Mehmet Edip Ören’in yazısı, toplumu yavaşça belirli bir sona hazırlama sürecini ele almaktadır. Yazar, çeşitli güncel olaylar ve siyasi figürler üzerinden, Kürtçe’nin anayasal statüsü ve özerklik tartışmaları gibi konuların aslında daha derin bir proje olan BOP’un parçası olduğunu iddia etmektedir. Fenerbahçe taraftarlarına verilen sağlık tavsiyeleri ve siyasetçilere yönelik eleştirilerle birlikte, Türkiye’nin geleceği için Mansur Yavaş’ın başkan adaylığı ve Ümit Özdağ’ın İçişleri Bakanlığı gibi çözüm önerileri sunulmaktadır. Ayrıca, CHP’den AKP’ye geçen oylar ve siyasi entrikalar da yazıdaki önemli başlıklardandır.
Bu Ülkenin Kerem Aktürkoğlu’ndan başka bir sorunu yok mu? Bir ara, Arda idi şimdi nadasa bırakıldı, Kerem piyasaya çıktı… Fenerbahçe taraftarlarına, yer fıstığını kabuğuyla yemelerini tavsiye ediyorum. Çörekotunu bolca kullanın, acı kayısı çekirdeği ve limon suyu sofranızdan eksik olmasın. Bunların hepsi kuvvetli kansersavar… Sevgili FB’li dostlarım. Bu sene de takımınız sizleri kanser edeceğe benzer… Diye yazmayı planlıyordum, durum değişti. Hem çok para kazanayım hem de tatil yapayım zihniyetindekiler neyse gittiler. İsmail Kartal, Emre Belözoğlu, gibi birileri gelirse mesele yok. Ali Efendi gidip başka bir tatilci bulursa, ilk yazdıklarımı dikkate alın. Hepinize merhabalar olsun. Türkiye birden büyüktür…
“Güzel dil Kürtçenin, inkâr edildiğini, hor görüldüğünü de yaşadık. Kürtçe öğrenmeye gayret gösteriyorum. Tarihi bir sorumluluğumuz var”… Bu lafları kim sarf ediyor biliyor musunuz? Başımıza yıllarca muhtemel bir RT olmaya hazırlanan İmamoğlu. Yorumcularım dikkat etsin bunlar benim iddialarım değil, bizzat sahibi tarafından söylenen sözler… Bu paragraf bir kenarda dursun. Gelelim geçtiğimiz günlerde TBMM’de İYİ Parti Ankara Milletvekili tarafından söylenen, iktidar muhalefet herkesi ayağa kaldıran sözlere… İsmini unuttuğum kardeşim, gelinmek istenen nihai hedefi işaret ederek, şu anki ufak tefek konuların masum olmadığına işaret ediyordu… Tıpkı İmam Efendi’nin Kürtçe öğrenmesi gibi… Sarı Öküz meselesini hepiniz bilirsiniz. Esasında nihai hedef bütün öküzlerdir. İleriyi görüp ilk başta tedbir almazsanız, biz bu noktaya nasıl geldik diye dövünürsünüz veya aptalları nasıl uyuttuk dersiniz… İşte Ekrem Efendi’nin de yaptığı budur. Toplum ürkütülmeden, yavaşça alıştıra alıştıra, istenilen sona hazırlanıyor. ABD derin Devletinin projesi olan BOP, emin adımlarla, organize edilen muhalefet ve iktidar unsurlarınca hedefe odaklanmış durumda… En başta DEM Parti’nin “Özerklik istemiyoruz” iddiaları asılsızdır diye feveran etmesi, uyananları sabit tutup, uyanmayanları tedirgin etmeme projesidir… İYİ Parti Ankara MV. kardeşimiz her şeyi açık ederek toplumu uyarma görevini yerine getirmiştir. Kendisine teşekkür ediyorum… Şimdi de bunların hepsi bir kenarda dursun, işin püf noktasına gelelim. Bir ülkenin Anayasasın da birden fazla dilin konuşulduğuna dair bir madde varsa veya anayasal metne girerse, o toplum, kaderini tespit hakkı alabiliyor. Bunu ben demiyorum. Birleşmiş Milletler diyor ve ilgili devletler durumu kabul etmiş vaziyette… “Özerklik falan istemiyoruz. Kürtçe ikinci dil olsun yeter” lafının derinliğinde yatan gizli maksadı anladınız mı, yoksa böyle masum istekleri yerine getirebiliriz, adamlar özerklik falan isteniyor diyen ahmaklar sınıfında mısınız? Bu lafların ardından, İmam Efendi’nin laflarını bir daha değerlendirin. Zehir, çok masum, hissettirmeden hümanist bir yolla öyle bir zerk ediliyor ki, cehaletin den feraset umulan kitle uyandığında iş işten geçmiş olacak ve de plebisit konuşuyor olacağız… Rahmetli Başbuğum, Alparslan Türkeş‘in en sevdiğim sözünü hatırlamamak mümkün değil… “Savaş içindeki gaflet, hiyanete eşdeğerdir” TBMM’de olmayan Zafer Partisi ve Meclis’te olduğu halde komisyoncuların yanına gitmeyen İYİ Parti, tarihi görevlerini yerine getirmekteler. CHP ise ihanet skalasındaki yerini almış, kıvırıp durmaktadır. Kart Kriptonun(KK) pusuda beklediği, Küçük Kriptonun ise, miting amigoluğundan başını alamadığı sistemlerin karşısında Cumhur İttifakı tam kadro dimdik durmaktadır. Bütün oyunları bozacak tek seçenek vardır. Tam bir devlet adamı görünümündeki, henüz bir pislik bulaştıramadıkları, Mansur Başkan Aday, Türkiye peşinde, diyebilmeliyiz. Memleketi beladan çıkaracak yegâne yol budur. İkinci ve de en az onun kadar önemli bir şey daha var… Ümit Hoca, en kısa zamanda sınırsız yetkili İçişleri Bakanı olarak, sığınmacı sorununa neşter atmalıdır. Memleketin bekası bu iki duruma bağlıdır. Yoksa, gene anketlerle uyutularak iktidarı, iktidarsızların eline bırakırsınız…
“CHP’ye verilen oylar, er geç AKP ye giderler” dedim diye, bazı beyzadelerim darılmış… Yalan mı kardeşim? Yerel seçimler öncesi, tek belli isim denilen, diğerlerine temayül belirlemesi yapılan, en güvenilir, topuklu nereye geçti… Dahasına geleceğim amma diyeceklerim var… Topuklu, ne diyor. “Nezaketen konuşmuyorum. Ama zorlarsanız konuşurum, bütün pisliklerini açıklarım”. İşte bu durumda olay Topuklu – CHP ilişkisini aşıyor. Savcılığın hemen devreye girmesi gerekiyor. Suçu bilip saklamakta, suçtur, biliyorsunuz değil mi… Neyse dönelim konumuza… Göle Bld. Bşk.ı Şehit Kâmil Bld. Bşk. yeni AKP ye geçenler. Peki CHP oylarıyla Meclis’e girip AKP ye gecen kaç Gelecek Partili, kaç Deva Partili vs var biliyor musunuz… Biliyoruz ama… Aması maması yok. Şu an RT’nin tekrar seçilmesi ve Anayasa için AKP doğrultusunda el kaldıracaklar mı… İşte o kadar.
Yazımı okuduktan sonra, yarına kadar serbestsiniz… Hepinizi Yaradan’a emanet ediyorum. Hoşça kalınız…