mualla-yasdiman
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Son Sipere Saldırılar…

Son Sipere Saldırılar…

0
Paylaş

Her şey yavaşça,  kurgulandığı gibi gelişiyor.

 Önce algılarımız üzerinde, inandığımız değerlerin doğruluğu tartışmaya açıldı. Kapalı, yarı kapalı veya sembolize edilerek.  Amaç bizlerin yargılarını kendilerininkiyle değiştirerek toplumda kargaşa ve anarşi yaratıp kolay lokma yapmaktı.

Sürekli gündemi değiştirilen bir ülkede bütün algıları toptan değiştirmenin tek yolu vardı. Toplum öncülerini kullanmak…

 Topluma örnek olan, halk kitlelerini peşinden sürükleyen, özel yetenekleri olan toplum öncüleri; basından, üniversite hocalarından, eski siyasetçilerden ve tabi ki sanat camiasından seçilen akil adamlar!

Türk toplumu için çok önemli olan dinî, millî ve manevî duygularımızı töhmet altına alarak, kullandılar. Çünkü bir topluluğa bazı şeyleri kabullendirebilmek için bu öncüleri kullanmak en kolay ve akıllıca olanıydı.

Bunları kullanırken de hiç yalnız kalmadılar. Bütün Avrupa başta İngiltere olmak üzere Fransa, İsrail ve ABD hep yanlarındaydı.  

Millî ve manevî değerlerimiz bazı yazar ve çizerler tarafından ayaklar altına alınırken hem toplumun bir kesimi, hem de Avrupa tarafından alkışlandı ve ödüllendirildi. Tıpkı Nobel Edebiyat Ödüllü Orhan Pamuk gibi…
Bir davranışın iyi ya da kötü olması ortak tanımlarla olur, yani; Yukarıda saydıklarımız kanalıyla topluma önce fısıltı halinde sonra da yüksek sesle ‘’değer yüklemeleri’’ yapılır. Bu bazen ödüller bazen de şiddetli baskılarla yapılır.

Toplumun siyasi erkleri ve bu siyasetten nemalanan örgütlü üreticileri; Denetimleri altında olanlarla olmayanlar arasında bir geri beslenme zinciri oluşturarak kendi yargılarının üstünlüğünü kanıtlamaya ve kendi yargılarıyla diğerlerinin yargılarını sorgulatma yoluyla değiştirmeye çalışırlar. Kitle iletişim araçları değer yargılarının değiştirilmesinde en önemli görevi üstlenir. Bununla birlikte örgün eğitimde de zaman içinde bu güne kadar önemsediğimiz her şey yavaş yavaş değiştirilerek istendik sonuçlara ulaşmak için bunların özümsenmesi ve içselleştirilmesi sağlanır.

Tüm bu değişim ve dönüşümlere baktığımızda; her dönem dünyada birileri tarafından kurgulanan, öne çıkarılan amaçlar uğruna kullanılan sonrada yok edilen akımlar, kişiler ve halklar olduğunu görmekteyiz. Ve yine görmekteyiz ki her şey aslında kapitalizme hizmet eden sanal bir kurmaca.

İşte; ülkemizde yaşanan en temel problemlerden biri de bu duyarsızlaştırma. Birey ve dolayısıyla toplum bu içselleştirme sürecinde bir değeri özümsemişse herhangi bir yaptırım olmadan da bunu bir davranış biçimi olarak uygulamaya başlar.

Her gün verilen şehit haberlerini yok saymak gibi,

Vatan hizmetinin parayla alınıp satılmasında bir beis olmadığına inanılmaya başlaması gibi,

Televizyonlarda, yazılı basında, meydanlarda yapılan küfürlerin ‘’Kasımpaşa delikanlılığı’’ olarak algılanılarak gülümsenilmesi gibi,

Mecliste siyasi erkin küstahlaşan davranışlarına tepki vermemek-verememek gibi,

Milli devletin yok edilmesi için dinsel etnik ve mezhepsel bölücülüğe göz yummak gibi,

Siyasi erk ‘in, Milli Devletin tasfiyesine ilişkin ortaya koyduğu ekonomik, sosyal siyasal ve kültürel neredeyse tüm uygulamalarını kendi içinde eleştirdiği halde yine de gidip O’na oy vermek gibi,

Bunca baskıya, sosyal, ekonomik ve kültürel yozlaşmaya karşın bu kadar suskun kalmak gibi…

Bu zihinsel kültürel ve sosyal bir sarsıntıdır.

Ne yazık ki toplum;  İçinde yaşadığı ülkenin temel değerlerinden uzaklaş/tırıl/mış, din, mili kültür, milli tarih ve ulus devlet içte ve dışta bu kadar tecavüze uğrarken genel bir suskunluğa bürünmüştür.

 Ülkeye ve bu ülkenin değerlerine, tüm bu tecavüz ve taarruzlara sadece Ülkücü Camia’nın sahip çıkması da düşünülmesi gereken diğer bir noktadır.

Boyalı basının satılık kalemleriyle, küresel sermayenin siyasal erk ve toplum mühendislerine verdiği talimatlarla her gün yeni bir gündeme uyanıyoruz.

Yıllardır sistemli bir şekilde uygulanmaya çalışılan, ülkücüleri içten yıkmayı planlayan politikalar, aslında bu camiadaki milli direnişi kırarak ülkeyi küresel kapitalizmin doymaz iştihasının kucağına atma düşüncesidir.

Sanalın sözcük anlamı (Oxford Essentials sözlüğü): Bilgisayar yazılımıyla duyularımıza gerçek gibi gelen imaj ve ortamların yaratılması olarak açıklanır. Dünyada ki tüm kitle iletişim araçların ve yazılımların küresel bir güç olan ABD ile uydusu İsrail’in elinde olduğu düşünüldüğünde,  bize ulaşan ve bize gerçek gibi gelen birçok bilgi sanal bir dünyanın ürünü olmaktan öteye geçmiyor.

Teknolojik gücü tutan politik gücün ve A.B.D. nin  çok uluslu şirketlerle ortaklığı sonucunda, tüm dünyada bütün bilgilerin kavramların, anlam kümelerinin, rakamların içleri boşaltılarak, kendi sömürü düzenlerinin devamına hizmet eden bilgiler iletişim araçları vasıtasıyla tüm dünyaya dağıtılıyor. 

Özgürlüğünü yitirmiş bir dünyada yeni sömürü düzeninin planlaması yapılıyor.
 
Tüm duyuları ipotek altına alınmış, vicdan, hak, adalet, milli ve manevi duyguları köreltilmiş, siyasi etik ayaklar altına alınmış, meclis çoğunluğu sayesinde ordusu sindirilmiş, komutanlarının birçoğu tutuklanmış bir kısmı da tasfiye edilmiş, yeni anayasa ile de Türk adının da tamamen silinmesi için her türlü aymazlığı yapan ve bunu açılım –özgürlük-hürriyet- gibi bir maskeyle süsleyen siyasi erkin karşısında toplumun tek dayanağı Ülkücü Hareket kalmıştır.
O nedenledir tüm saldırılar, iftiralar.  O nedenledir hareket içinde kırılgan noktalar üzerine oynamalar… 

Çünkü Ülkücü Hareketin çıkış noktası, binlerce yıllık Türk Kültürü’dür.

Çünkü Ülkücü Hareket her türlü ‘’ izm’’ le kavgalıdır.

Çünkü Bir ülkücünün algısı ve tepkisi hem siyaseten hem de özel yaşamında toplumun diğer bireylerinden çok farklıdır.

Çünkü Ülkücü Hareket; töresi ve milli bilinci gereği küresel emperyalizmin ve kapitalizmin etki alanına direnç gösteren tek güçtür.

Çünkü Ülkücü Hareket; şu anki siyasi erkin bir taşeron ve yenidünya düzeninde sadece figüran olduğunu bilir. 
Çünkü Ülkücü Hareket bu ülkenin ÖZNESİDİR…

Çünkü Ülkücü Hareket; Türk Milleti’nin son siperidir.

Her saldırı karşısında tepki göstermesi gereken hareket olduğu düşüncesi, bu gerçekten kaynaklanmaktadır…
 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.