Bu metin, Mehmet Edip Ören tarafından kaleme alınmış bir köşe yazısı olup, Türkiye’nin güncel siyasi ve ekonomik durumuna dair çeşitli eleştiriler sunmaktadır. Yazar, yüksek enflasyonun halk tarafından normal kabul edilmesine neden olan hükümet politikalarını eleştirmekte ve ekonomik durumun kötüleştiğini, hatta Ukrayna ve Rusya gibi savaş halindeki ülkelerden bile daha yüksek enflasyon oranlarına sahip olunduğunu belirtmektedir. Ayrıca, yolsuzlukların biçim değiştirerek vakıflara bağışlar aracılığıyla devam ettiğini ve yargının siyasallaşmasıyla Anayasa Mahkemesi’nin itibar kaybettiğini vurgulamaktadır. Makale, PKK’nın silah bırakmasının kardeşlik için tek şart olduğu görüşünü öne sürerken, İsrail ile gizli ticaretin devam ettiği ve bunun bir iç politika malzemesi olarak kullanıldığına dair şüphelerini dile getirerek sonlanmaktadır.
Adı kara ama kendi beyaz olan kış kapımızda… Bu ülkede kaç kişi, kartopu oynarız, kestane pişiririz, kayağa gideriz; kaç kişi de nasıl ısınırız, ne yeriz modunda biliniyor mu? Komşusu aç, soğukta tir tir titrerken, kim gönül huzuruyla sıcak çorbasına kaşık sallayabilecek? Sıcak suyla abdest alıp namaza dururken hiç mi yüreğimiz sızlamayacak? Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesi olduğu için mi, ona karşıyız, ne dersiniz? Hepinize merhabalar olsun. Türkiye birden büyüktür…
Euro Bölgesi enflasyon rakamları açıklandı. Hem ÜFE hem TÜFE, maalesef ekside. Maalesef diyorum çünkü, “Avrupa’da da enflasyon var” diyeceklerin elinde koz kalmadı. Kürt asıllı İngiliz Memoş‘un tetikçilik yaptığı, ekonomi politikamızın iflası, “Ben Ekonomistim, bunların kafası basmaz” diyenlerin bile inkâr edemeyeceği noktada. Bu durumu, yıllardır “En kötüsü geride kaldı” laflarıyla yumuşatmaya çalışmaktalar ama vatandaş her sene bir öncekine göre, daha kötü durumlara gark olmaktadır. Milletin beynini öyle bir yıkadılar ki %30 enflasyonu normal kabul ettik. Bunun birkaç puan üstünü, TÜİK yardımıyla sağladığımız da “Hedef birkaç puan şaştı, o kadar olur” moduna geçeceğiz… Her gün başlarına bomba yağan ülkeler de ne Ukrayna ne de Rusya’da bile, enflasyon %10’u bulmuyor. Bu da bize çalmanın çırpmanın, yolsuzluğun ve de suistimal boyutlarının, ip ucu oluyor. Yanılmıyorsam, rahmetli Demirel de “En gaddar vergi enflasyondur” demişti. Ne kadar haklıymış… Bu hükümetin bir tek elle tutulur tarafı var, rüşvet neredeyse yok oldu. Artık kimse kimseye elden ödeme yapmıyor. Bunun yerine ne mi oluyor? Vakıflara bağışlar arttı. Böylece haram bir şey, helal bir mecraya sokulmuş oluyor, yersen… Ekonomiyi bırakmadan MB Başkanının şikayetini aktarmak istiyorum. Ülkeyi bu hale getiren suçlular bulundu… Yastık altında altın tutan vatandaşlarımız… Sabah evlerinden alıp, emniyete götürün, hemen başlayın, tamamını halletmek uzun sürebilir…

Anayasa Mahkemesi‘ne artık gerek kalmamıştır. Bir aralar, seçim öncesi, HADEP’i kapatmadı diye, “Kapatılsın” denilen mahkeme, o noktaya getirilmiştir, kına yakacaklara önemle duyurulur… Tabela mahkemesi olan bu saygın kuruluş, artık ilk kademe mahkemelerin bile dinlemediği, itilip kakılan bir hali nasıl aldı. Ülkede adaletin siyasallaşmasının geldiği noktadayız. Mülkün temeli ve teminatı ortadan kalkmıştır. Kimsenin malı, mülkü, diploması, sertifikası ve hatta hatta canı teminat altında değildir… Bu durum örnek alınacak olursa, ülke yangın deprem yerine dönebilir. Herkes, başına derebeyi olabilir. Mesela: Bölük komutanı bir yüzbaşı, Genelkurmay Başkan’ını dinlemeyip, kendi kararlarını uygulayabilir… Bir memur müdürünü, başkanını, hatta genel müdürünü hesaba katmadan, şahsına münhasır işler yapabilir… Ülkenin geldiği hali görüyor musunuz… Tek bayram yapan, zil takıp oynayan, kına satıcıları…
Bu Ülkede, kardeşliği kim bozdu? Her kes gül gibi yaşarken, ilçe basarak işe başlayıp, elli bin kişinin ölmesine kim sebep oldu? TC, Kürtlere saldırdı, savaş açtı da bu noktaya ondan mı geldik? Hapisteki Selo’nun “Barış fırsatını kaçırmayın” türü yaklaşımlarla, komisyonu Apo İtinin ayağına yollamak istemesi, abes değil mi? Basit bakkal hesabı çerçevesinde değerlendirecek olursak, kardeşlik için tek şart, PKK’nın silahları bırakıp teslim olmasıdır. Başka hiçbir şeye de gerek yoktur…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığını gönülden kutluyorum. Yahudi kasap Bünyamin Netanyahu ve etrafındaki otuz civarı kişiye tutuklama kararı çıkarttı… Bir de bu insan harici mahlukları, sabah erkenden, mevcutlu olarak evlerinden alırsanız, değmeyin keyfimize… Bu çerçevede ABD’nin Ankara Büyükelçisi, aynı zamanda, Suriye koordinatörü olan zattan da bahsetmek istiyorum. Hani dostu Trump’la, RT’ye meşruiyet bahşeden var ya, ondan bahsediyorum… Hazar’dan, Akdeniz’e kadar uzanan iş birliğinden bahsediyor. Bu şu demek Türkiye – İsrail, gizli yürütülen ticareti aleni hale getirecek, Kardeş Azerbaycan ile aynı noktaya gelecek… İsrail düşmanlığının seçimlere kadar, iç politika malzemesi olarak kullanılacak olması, esas menzili etkilemez, nihai sonuç, Büyükelçinin dediği gibi görünüyor… SUMUT Aktivistlerinin, götürüldükleri İsrail Liman’ında gördükleri, Türk gemileri bunun ispatı değil mi?
Yeter vakti gelmiş. Bu durumda ne yapıyorduk, veda ediyorduk… Hepinizi Yaradan’a emanet ediyorum. Hoşça kalınız.