Bu da bir takdiri ilahi olsa gerek. 7 Haziran’a kadar dünya ve yurt içindeki kimi embesillerce: Kürt halkının temsilcisi ve savunucusu olarak görülen PKK terör örgütü ve türevleri: son altı ayda; Kürt halkının ne temsilcisi nede savunucusu olmadığını dünyaya ve bizim embesillere gösterdi.
İyi güzel de; PKK neden böyle bir eyleme başvurdu, kendini sıfırladı?
PKK ve türevleri, bırakın dünyayı, bizim embesilleri: Güneydoğu halkından bile ilgi görmüyor artık. Ne Kandil’in, ne İmralı’nın nede HDP’nin çağrı ve tehditlerine bölge halkı gülümsüyor sadece!
Neden böyle oldu?
S. Erdoğan ve AKP’nin uyguladığı yanlış “çözüm süreci”, bölgenin tahrip ve harap olması pahasına da olsa; PKK’nın gerçek yüzünü bölge halkına gösterdi. Kendisine, “PKK’yı sokak sokak bitirin ve süpürün” görevi verilen ve nispeten eli kolu çözülen TSK ve emniyet güçleri; yaptıkları başarılı operasyonlarla PKK ve türevlerini hem yurt içinde hem de Kuzey Irak’ta bitirme noktasına getirdi. Çanlarına ot tıkadı.
Büyük bir açmaza giren ve panikleyen PKK: işi, IŞİD vari eylemlerle kurtarmaya çalışmaktadır.
Bilmiyorlar ki IŞİD ve eylemleri, dünyanın nefretini kazanmakta şiddetle ve nefretle kınanmakta.
Kandil dükaları, “Biz Erdoğan ve hükümeti yıkmak istiyoruz” açıklamalarını neden yapıyorlar?
Onlar, Erdoğan ve AKP hükümetine hem kızgın hem de kırgınlar. Çünkü Erdoğan onlara pek çok vaatte bulunmuştu. Onlar da bunları yandaşlarına ve militanlarına anlatmış ve” Emellerinin gerçekleşmesine az kaldığı” propagandasını yapmışlardı.
TSK’nın ve emniyet güçlerinin yaptığı başarılı ve sonuç alıcı operasyonları sayesinde paniklediler, bunaldılar, çözüldüler.
Türkiye’nin bölünemeyeceğinin farkına vardılar. Onun için Erdoğan ve hükümete kızgınlar. Belki de bu tehditlerle Erdoğan ve hükümeti; yeniden müzakere masasına çekmeyi başarabileceklerini de düşünüyor olabilirler.
Yurt içinde ve yurt dışında saygınlığını (Kimi embesillerce) ve etkinliğini, dağlarda ve şehirlerde de hatırı sayılır militan ve eleman kaybeden PKK ve türevlerinin; artık bir şey yapamayacağı bellidir.
Belki de “BAŞKANLIK” için kayıkçı kavgası da olabilir.
Bunların hepsini önümüzdeki günlerde hep beraber göreceğiz.
Şu yadsınamaz bir gerçektir ki; artık PKK da, HDP de zemin ve saygı kaybına uğramışlardır. Türkiye partisi olacağını iddia eden HDP, henüz ciddi mana da terörü lanetleyememiştir.
Oysa terör, bütün Türkiye’nin ve bütün insanlığın baş belasıdır.
Her türlü teröre lanet olsun.
Umarım S. Erdoğan, S. Davutoğlu ve AKP hükümeti ile MİT, gazetecileri ve muhalifleri dinledikleri kadar canlı bombaları da dinler ve takip ederler de ülkeyi kaostan ve korkudan uzak tutarlar.
Maharet, canlı bombanın kimliğini: 12 saate tespit etmek değil, bombayı patlatmadan yakalayıp gereğini yapmaktır.
Bu millet nelerin hakkından ve üstesinden gelmedi ki, üç kuruşluk PKK ve türevlerinin mi üstesinde gelemeyecek!
Korkumuz: hükümetin bu işi ciddi tutmaması ve Güvenlik güçlerine engel olmasıdır.
Esen kalınız.