Hafta içinde iki gazetede gözlenen iki küçük haber dikkatimi çekti. “Yunanistan’a söz mü verdik?” Habere yüzeysel baktım. Doğu Akdeniz’de sismik araştırma yapmayacağımızla ilgili idi. Haber Yunan Katimerini Gazetesine dayandırılıyor
Aklıma bir zamanlar var olan, Hora sismik araştırma gemimiz geldi. Yüce Türk ulusunun gazını almak için kullanılmıştı. Şaşaalı haberlerle birkaç kere Adalar Denizi’ne (Ege) açılmış göstermelik faaliyetlerde bulunmuş, sonrası mı? Gözlerden uzaklarda çürütülmüştü.
Hora gemimiz şimdi nerelerdedir bilmiyorum. Hiçbir muhalefet partisi, Hora gemimizi bugüne kadar gündeme getirmedi ve sorgulamadı. Hiçbir basın kuruluşumuz Hora gemisi hakkında Türk ulusunu bilgilendirmedi.
Yunanistan’ın Türkiye Cumhuriyeti’ni savaşla tehdit etmesi, Yunan genel kurmayının Lozan antlaşmasını ve Paris antlaşmasını deldikleri adalarda Türkiye’ye göz dağı vermesini gözden ırak tutarak, siyasal iktidarın hala Yunanistan’a barış dalı uzatmasını anlamakta zorlanıyorum.
Yunanistan hemen her gün ağzımızın içine ediyor, şimdide Yunan sınırları içinde yaşayan Türk azınlığa “Türk azınlık” demeyi yasakladılar. Siyasal iktidardan hala tık yok, yazılı ve görsel medyadan hiçbir yorum yok. Haydi hayırlı işler, bol güneşli günler.
Yüce Türk ulusu, sizlere her türden desteği vermedi mi? Neden ısrarla Yunanistan’ a karşı pısırık politikalarla günü geçiştirmeye çalışıyorsunuz? Neden sandalcı kavgası yapıyorsunuz? Yapay gündemlerle (başörtüsü ve Boğaziçi) konularıyla halkımızı uyutmaya çalışıyorsunuz anlamıyorum.
İletişim Başkanlığı, bizleri aydınlatmalı beyinlerimizde oluşan şüpheleri, bulanıklığı gidermeli, anlayamadıklarımızı anlatmalıdır. Fırat’ın doğusunda neler oluyor, ne yapılmak isteniyor, bir tuhaf loşluğun içinde imişiz gibi geliyor.
Etkili ve yetkili zevatın bizleri aydınlatmasını beklemek yurttaşlık hakkımız. Düşmanlarımızı anlamak, aklın ve bilimin ilk basamağıdır, Düşmanlarımızı ve düşmanca davrananları anlamanın yollarından ilki Vatikan ve Fener Rum patrik hanesini anlamak; onların arşivlerini incelemek günümüze uyarlamaktır.
Sayın karar alıcılar -devlet aklını oluşturanlar- siyasetçiler, yetkililer ne yaparsanız yapın, neler verirseniz verin, daha kaç gemimizi gözlerden uzak yerlerde çürütürseniz çürütün! Türk –Yunan savaşından kaçamayacaksınız. Türk Yunan savaşı mutlaka gerçekleşecektir. O güne şimdiden hazırlanmalısınız.
Gaflet içine düşüp tarihin sayfalarında karanlık noktalar haline dönüşmeyin. Türk ulusunun hafızasında lanetle anılmayın. Aklım ve gönlüm buna asla razı değil. Sonra çok kötü derler ha!
Çalabımızın- Allah’ımızın- Tanrımızın-Rabbimizin laneti; gemilerimizi gözlerden uzaklarda çürütenlerin, düşmanlarımıza her türden kolaylığı sağlayanların, yüce Türk ulusunu kandıranların, devletimizi oyalayanların, AB sevdası ile yananların üzerine olsun arkadaş.
Görkemli Çalabımızın görklü selamları, gemilerimizi gözden ırakta çürütmeyen, düşman saldırılarına karşın her türden önlemi alanların üzerine olsun vesselam.
NOT: iş bu yazıda hiçbir kuruluş zümre veya kitleye hakaret edilmemiştir.