Rıza Tahir Yel
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Enflasyon, Kira Krizi ve Sosyal Çöküş: Ekonomik Adalet Olmadan Sosyal Barış Olmaz

Enflasyon, Kira Krizi ve Sosyal Çöküş: Ekonomik Adalet Olmadan Sosyal Barış Olmaz

0
Paylaş

3 Ekim’de TÜİK tarafından açıklanacak Eylül ayı enflasyon rakamları, yalnızca bir istatistik değil, milyonlarca vatandaşımızın hayatına doğrudan etki edecek bir karar anıdır. Beklentiler %2.25 ile %2.84 Aralığında olsa da, sokaktaki vatandaşın hissettiği gerçek enflasyonun çok daha yüksek olduğunu herkes biliyor. Türkiye’de ekonomik gerçeklik ile resmi veriler arasındaki makas her geçen gün açılıyor.

Kira artışları %22.25 seviyesine ulaşmış durumda. Ev sahibi–kiracı ilişkileri giderek çatışmaya dönüşüyor. Sosyal medyada günlerdir dolaşan #KiraZammı etiketi, halkın öfkesinin ve çaresizliğinin göstergesi. Kiralar, özellikle büyük şehirlerde, hane gelirlerinin yarısını aşmış durumda. Bu tablo, Türk milletinin alın teriyle kazandığı maaşın yarısının doğrudan barınma hakkına gitmesi demektir.

Kabine’nin Gündemi: Borçlanma ve Daha Fazla Yük

30 Eylül’de yapılan Kabine Toplantısı’nda, ekonominin ana gündem maddesi Hazine’nin 290 milyar TL’lik borçlanma planıydı. Devlet, bütçe açığını kapatmak için borca sarılıyor. Peki bu borç kimin sırtına yüklenecek? Yine vatandaşın. Çünkü aynı dönemde, kredi kartı borçları ve ihtiyaç kredilerinde patlama yaşanıyor. Devlet borçlu, millet borçlu. Bir ülke, geleceğini ipotek ederek ayakta kalamaz.

Enflasyonun Sessiz Toplumsal Yıkımı

Bugün Türkiye’de ekonomi yalnızca cebimizi değil, aile yapımızı da çökertiyor. Son iki yılda boşanma davalarında gözle görülür bir artış var. Sebep: geçim sıkıntısı. Eşiyle tartışan, çocuğunun okul masrafını karşılayamayan, faturasını ödeyemeyen milyonlarca insan… Enflasyon yalnızca rakamlarla ölçülmez; toplumun psikolojisini, aile düzenini, sosyal barışı da bozar.

Biz yıllardır uyarıyoruz: Ekonomik kriz, sosyal krizi beraberinde getirir. Ve bugün Türkiye, bu sürecin tam ortasındadır. Türk milletinin huzuru, geleceği ve birliği tehdit altındadır.

Çözüm Nedir?

Ekonomik adalet olmadan sosyal barış olmaz. Bugün hükümetin atması gereken somut adımlar bellidir:

  • Asgari ücret derhal revize edilmelidir. Bugün mevcut asgari ücret, temel gıda ve barınma giderlerini bile karşılamamaktadır.
  • Dolaylı vergiler düşürülmelidir. Özellikle gıda, enerji ve ulaşım kalemlerinde vatandaşın sırtındaki yük azaltılmalıdır.
  • Kira piyasası kontrol altına alınmalı, fırsatçılara göz yumulmamalıdır. Devlet, barınma krizini seyretmek yerine müdahale etmek zorundadır.
  • Üretim ekonomisine geçiş planı hayata geçirilmelidir. İthalata dayalı ekonomi, Türk milletini borç batağına mahkûm ediyor.

Türk milleti, tasarruflarını, geleceğini ve huzurunu yitirmektedir. Bu tablo, yalnızca kötü yönetimin değil, aynı zamanda halkı görmezden gelen bir anlayışın sonucudur. Eğer devlet, milletinin yükünü hafifletmezse; eğer adalet yerine ayrıcalıklı kesimleri korumaya devam ederse, bu düzen sürdürülemez.

Bugün söylemek zorundayım: Türkiye’de ekonomik bağımsızlık kaybedilirse, siyasal ve toplumsal bağımsızlık da kaybedilir.

Türk milleti, her türlü baskıya rağmen dimdik ayakta durmayı bilmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki, milletin iradesini en çok zayıflatan şey açlık ve yoksulluktur.

Bugün hükümete düşen görev; kendi koltuklarını değil, Türk milletinin onurlu yaşamını korumaktır. Çünkü ekonomik adalet olmadan sosyal barış olmaz.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!