Fatma Barbarosoğlu Yeni Şafak’taki köşesinde ne güzel yazdı 8 Nisan günü:
“İlk yapmamız gereken herhangi bir haberin kötü niyetine muhatap olduğumuzda savunma psikolojisinden vazgeçmemiz.
Siyasileri bir tarafa bırakın. Onlar bugün var yarın yok. Bir zamanlar Özal vardı. Mesut Yılmaz vardı. Bülent Ecevit, Tansu Çiller, Süleyman Demirel vardı. Şimdi onlar yok. Kimi kara toprağın kara bağrında, kimi siyasetin uzağında.
Ama onların siyasi özne olarak yaşadığı dönemde yaşayan bizler hala buradayız. Bizim evlatlarımız burada.
Yarın biz burada olmayacağız. Kara toprağın kara bağrına düşeceğiz. Ama bizim çocuklarımız, çocuklarımızın çocukları burada olmaya devam edecek. Onlara temiz bir dil, sahih bir bakış açısı bırakmak boynumuzun borcu. Bu dünyadan göçsek bile kara toprağın bağrında iyiye iyi kötüye kötü demeyişimizin diyemeyişimizin vebalini taşımaya devam edeceğiz.
Cenabı Allah huzuruma kul hakkı ile çıkmayın diye buyuruyor.
Efendimiz güzel ahlakı tamamlamak üzere geldim diyor, şu yaşadıklarımızda güzel ahlaka dair Allah aşkına ne var? Ensar Vakfı’nın hizmeti büyüktür. Türkiye’nin en seçkin vakıflarından biridir. Yüzlerce öğrencinin hayatına düşürülmüş ışıktır.
Fakat haber bir İslami vakıf olarak servis edildiğinde kendisinden bahsedildiğini anlayan vakıf olayın takipçisi olacağını kamuoyuna derhal açıklamalı ve yöneticiler vakıf denetleme konusundaki zafiyetlerini gözden geçirmeli idi.
Sonradan yapılan açıklamalar yerini bulmadı.” Demek ki kestirip atmamak gerekiyor yandaş medya diye… Mayası sağlam olanların çizgisinde kırıklık olmaz. Ayrıca eğriye eğri doğruya doğru deme fazileti yitip gittiğinde sokağa çıkacak yüzümüz bile kalmaz.
Hem niçin iyi şeyler adına kalem oynatanların hep sindirildiği, itelendiği bir Türkiye olsun ki?
Onların yazdıkları iyi şeyleri öne çıkarmalıyız.
İşte Fatma Barbarosoğlu da pek doğru yaklaşımı ile bunu hak ediyor.
Demek ki hala birbirimize güvenmemiz için sebepler var.
Yatmadan Olmaz mı?
Önüne yatmak…
Altına yatmak…
Yanına yatmak…
Ardına yatmak…
Üstüne yatmak…
Demirtaş, ‘Davutoğlu başkanlığa benden daha fazla karşı’ dedi…
Basın bunu ihmal etti.
Ahmet Zeki Üçok adlı Emekli Albay Ahmet Hakan’a ordudaki paralelcilerin isimlerini vermiş.
O da köşesinde çarşamba röportajı diye yayınlamıştı.
Ne oldu?
Bu ordu içindeki paralelciler ne oldu?
Duruyorlar mı?
Atıldılar mı? İsteyen 6 Nisan Çarşamba günkü Hürriyet’e bakar ve noktalı yerlerin kim olduğunu öğrenir.
Yok derdi başka ise bilmem…
Bu arada Hulusi Akar’ı istifaya çağıran Rasim Ozan Kütahyalı’nın daha önce Fethullah Hoca ile ilgili metihler dolu cümlelerini Kerime Yıldız, Vahdet’teki köşesinde yazdı.
Aman Allah’ım ne yağlamalar ballamalar…
Basındaki paralelcilerle mücadelede o da düşünülüyor mu? Hep merak ederim Cem Küçük, Kütahyalı hakkında ne düşünüyor acaba?
Ağız Toplama
“Ağzını topla!”
Son zamanlarda siyasetçiler politikada nükteden hayli uzaklaşmışlar.
Hiciv nedir bilmiyorlar.
İğneleme filan da hak getire…
Edepsiz edepsiz konuşmalar gırla gidiyor. Bu bakımdan ağı toplama yolunda bir takım tavsiyelerimiz olacak.
Ağız nasıl toplanır?.
Birisi size ağzını topla dediğinde aklınıza hemen ağız ve top kelimeleri gelmesin.
Malûm dillerin ağız ve lehçeleri vardır.
Muhatabınız size ağzını topla derken belki de bu anlamda kullanıyordur.
İsrail’e de Sponsor Olsanıza…
Türk Hava Yolları, Batman ve Superman filmlerine sponsor olmuş.
Bunu da dergilerinde ballandıra ballandıra yazıyorlar.
Yöneticiler olur olmaz yerde övünçle anlatıyorlar.
Bu övünülecek bir şey mi?
Tamam Barselona kulübüne sponsor oldun. Bir şey demedik.
Dünya çapında futbol takımı…
Biz de anlarız biraz ekonomiden.
Üstelik doktora tezimiz pazarlama ve yöneylem planlaması alanında…
Herkesin Wikileaks’i Kendine
İkinci WikiLeaks olayı patladı.
Patlayan Panama Kanalı idi…
Ortalığa kanalizasyon kokuları yayıldı.
İzlanda karıştı.
İngiltere karıştı.
Putin yüzsüz çıktı.
Milyarları götürmüş üstüne alınmıyor.
Tıpkı WikiLeaks’deki gibi bir yansıtma mekanizması burada da söz konusu…
Bazıları hedefte bazıları pivot…
lutfu-sahsuvaroglu
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı