Yusuf Ziya Cömert, pek cömert davranarak Devlet Bey’in Devlet Ciddiyeti’ni kaleme almış Çarşamba günkü köşesinde.
“Türk siyasetinde MHP diye bir gerçek var” diye başlıyor yazısına.
Hemen anlıyorsunuz, “keşke olmasaydı” demek istediğini aslında.
Niyazi Ağabeyin(Mehmet Niyazi Özdemir) MHP lideri Türkeş’e olan sempatisini Üstat Necip Fazıl’a aktarma faslı bir yazı başlangıcı için iyi…
“Üstad’a gittik. Türkeş Bey’in siyasete hazırlandığından bahsettik. Fikirde, Üstad’ı takip edeceğimizi, ama aksiyonda Türkeş’le beraber olmayı düşündüğümüzü söyledik.” diye anlatmış bir vakitler Niyazi Ağabey bu gençlere…
Fakat devamını anlatmamış. Ya da devamı ilgilendirmiyor anlaşılan…
Devamını ben anlatayım.
Ben de 70’li yılların ortalarına doğru gittim Üstada ve sonunda onu MHP’ye kazandırdım.
1977 Kurultayı’na da katıldı.
Birçok risale yazdı.
Onlara Rapor adını verdi.
Sıklıkla Erenköy’deki evinde ve Büyük Doğu’da ziyaret ettim.
Bu ziyaretlerde bazı Akıncı arkadaşlara da tesadüf ettim.
Daha çok da Akgenç’i çıkaran Salih Mirzabeyoğlu ve arkadaşlarına…
Üstad, Erbakan’a çok kızıyordu.
Akıncı gençlerin de kendisini anlamadığını söylüyor, aksiyon planında Büyük Doğu fikriyatını kavrayamadıklarından dert yanıyordu.
Üstad ile anılarım “Ordusunu Arayan Kumandan – Necip Fazıl ve Büyük Doğu’su” adlı kitabımda var.
Kısacası Üstad eğer MSP’li olduysa –ki olmadı- 1977 yılından itibaren de MHP’li oldu –ki olmadı- diyebiliyoruz.
Aslında o Büyük Doğu mihverinden bakıyordu ve bir keresinde de bana anlattığı gibi; “O taraftan bakanlar beni şurada görüyorlar ya da görmek istiyorlar; beri taraftan bakanlar da yine beni başka bir tarafta görüyorlar ya da görmek istiyorlar” diyordu. “Ben menzile giden bir mermi gibi doğru çizgimde gidiyorum. Bu çizginin etrafındaki zaviyelerden bakanlar istedikleri gibi görebilirler” diyordu.
Sonra 12 Eylül darbesi oldu ve 25 Mayıs 1983 günü de ebediyete uğurlandı.
Bugünkü MHP’nin bir problemi de Üstad Necip Fazıl’ın MHP’li olduğunu unutmak…
Hatta Ak Parti’ye geri kaptırdıklarını bile söyleyebiliriz.
Öyle ya Sayın Erdoğan alayu valayla Üstadı anma programları tertip etti, Üstad adına olan ödülleri dağıttı; daha ne olsun?
MHP kendi mirasını bile bilemeyen kadrolarla yönetildiği için hiçbir şeyin farkında değil. Mümkün olsa Türkeş’in emanetini de unutacak…
Bu son cümlemin biraz ağır olduğunu söylemeliyim ama 7 Haziran’dan bu yana meydana gelen gelişmeler, MHP’nin üzerine yüklenen vazifenin devletçe ne idüğünün artık ayan beyan ortaya çıktığını gösteriyor maalesef…
…
Devlet Bahçeli’nin cemaate, paralel yapıya uzak durduğu yeni bir bilgi değil.
MHP lideri bugünküler gibi bile değil, çok nazikçe Hocaefendi’yi eleştirdiğinde bir kesimin ve Sayın Erdoğan’ın ne dediğini unutmadık.
Nasıl da hücum etmişlerdi Bahçeli’ye…
…
Cömert kardeşimiz Bahçeli’nin daha önceki devlet adamlığından da örnekler veriyor.
367 krizini Bahçeli’nin nasıl çözdüğünü aktarıyor.
Abdullah Gül’ün kazasız belasız Cumhurbaşkanı olmasını sağladığını teslim ediyor.
Ülkücülerin sokak projelerinde kullanılmasına engel olmasını da…
Çünkü Türk basınının geleneksel solcu söyleminin mirasçısı olan sağcı basının iyi saatte olsun Müslümanları da demek ki aynı kanaati paylaşıyorlar anlaşılan.
…
Ülkücüler sokak projesi olarak vasıflandırılmıyor mu, ifrit oluyorum.
Öyle ya bu arkadaşlar entelektüel Müslümanlar ve okuma yazma biliyorlar. Ülkücüler onlar için bir dönem komünistlere karşı koruyucu kalkan, başka bir dönem de bölücülere karşı kullanılabilecek vurucu timler… Ya da “Müslümanların iktidarını önlemeyen” az okumuş, ilerde Müslüman olma ihtimali olan sempati alanı…
O kadar…
Hatta içlerinden çok iyi kalpli insanlar bile mesela Muhsin Yazıcıoğlu için “fena bilmezdik” ibaresi etrafında lütufkâr analizler bile yaptılar…
Çok teşekkür ederiz efendim.
Ne kadar iyisiniz.
Ya bizi Müslüman saymasaydınız, ne yapardık maazallah…
…
Şimdi de benzeri bir tavrı Bahçeli’ye lütuf olarak sunuyorlar.
Umulur ki, referandumda az bir ihtimal de olsa önceki çözümlemeler benzeri bir çözümleme daha yapar.
Oysa yapılan araştırmalar milliyetçi dip bir dalganın geldiğini gösteriyor. MHP ya bu dalgayı iyi yönetir, daha önce yazdığım gibi rehabilitasyon alanı meydana getirir ve Ak Parti seçmenine de sıcak gelirse iktidar şansı bulabilir; ya da her zaman olduğu gibi devletin bir takım ihtiyaca binaen kullanmak istediği yüzde on manivelası olarak ömrünü tüketir. Ama projecilerin ve aparatlarının birincisine izin vermesi mevzubahis bile olamaz.
Hem ayrıca ne gereği var canım; milliyetçi nutukları devletimizin en tepesindekiler zaten irad buyurmuyorlar mı? Gerisine ne lüzum var.
Cömert kardeşimin dediği gibi:
Türk siyasetinde MHP diye bir gerçek var…
lutfu-sahsuvaroglu
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı