1981)
Pakistan’ın millî şairi Muhammed İkbal Atatürk’ü şöyle yorumlar:
“Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken O’nun (Atatürk) bakışıyla cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik.” (Sabahaddin Çiller, a.g.e. s. 103)
8 Ocak 2020 Mekke. Kabe’nin önünde oturan bir Özbek’le tanıştım. Bana dedi ki: “Burada intizam, insanlık yok. Ancak Türkiyeliler böyle değil, onlar iyi.”
Merak ettim, Said Doğan Han adındaki soydaşımıza bunun nedenini sordum.
Şu cevabı verdi: “ÇÜNKÜ TÜRKİYE MUSTAFA KEMAL’İN ÜLKESİ.”
Bir şu tespit ve takdirlere bakalım, bir de içimizdeki “Müslüman, Prof, aydın kılıklı, “ecdat, yerli, millî” edebiyatıyla Cumhuriyet, Mustafa Kemal, bilim ve akıl düşmanlığı yapan ekmeksizlere bakalım. Hintli, Pakistanlı, Özbekistanlı kişilerin söyledikleri mi doğru, bizdeki KÜTÜK KAFALI kişilerin iddiaları mı doğru? Bunu düşünmekte yarar var ve tam zamanı.
TÜRKİYE’Yİ EKMEKSİZLER İŞGAL ETTİ. Susarsak işgal artacak. Bu işgal, silahlı düşman işgalinden daha kötü. Düşünün bakalım ne yapmalı?
