Ne çok yara aldı ne çok yorduk birbirimizi… Birbirimizin sesini kısmak için bağırdık. Cehalet yankılandı duvarlarda; bilgelik ise köşesine çekildi. Kiminin sesi vardı ama sözü yoktu; kiminin sözü vardı ama dinlenmedi. Şimdi, hakikat sessiz; çünkü gürültü kazandı. Herkes haklı, ama kimse huzurlu değil.
Bazen bir insan yalnız kalır; kalabalıklar içindeyken bile. Yalnızlık, bir odanın duvarlarından değil, anlamını yitirmiş kelimelerden örülür. İnsan, anlaşılamadığında susar. Konuşacak çok şeyi olup da dinleyecek bir yürek bulamayınca, kendi içine çekilir. İşte ben, o sessizliğin içinde yürürken, yalnızlığımın sadece kişisel olmadığını fark ediyorum. Bu artık bir bireysel susuş değil, bir toplumun içten içe haykırdığı ama duyuramadığı bir çığlık.
Ülkem…
Ne çok yara aldı ne çok yorduk birbirimizi… Birbirimizin sesini kısmak için bağırdık. Cehalet yankılandı duvarlarda; bilgelik ise köşesine çekildi. Kiminin sesi vardı ama sözü yoktu; kiminin sözü vardı ama dinlenmedi. Şimdi, hakikat sessiz; çünkü gürültü kazandı. Herkes haklı, ama kimse huzurlu değil.
Sokrates’in dediği gibi:
“Bir eşek bana tekme atarsa, onu dava mı edeyim, şikâyet mi edeyim, yoksa tekme mi atayım?”
İşte tam da burada duruyorum. Ne dava ediyorum ne de karşılık veriyorum. Yalnızca susuyorum. Çünkü bazen bir sessizlik, bin sözcükten daha çok şey anlatır.
Ben bu yalnızlığın içinde, sadece kendime değil, bu toprakların gidişatına da üzülüyorum. Aklın hor görüldüğü, erdemin gülünç bulunduğu bir yerde yaşıyoruz. Değerler kırık dökük, kelimeler eksik. Bir millet susarsa ne olur? Belki de en korkuncu bu: Konuşmayı unutmak değil, konuşmanın bir işe yaramadığına inanmak…
Ve yine susuyorum. Çünkü hakaret edenin seviyesiyle eşitlenmek istemem. Çünkü gerçek aydınlık, karanlıkla boğuşmaz; kendi ışığında yürür. Gürültünün ortasında parıldayan bir sessizlik olmaya çalışıyorum artık. İçimdeki yalnızlıkla, ülkemin acısını aynı potada eritiyor, bu zamanın tanığı oluyorum.
Ve biliyorum ki, gün gelecek bu sessizlik ok gibi fırlayacak. Bir kez atıldığında, bir daha geriye dönmeyecek.