Yusuf Dülger
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Öğretmenlik de Bitiyor

Öğretmenlik de Bitiyor

0
Paylaş

Dülger’in yazısı, 2025 yılında bir okulun açılış gününde gözlemlenen disiplinsizliği ele alıyor. Yazar, törende yetersiz sayıda öğretmenin bulunmasından ve okul müdürünün kravatsız, ceketsiz bir şekilde İstiklal Marşı’nı yönettirmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor. Öğretmenlerin kılık kıyafetlerindeki gevşeklik ve törenlere katılmamaları, yazarın gözünde mesleki değerlerin düşüşüne işaret ediyor. Bir veliden alınan bilgiye göre, “akademik” olduğu söylenen bu müdürün aslında kuralcılığa karşı bir tavır sergilemesi ve diğer öğretmenleri de etkilemesi, durumun ciddiyetini artırıyor. Yazar, bu durumu 1980 öncesi dönemlerde yaşanan disiplinsizliklerle ilişkilendirerek, günümüzdeki eğitimin geleceği hakkında endişelerini belirtiyor ve öğretmenlik mesleğinin yozlaşma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu vurguluyor.

 

8 Eylül 2025 günü sabah bir dördüncü sınıf öğrencisini okuluna götürdüm. Okul bahçesinde toplanan öğrenciler dağınık ve öğretmensiz idiler. O an orada 15-20 arası öğretmenin bulunması gerekirken öğrencilerle 2-3 öğretmen ilgileniyordu.

Bir süre sonra, okul müdürü olduğunu öğrendiğim ceketsiz, kravatsız birisi, elinde bir mikrofonla okulun önüne çıktı, istiklâl marşının söyleneceğini duyurdu. Millî marşımızın söylenmesinden sonra öğrenciler, aralarındaki 20-25 kadar veliyle okula girdiler. Onlarla ben de girdim. Öğrenciyi sınıfına bıraktıktan sonra 10-15 dakika kadar okulun koridorlarını izledim. Dışarıda hiç görülmeyen, istiklâl marşına katılmayan öğretmenlerin, öğretmenler odasından çıkarak sınıflarına gittiklerini gördüm. “Tepemden aşağı sıcak bir su döküldü”, çok canım sıkıldı. Çünkü bu öğretmenler yeni eğitim öğretim yılının açılışında okulun bahçesine çıkmamışlar, öğrencilerinin sınıf düzenini, sağlamamışlar, bayrak törenine katılmamışlardı.

Koridorları izlerken imam gibi erkek, artist gibi bayan öğretmenler gördüm, canım buna da sıkıldı. Kimsenin kılık kıyafetine, özel hayatına karışma hakkımız yok ama öğretmenlerin çocuklarımızı görünüşleriyle de eğitmelerini isteme hakkımız var. Orada, Atatürk’ün halka yeni alfabemizi öğretirken Kayseri’de, kara tahtanın önünde verdiği nefis kıyafeti gözlerimin önüne geldi.

Okul müdürün anlattığım kıyafetiyle istiklâl marşımızı söyletmesi garibime gitti. İnsan böylesi bir günde elbiseli ve kravatlı olur, yardımcılarını, okuldaki öğretmenleri törene çıkarır. Bunu yapmayan/yapamayan bir müdür, müdür değildir.

Okuldan ayrılırken bir veliye, müdürün görünüşü ve öğrencilerin bahçede öğretmensiz oluşları hakkında neler düşündüğünü sordum. Dedi ki: “Bu müdür başarılı, akademik düşünen birisiymiş. Onun için bu okula verilmiş.” Anlaşılan ki yandaş sendikalar halkı kandırmaya çalışıyorlar. Bir başka velinin anlattığına göre bu müdür hep takım elbise giyen, kravat takan bir öğretmene: “Hocam kuralcısınız. Kravatınızı bari çıkarın, rahat edin. Bakın biz rahatız” demiş. İyi (?) müdür böyle olur.

Bu müdür ve hakkında anlatılanlar bana 1980 öncesi bazı mesleki okullarda yaşadıklarımı hatırlattı. Mesleki bir lisede müdürlük yaparken öğrencilerin bir bölümü: “İstiklâl marşı söylenirken put gibi durulmaz. Bir bez parçasına (bayrak) saygı duyulmaz” gibi gerekçelerle bayrak törenlerine katılmamaya başlamışlar, bir ikisini okuldan uzaklaştırmıştık. O öğrencilerden birisi bugün önemli bir bakanlıkta Bakan Yardımcısı olarak görev yapıyor. O zamanlar o okullarda kravat takmayan, sakal tıraşı olmayan öğretmenler türemeye başlamıştı. Anlaşılan o ki, o zihniyet bugün okullarımızda dağınık ve ilkesiz bir kuşak yetiştirmenin altyapısını hazırlamış.

Dünkü okuldan ayrıldıktan sonra, başka bir okulda öğretmenlik yapan bir tanıdığımla sohbet ettim. Bu anlattıklarımı ona da anlattım, kılık kıyafet yönetmeliği kalktı mı, öğretmenlik bu mu diye sordum. Aldığım yanıt şu oldu:

İktidar yanlısı bir eğitim sendikası, 5-6 yıl önce, kılık kıyafet yönetmeliği insan haklarına ve hürriyete engeldir diyerek üyelerini boykota çağırdı. Onlar da bu boykota uydu. Kılık kıyafet yönetmeliği yürürlükte ama uygulayan yok.” Ben, ya diğer eğitim sendikaları deyince, “ne yapsınlar onlar da buna uydular” dedi.

Atatürkçüyüz, çağdaşız” diyen eğitim sendikalarında da bir gevşeklik, öğretmenlikten kopuş var. Öğretmenlik mesleği bitmek üzere. Okullarımız medrese, öğrencilerimiz molla ve hizmetçi olmadan yapılabileceğimiz çok şey var.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!