Mehmet Edip Ören
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Adaletli Kalkınmanın Formülü: Fakirden Al, Zengine Ver…

Adaletli Kalkınmanın Formülü: Fakirden Al, Zengine Ver…

0
Paylaş

Bu köşe yazısı, Türkiye’deki güncel siyasi ve ekonomik gelişmelere yönelik sert eleştiriler içermektedir. Yazar, yazısına fakirden alıp zengine verme ilkesine dayandığını iddia ettiği “Adaletli Kalkınma Formülü”ne atıfla başlar. Yazıda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki iddianame ironik bir dille ele alınarak İmamoğlu’na karşı suçlamaların arkasındaki siyasi motivasyon sorgulanır. Ayrıca, ülkedeki petrol ve doğalgaz bulunmasına rağmen akaryakıta zam gelmesi gibi ekonomik çelişkilere dikkat çekilmekte ve vergi sisteminin adaletsizliği  eleştirilmektedir. Son olarak, yazar terörle mücadeledeki politikaları, Kürt sorununun ele alınışını ve Anıtkabir’deki organizasyonları hedef alarak mevcut hükümeti sert bir dille eleştirmektedir.

 

Kasım’ı da ortaladık. Bundan sonra yokuş aşağı, ver elini Aralık ve kış. Fakir fukaranın, garip gurebanın duyduğun da tir tir yaşadığında da zangır zangır titrediği zamanlar bir karış yakınımızda… Hepinize merhabalar olsun. Türkiye birden büyüktür…

Nihayet İBB ile alakalı iddianame yazıldı. Şu an okunması bile bir hafta sürer, bu yüzden kanaat belirtmek zor. Sadece bir tebrikle yetineceğim… İmamoğlu sana bravo… Yasal işlerin yanında, o kadar çok kanunsuz iş yapmışsın ki, hiçbirini oradan çıkmayan müfettişlere, Sayıştay denetçilerine belli etmemişsin,  ama kül yutmaz (!!!)  Savcıyı unutmuşsun

Türk Milletinin en büyük özelliklerinden biridir. Dışarıda verilen ziyafetlerde, davet eden veya masa ağası, herkes yedikten içtikten sonra, garsona seslenir “Ortaya bir karışık” diye… İşte mekân sahibinin, duymak istediği en güzel laf budur. Anlamı ise, miadı dolmuş veya dolmak üzere olan, elde kalmış, dalak yürek dil vs. bir sürü şeyin pazarlanmasıdır. Siyasette de böyle bir sistem mevcut. Hasım olarak bellenen kimselere, dolandırıcı, rüşvetçi, terörist, casus vs. bir şeyler de itibar suikastı yap. Muhatap, kendini aklamak için çabalasın dursun… İşte siyasetteki, ortaya karışık, bu…

Gabar kesmedi, daha koyacak yer bulamazken, o güzelim kara altın akarak heba olurken, bir de Diyarbakır’da petrol buluverdik. Ne zaman gaz bulsak (!!!), doğalgaza, ne zaman petrol bulsak (!!!) akaryakıta zam gelmesi geleneği bozulmadan, Milletçe sevinçlere gark olduk… Biraz bekleyelim, bir iki müjde daha gelirse, seçim yakın demektir hazırlıklı olmamız gerekir…

Asrın Liderinin bile bir kenara atıldığı, Apo İtinin talimatlarıyla hareket edildiği dönemler içinden geçiyoruz. Terör, siyasetle kazanılacak şeylere alt yapı oluşturur. Başarılı olursa, muhatabıyla masaya oturup, istediklerini alır. Başarısız olursa da birkaç uyuyan hücreye dönüşerek yok olup biter. Türkiye Cumhuriyeti’ndeki resim şu an hangisine uyuyor siz karar verin… Devlet, ehil olmayan yöneticileri eliyle teröre teslim olmuştur. Halkın ise, caf caflı laflarla derin uykusundan kalkmasına fırsat verilmemektedir... Gelmiş geçmiş en soylu eski Bakamayanımızın hilafına, PKK teröristleri, bıraktıkları (!) silahlarla, ellerini kollarını sallayarak, Türkiye dışına çekildiklerini, bize bir lütuf olarak sunmuştur. Her sene bu zamanlar zaten kış sistemine uygun olarak, bahara kadar çekilmelerini hatırlayacak olursak, aklımızla nasıl dalga geçtiklerini, anlamamız zor olmayacaktır…

Kürt asıllı, İngiliz Memoş muhtemelen kurtarıcı olarak getirilecek A. Bebecan’ın, mahdut Milletvekili ile AKP’ye katılmasına kadar, fakirden alıp zengine vermeye devam edecek. Sonra da birinci seferde olduğu gibi, bütün pislikler üzerine yıkılarak şutlanacak… Kış uykusundan bir türlü uyanamayanlar da gene elleri patlayana kadar alkışlayacak… Halk arasında “Namert Vergileri” olarak bilinen vergiler, katlanarak artıyor. Yani, sigara alırken, yakıt alırken vs. vs., fabrikatör Memduh Bey ile, asgari ücretli Ali Efendi aynı miktarda ödeme yapıyor. Bu namert Vergileri, tüm vergilerin %85’ini oluşturuyor, bunlar halktan, kalan %15’lik vergi ise şirketlerden, yani zenginlerden alınıyor diyeceğim amma o da tam olarak değil. Nasıl mı, örnek vereyim: zenginin, yatına, uçağına akaryakıt, ÖTV siz yani çok ucuza verilirken, çiftçinin traktörüne fahiş fiyatlama yapılıyorZengin pırlanta, elmas vs alırken %%1vergi ödüyor, siz çocuk bezi alırken fahiş uygulamaya muhatap oluyorsunuz… Özet olarak diyecek olursak, yapılan ve yapılması planlanan her şey, fakirden alınıp, zengine verilme esasına göre şekilleniyor. Demek ki Adaletli Kalkınma böyle oluyormuş.

Epey oldu bekledim, herhangi bir şey olmadı… Düşünün bir kere, bir adam (lafın gelişi) ben İngiliz casusuyum diye ortaya çıkıyor, iftiracı pardon itirafçı oluyor. Bunun üzerine, Ülkenin müstakbel Cumhurbaşkanı Adayı tutuklanıyor ama o ülkenin büyükelçisi bile, Dışişlerine çağrılıp bilgi alınmıyor. Devletine nota (müzik notası zannetmeyin) verilmiyor. Böyle bir uygulama, sessizlik, muz cumhuriyetlerinde bile olmaz, diyeyim beni daha fazla konuşturmayın…

Final: klasik hale gelen Anıtkabir kakafonisiRT’nin onayı olmadan, olması mümkün değil. Muhalefet niye daha büyüğünü; üstelik harçlık, kumanya vermeden, temin edemez? Bir teklif : bu koro, RT’nin bütün yurt dışı gezilerine de götürülsün. Bir uçak 300 kişi için yeterli, sen gör o zaman gücümüzü, itibarımızı

Hepinizi Yaradan’a emanet ediyorum. Hoşça kalınız…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!