Bu metin, Türkiye’deki kurumlarda yaygın olan ve “mobbing” olarak adlandırılan sistematik psikolojik şiddet kültürünü ele almaktadır. Yazar, bir medya yöneticisinin adli süreci üzerinden konuyu açarak, mobbing’in bireysel bir talihsizlikten ziyade kurumsal yönetim zafiyetinin ve çürümenin bir göstergesi olduğunu savunmaktadır. Metin, mobbing uygulayan yöneticilerin genellikle “disiplinli” veya “iyi yönetici” olarak etiketlendiğini, ancak bunun korkuya dayalı otoriter bir yönetim biçimi olduğunu vurgular. Ayrıca, bu baskı kültürünün en nitelikli çalışanları sistem dışına ittiğini ve sadece iş gücünü değil, toplumsal sağlığı da zehirlediğini belirtmektedir. Yazar, kendi tecrübelerinden yola çıkarak, mobbing’in artık göz ardı edilemeyecek kadar büyüdüğünü ve toplumsal bir tartışma konusu olması gerektiğini ifade etmektedir.
Medya dünyası yine bir isim üzerinden tartışıyor. Habertürk TV eski genel yayın yönetmeni Mehmet Akif Ersoy uyuşturucu soruşturması kapsamında gözaltına alınıp tutuklandı; taciz iddiaları da dosyanın içine girdi.
Ancak mesele yalnızca bir kişinin adli süreci değildir. Asıl mesele, bu kişinin bir kurumu yönetmiş olmasıdır. Eski bir spikerin açıklamaları bu gerçeği bir kez daha yüzümüze çarptı: Sistematik taciz, tehdit, yıldırma… Sonunda işinden vazgeçmek zorunda bırakılan bir çalışan. Bu hikâye tekil değil; tanıdık, tekrar eden ve kurumsal.
Şu gerçeği görmezden gelmeyelim:
Bir kurumun başındaki kişi, yanındakine insan gibi davranmıyor mobbing uyguluyorsa, o kurum çürümüştür. Nokta.
Medya gibi sözü topluma yayılan bir alanda, içeride kurulan baskı düzeni yalnızca çalışanı değil, toplumu da zehirler. Çünkü zorbalıkla üretilen hiçbir şey sağlıklı değildir.
İşin daha da kötü tarafı şudur:
Bu ülkede mobbing uygulayan insanlar çoğu zaman “disiplinli”, “iş bitirici” ya da “iyi yönetici” olarak etiketlenir. Bağıran, korkutan, sindiren; baskıyı yönetim aracı hâline getiren kişiler, sonuç aldıkları sürece meşrulaştırılır. Oysa bu bir başarı değil, açık bir yönetim zaafıdır. Korkuyla kurulan düzenin adı disiplin değil; otoriterliktir.
Tutuklama gerekçesi ister uyuşturucu olsun ister başka suçlamalar… Benim için asıl dosya budur: Gücü elinde tutanın, bu gücü insan onurunu ezmek için kullanması.
Türkiye’de mobbing yönetim kültürüdür. Sistematik bir baskı aracıdır. Sessizliği ödüllendiren, itirazı cezalandıran bir iktidar refleksidir.

Ben bunu bir kadın olarak biliyorum.
Yıllar önce, adı henüz mobbing olarak konmamış psikolojik şiddeti yaşayarak öğrendim. Küçümsemelerle, ima yoluyla verilen tehditlerle, her gün biraz daha daraltılan çalışma alanıyla… Sonunda sevdiğim mesleği erken bırakmak zorunda kaldım.
Mobbing iş gücünü tüketir.
Mobbing liyakati tasfiye eder.
Mobbing, en nitelikli insanları sistem dışına iter.
Ve sonra herkes sorar:
“Bu kurum neden çöktü?”
Çünkü içeride insanlar ezilirken, dışarıda başarı hikâyesi anlatılamaz.
Mobbing, çoğumuzun sadece bireysel bir talihsizlik sandığı ama aslında bütün kurumların tepesinde başlayan, aşağı doğru yayılan bir kültür sorunu.
Eğitimde, sağlıkta, belediyelerde, özel sektörde… Nerede bir makam varsa, orada kötü kullanılan bir güç ihtimali de var.
Sonuç olarak:
Bir müdür, bir amir, bir başhekim, bir müdür yardımcısı… Makamın adı değişir ama davranış aynı kalır: İnsanı yıpratan, sessiz cezalandırmalarla sindiren, kendini “dokunulmaz” sanan bir yönetici tipi.
Mobbing öyle sinsidir ki:
Bir toplantıdaki küçük bir imayla başlar.
Bir performans değerlendirmesinde adaletsizlikle büyür.
Sonra kapalı kapılar ardında kurulan cümlelerle kurumsal bir politikanın parçasına dönüşür.
Ve sonunda en nitelikli insanlar erkenden emekliliği düşünür, istifa eder ya da çekilir.
Bu nedenle mobbing sadece bir öğretmenin, bir memurun, bir hemşirenin, bir medya çalışanın yaşadığı sorun değil; yönetim zihniyetinin çürüdüğünün göstergesidir.
Bu konu, sadece kişisel suçlamalarla sınırlı kalmamalı; çalışma ortamlarının sağlığı ve insan onuru bağlamında toplumsal bir tartışmaya dönüştürülmelidir.
Ve artık bu yangın, görmezden gelinemeyecek kadar büyümüştür.
Yazı Sona Erdi!
Yüklenemedi, lütfen tekrar deneyiniz.