Serdar Turgut “MHP’dene olur?” diye soruyor bir yazısında.
Sonuçta da bir şey olmaz demeye getiriyor. O zaman niçin telaşlanıyor, bir şey olmayacaksa?
Bu aslında bir şeyin değiştiğinde herşeyin değişeceğini bilenlerin derin korkusu…
“Genel Başkan kalsa da yerine başka aday gelse de bu global düzende Türkiye’nin bugünkü durumunda MHP’nin başarıya ulaşma şansı var mıdır, varsa bu nasıl olacaktır?
Dahası bu çağda milliyetçiliğin anlamı nedir, MHP milliyetçilikten ne anlamaktadır ve bu anlayışın bugünkü koşullarda lider kim olursa olsun başarılı olma şansı var mıdır?
…bu koşullarda sahip olduğu milliyetçilik anlayışıyla MHP’nin başarılı olabilmesi mümkün görünmüyor.”
Bir sürü iftiradan ve yanlış bilgilenmeden mütevellid yanlış değerlendirmelerden sonra Devlet Bahçeli’nin hakkını teslim etme faslı başlıyor, hemen her MHP ve ülkücü hareketi bilmeyen ve bu yüzden de düşmanolanlarca yapıldığı gibi…
Hakkını vermek gerekir, Genel Başkan Devlet Bahçeli, örgütü gayet iyi kontrol etti.
Nasıl kontrol etmiş…
Kimilerine göre sokağa salınacak kurtları tasmalarla kontrol etmiş…
Serdar Turgut’a göre de ırkçılığa savrulabilecek milliyetçi duyguların bu yönekaymasını önlemiş…
Allah Allah… Bu aydınlar(!) hiç mi kitap okumuyorlar, hiç mi ülkücüleri tanımıyorlar?
Aydınlarımız maalesef sap yiyip saman üretiyorlar.
Yazısının sonuna doğru Serdar Turgut şöyle diyor:
“Ancak Ak parti mükemmel bir siyasi manevra yapıp terörle mücadelede başarılar kazanarak milliyetçi duygulara sahipkişileri kendi yanına çekti.”
Turgut hem MHP’yi bu duyguları nedeniyle tenkit ediyor hem de Ak Parti’yi bu manevrasından ötürü kutluyor.
Yazısını şöyle noktalıyor:
“Şu anda MHP’nin tek çıkış yolu milliyetçilik tanımını terörle mücadele ağırlıklı olmaktan çıkarıp çok daha farklı ve çağa uygun yeni bir tanım yapmasıdır.”
MHP’nin mevcut yönetiminin aslında geleneksel ülkücü çizginin dışında bir takım sapmalara meylettiği ve milliyetçiliği bu yüzden yanlış tanımladığı iddiaları ayrı bir değerlendirme konusu ama yazarın ön yargıları mevcut statükonun bile doğru anlaşılamadığını ortaya koyuyor ve haksız değerlendirmelerin yapılmasınasebep oluyor.
MHP’nin ırkçı söylemleri ne zaman olmuş?
MHP yönetimi belki kendi davasını kamuoyuyla paylaşmada sancılar çekmiştir ama hiç kimse ülkücü hareketin herhangi bir döneminde ırkçı bir sapmanın olduğunu asla iddia edemez.
Yüz yıl evvel bitirilmiş tartışmaları bilmeyen yarı aydınların bugün siyasetin tanımlanmasında söz sahibi olmaları ne hazindir.
Serdar Turgut’un ön yargıları sadece kendini bağlasa neyse İslamcı zevatın da bir kısmı bu önyargılardan nasibini almıştır.
Belki de bu yüzden Devlet Beyi hiç sevmeseler de güya ülkücüleri sokağa inmekten alıkoyma fiilinden ötürü kutlamaktadırlar.
MHP için bu kongre sürecinin hayırlı olmadığını kimse ileri süremez.
Statüko yanlısı olan parti mensupları bile…
Zira böylece MHP’nin ve fikirlerin intanıtılmasında zemin bulmuş oldular.
Bunu layık-ı veçhile değerlendirdikleri söylenebilir mi peki?
Hayır…
Ne yazık ki Türkiye’nin gündeminde MHP var ve bugüne kadar hiç olmadığı kadar ilgi odağı…
Alternatif iktidar beklentilerine bile cevap verebilecek imkân ve kabiliyet yakalamış durumda bugün MHP.
Yapılması gereken buna cevap aramaktı ülkücüler açısından.
Ne yazık ki isimler etrafında lüzumsuz tartışmalar yapılıyor.
Önemli olan halktır demokrasilerde.Halkta bir karşılığının olmasıdır.
Akıncılar arasında da Tayyip Erdoğan hiç de ilk sıralarda değildi başlangıçta…
Ama halkta karşılığı oldu ve bu iyi değerlendirildi.
Bugün de halkta karşılığı olan bir adayın etrafında toparlanıp bundan sonrası için yani MHP iktidar olunca ne yapılması lazım geldiği hususunda fikir teatileri yapılması, istişari toplantıların tertip edilmesi ve MHP’nin yeni program taslağı ve projeleri üzerinde kafa yorulması icap ederdi.
Vakit geçmiş değildir.
19 Haziran milat olmalıdır.
Tek bir aday etrafında, halkta karşılığı olan bir aday etrafında toparlanılmalı ve nefisler terbiye edilmelidir.
Önemli olan Türkiye’dir ve MHP’niniktidar süreci ülkücülerin meselesi olmaktan çıkmıştır.
Artık halka mal olmuştur. MHP kongresi halka mal olduğu gibi Türkiye’nin bütün kurum ve kuruluşlarıyla da yargısıyla da mesuliyet sorunu haline gelmiştir.
Bu bile bütün MHP’lilerce değerlendirilmesi gereken bir olgudur.
Serdar Turgutlar yahut öylesine MHP ve ülkücü hareketi tanımayan kalemşorlarla oyalanılmamalıdır.
Bu türden yazarlar zaten milliyetçiliğin düşmanıdırlar.
Globalizmin gönüllüleridirler.
MHP’de genel başkan değişmekle bir şey olmayacağını ileri süren derin tezgâhlar o zaman neden MHP’nin kongresiyle uğraşıp durmaktadırlar. Çünkü bilmektedirler ki, bir şey değişecek her şey değişecektir.