Avukat Mehmet Bacaksız tarafından kaleme alınan bu analiz, Terörsüz Türkiye Süreci olarak adlandırılan ikinci açılım dönemine yönelik iyimser propagandayı eleştirmekte ve PKK’nın silah bırakmayacağı tezini gerekçeleriyle savunmaktadır. Yazar, terör örgütlerinin ancak hedeflerine ulaştıklarında veya askeri olarak yok edildiklerinde silah bıraktığını, PKK’nın ise bu koşulların hiçbirini sağlamadığını ve bu yöndeki açıklamaların aldatma amaçlı olduğunu belirtmektedir. En önemli jeopolitik nedenin, ABD-İngiltere-İsrail üçlüsünün Ortadoğu politikaları doğrultusunda PKK’yı bölgesel bir araç olarak kullanması ve örgütün bu ülkelerin menfaatleri gereği silahsızlandırılmayacağı ileri sürülmektedir. Ayrıca, PKK’nın yaşlanmış kadrolarını PJAK ve özellikle YPG/SDG gibi kollarına aktardığı; YPG/SDG’nin en az 100.000 militan, ağır silahlar ve ABD’nin tam desteği ile bölgede varlığını sürdürdüğü ifade edilir. Bu şartlar altında YPG/SDG’nin Suriye Ordusu’na entegrasyonunun dahi mümkün olmadığını savunan metin, milli menfaatlere zarar veren açılım sürecinden derhal vazgeçilmesi çağrısıyla sonlanmaktadır.
Cumhur İttifakı’nca adı Terörsüz Türkiye Süreci olarak propaganda edilen 2. Açılım Süreci, hem AKP-MHP cenahından, hem de yandaş gazeteci ve akademisyenler tarafından umut pompalanarak devam ettiriliyor. Umut pompalaması, “PKK silah bırakacak, bırakıyor. Artık, terör olmayacak. Şehitler gelmeyecek. Kardeşliğimiz güçlenecek. Demokrasi gelişecek.” vb. propagandaları ile yapılıyor. PKK’yı ve amaçlarını, ABD-İngiltere-İsrail üçlüsünün Ortadoğu politika ve hedeflerini bilenler PKK’nın silah bırakmadığını, bundan sonra da bırakmayacağını biliyorlar, görüyorlar. Çok şükür biz de bu katı gerçeği görebilenlerdeniz. PKK’nın silah bırakmadığını, bundan sonra da bırakmayacağını gerekçeleriyle açıklamak istiyorum.
1- Terör örgütleri amaçlarına ulaştıklarında ya da hasımı olan devlet tarafından askeri tedbirlerle yok olma noktasına getirildikleri durumda silah bırakırlar. PKK açısından bu iki durum da söz konusu değildir. PKK, kuruluş bildirgesinde amacının Bağımsız Birleşik Kürdistan’ı kurmak olduğunu açıklamıştır. PKK, amacına ulaşamamıştır, bundan sonra da ulaşmayacaktır. PKK’nın hasmı öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Bugüne kadar devletimiz askeri açıdan PKK’ya karşı önemli başarılar kazanmış olsa da PKK yok olma noktasına getirilememiştir. Yukarıda açıkladığımız iki ihtimal de gerçekleşmediğinden PKK’nın “Silah bırakacağım, bırakıyorum.” yönündeki açıklamaları gerçek olmayıp aldatma, göz boyama amacına yöneliktir.
2- ABD’nin Ortadoğu’daki en önemli amacı İsrail’in güvenliğini sağlamaktır. İngiltere, bu konuda ABD’ye tam destek vermektedir. İsrail’in amacı ise Büyük İsrail’i kurmaktır. ABD-İngiltere-İsrail üçlüsü ortak amaçlarını gerçekleştirmek için Ortadoğu’da İsrail’e rakip olabilecek güçlü devletler istememektedirler. Bu üçlünün ortak amacı, Ortadoğu’daki güçlü devletleri bölüp parçalayarak küçük devletçikler ortaya çıkarmaktır. Bu üçlünün ortak amaçlarından birisi de Ortadoğu’da İsrail’e dost, yardımcı Müslüman bir İsrail kurmaktır. İsrail’e dost, yardımcı olabilecek Müslüman bir İsrail Devleti Bağımsız Birleşik Kürdistan’dır. Bu noktada PKK, ABD-İngiltere-İsrail üçlüsünün arayıp da bulamayacakları çok önemli bir araçtır. Bu sebeple, PKK, silah bırakmak istese dahi ABD-İngiltere-İsrail üçlüsü PKK’ya silah bıraktırmayacaktır.

3- İkinci Açılım Süreci başlayalı 1 yılı geçmiştir. Teröristbaşı ÖCALAN, sözde fesih ve silah bırakma çağrısını 27 Şubat 2025’te yapmıştı. 27 Şubat 2026 tarihi geldiğinde bu sözde çağrının üstünden 1 yıl geçmiş olacaktır. Peki, bu kadar geçen zamana karşı PKK ne yaptı? Sadece 11 Temmuz 2025 günü Kuzey Irak’ın Süleymaniye şehrinde 30 PKK militanı kalaşnikof tüfeklerini mangalda yaktılar. Bu silah bırakma mıdır? Elbette değildir. PKK, silah bırakmakta ciddi ve samimi olsaydı, bu güne kadar onbinlerce tüfek, binlerce makineli tüfek, havan, uçaksavar, roketatar vb. silahı güvenlik kuvvetlerimize teslim etmesi gerekirdi. PKK; silah bırakmak için ÖCALAN’ın serbest bırakılmasını, TBMM’nin istedikleri yasal düzenlemeleri gerçekleştirmesini talep etmektedirler. Bu, PKK’nın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne şart koşmasıdır. Bu gerçekler, PKK’nın silah bırakmadığının, bundan sonra da bırakmayacağının açık kanıtıdır.
4- PKK, Kuzey Irak’taki militanlarının bir kısmını İran’daki kolu PJAK’a, geri kalan kısmını da Suriye kolu YPG/SDG’ye transfer etmiştir. PKK’nın Kuzey Irak’ta yaşlanmış, tabiri caizse çürüğe çıkmış az sayıda militanı kalmıştır. Hem PJAK, hem de YPG/SDG silah bırakmayacaklarını açıklamışlardır. Bu durumda , “PKK silah bıraktı.” denilebilir mi? Elbette denilemez. Hal böyle iken PKK’nın silah bıraktığına, bırakacağına inanmak için aptal olmak gerekir. Normal zekalı insanlar, bu şartlarda PKK’nın silah bıraktığına, bırakacağına asla inanmazlar.
5- Halen PKK’nın en kuvvetli kolu Suriye’deki YPG/SDG’dir. YPG/SDG’nin ciddi askeri eğitim görmüş en az 100.000 slahlı militanı vardır. Gene, SDG’nin elinde savaş uçağı hariç her türlü ağır silah ve füze vardır. ABD, tüm gücüyle YPG/SDG’nin arkasındadır. Gene, İsrail ile YPG/SDG arasında çık ciddi sıkı ilişki vardır. YPG/SDG’nin başındaki Mazlum Abdi ile Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Ahmet El Şara 10 Mart 2025 tarihinde bir mutabakat belgesi imzalamışlardı. Bu belgeye göre SDG Suriye Ordusu’na entegre edilecekti. 10 Mart tarihinden günümüze kadar YPG/SDG bu mutakabakat belgesine uymamıştır. Bundan sonra da uyması söz konusu değildir. Arkasında ABD ve İsrail’in tam desteği olan, en az 100.000 silahlı militana ve her türlü ağır silaha sahip YPG/SDG’nin Suriye Ordusu’na bağlanmayı kabul etmesi mümkün değildir. YPG/SDG’den yapılan açıklamalarda Kuzeydoğu Suriye’nin kontrolünün kendilerinde olacağı, emir konuta kademesinin aynen devam edeceği belirtilmektedir. YPG/SDG, Suriye Ordusu’na entegre olacağını açıklasa dahi bu şartların devamı durumunda bu gerçek bir entegrasyon olamaz. Olsa olsa aldatma, göz boyama olur. Gerçek bir entegrasyon olabilmesi için YPG/SDG’nin Kuzeydoğu Suriye’yi boşaltması, elindeki tüm ağır silahları Suriye Ordusu’na teslim etmesi şarttır. Ancak, bunlar yapıldıktan sonra gerçek bir entegrasyon olabilir. YPG/SDG ile ilgili söylediklerimizi özetleyecek olursak; YPG/SDG’nin silah bırakmadığı, bırakmayacağı gün gibi ortadadır. YPG/SDG’nin silah bırakmadığı bir ortamda PKK’nın silah bırakmasından söz etmek boş laftır. Kesinlikle, aklı başında insanların söyleyeceği söz değildir.
PKK’nın silah bırakmadığı, bırakmayacağı gün gibi ortada iken milli menfaatlerimize taban tabana zıt 2. Açılım Sürecine devam etmek kesinlikle vatanımıza, milletimize yarar sağlamayacak, aksine telafisi imkânsız ağır zararlar meydana getirebilecektir. Bu sebeple, bir an önce Açılım Süreci’nden vazgeçilerek ülkenin, milletin gerçek gündemine dönülmelidir.