Nazım Peker köşe yazısında, Kıbrıs seçim sonuçlarının Türkiye tarafından desteklenen adayın kaybetmesi üzerine bir değerlendirmesini sunmaktadır. Yazar, bu sonucun basitçe şaşılacak bir durum olmaktan ziyade, Türkiye’nin Kıbrıs politikaları üzerine düşünülmesi gereken bir ders olduğunu savunmaktadır. Metin, Türkiye’nin son 23 yılda uluslararası alanda Kıbrıs’ın tanınması için yeterli çaba göstermediğini ve Kıbrıs Türklerine yönelik küçümseyici bir tutum sergilediğini eleştirmektedir. Ayrıca, Kıbrıs’ın kumar ve kara para aklama merkezi haline getirilmesi gibi konulara dikkat çekilerek, bu yanlış politikaların Kıbrıs Türk halkının Türkiye yönetimine tepki göstermesine yol açtığı iddia edilmektedir. Yazar, bu durumun sadece Kıbrıs’la sınırlı olmadığını, Türkiye’nin diğer Türk devletleri nezdinde de güven kaybettiğini belirterek, gelecekteki ilişkiler için güven zeminine dayalı, daha destekleyici ve örnek bir politika izlenmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Yavru Vatan Kıbrıs’ta seçimler yapıldı.
Sonuç, bizim istediğimiz gibi olmadı. Sanırım hayaller yıkıldı.
Ersin Tatar’ı bir kez dinlemiştim. Tufan Erhürman’ı hiç dinlemedim, tanımam. Federasyoncu imiş.
Biz Kıbrıs’a ve Kıbrıslılara nasıl baktık, nasıl bir sosyo-politika uyguladık da seçimler, ilk turda ekseriyetle sonuçlandı, bunu düşünmemiz gerekmez mi?
Sn. Erdoğan, Bahçeli ve cübbeli Ahmet’in desteklediği Ersin Tatar Bey kaybetti?
Nedenini sormak en doğal hakkımız.
Bence bu sonuca hayret etmek yerine, neden böyle oldu diye düşünmek, irdelemek gerekmez mi?
Türkiye’deki iktidar, 23 yıldır Kıbrıs için hangi uluslararası politika üretti,
Hangi İslam ülkeleri nezdinde, Kıbrıs’ın tanınması için gayret gösterdi,
Hangi kardeş Türk devletlerine Kıbrıs’ı tanıttı, tanınması için hangi girişimlerde bulundu?
Bu alanlarda hiçbir çalışması, politik girişimi olmadı.
Kıbrıs için milli bir politika izlemedi, hatta pek çok uluslararası toplantılarda Kıbrıs’tan bir kısım toprak verilebileceğini bile söyledi.
Barzani’ye gösterilen sevgiyi, Kıbrıslı politikacılara bile göstermedi.
Kıbrıs Türklerinin kahramanı rahmetli M. Rauf Dentaş’ı bile, “Politikanı git ülkende yap” diye dışlamadı mı? Kimi milletvekilleri “Besleme” diye küçümseyip Kıbrıslılara hakaret etmedi mi?
Kıbrıs’ın kumarhaneler merkezi haline getirilmesi, mafyanın ve karapara aklayıcıların at oynattığı, cirit attığı bir yer yapılması; Yavru Vatan’a hangi gözle bakıldığının göstergesi değil miydi?
Her seçimde Türkiye’nin kendisine tabi politikacıları destekliyor olması, KKTC halkı üzerinde, kendi iradesine saygı duyulmadığı kanısı uyandırdı.
Bu kadar yanlış ve sakat politikadan sonra, mevcut yönetime tepki gösteren Kıbrıs Türklerini, eleştirmek mi, yoksa şapkayı öne koyup anlamak mı gerekir?
Bu yanlış sadece Kıbrıs’ta yapılmıyor.
Tüm kardeş Türk devletleri içinde yapılmakta.
Yanlış politikalar yüzünde, hepsinin nezdinde güven kaybediyoruz.
Bu boşluğu gören Türk devletleri, kendileri çare üretmeye çalışıyorlar.
Güven önemlidir.
Türkiye’ye güvenleri dünkü kadar değil.
Bunu Türkiye’ye üniversite eğitimi için, kardeş Türk devletleri öğrencilerinin anlattıklarından öğreniyoruz.
Türkiye halkı bile kendisi için çare ararken, onları yanlış değerlendirmemeliyiz.
Güven olmayan, güven zeminine oturmayan her ilişki yıkılmaya adaydır.
Bazı Türk devletlerinin neden Kıbrıs Rum kesimini tanıdığını irdeledik mi hiç?
Türkiye, Arap alemine gösterdiği ilgiyi, Türk devletlerine de göstermeli, onlara ağabeylik de değil, ilim, bilim, demokrasi, hukuk, dalet ve teknolojide örnek olmalı, uluslararası arenada tam destek olmalı, sıkı ilişkiler kurmalıdır.
Kıbrıs’ta destek verilen adayın kaybetmesi, dünyanın sonu değildir.
Önemli olan bundan gereken dersi alıp, Türkiye’nin geleceğini kuracak ilişkileri ve destekleri kurabilmektir.
Kıbrıslılar okumuş, donanımlı insanlardır. Türkiye’nin politikalarını yanlış görüp, istenmeyen tepkiyi göstermekteler.
Bu seçimi ilk turda bitirmeleri bir ders olmalı, gereken akıllı önlemler alınmalıdır.
Güven şarttır. Güven her zaman kazanır. M. Kemal Atatürk, Türk halkına; Türk insanı da O’na güvendiği için Kurtuluş Savaşı başarıya ulaşmıştır.
Esen kalınız.