Erol Sunat
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yine de Batmasın Bu Dünya

Yine de Batmasın Bu Dünya

0
Paylaş

Kaynak, Erol Sunat’ın “Yine De Batmasın Bu Dünya” adlı yazısından alıntılar sunmaktadır. Yazar, Orhan Gencebay’ın ünlü şarkısı “Batsın Bu Dünya”ya atıfta bulunarak, hayatın zorlukları, kaybedilen umutlar ve geçim sıkıntısı içindeki insanların çaresizliğini ele almaktadır. Metin, emeklilerin ve asgari ücretlilerin yaşadığı ekonomik buhranı, artan faturaları ve yetersiz maaşları çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Toplumun karşılaştığı bu sorunlar karşısında yetkililerin duyarsızlığı ve sadece teselli cümleleriyle yetinmeleri eleştirilmektedir. Yazar, insanların hayal kırıklıklarını, öfkelerini ve yaşam sevincini yitirmelerini derin bir içtenlikle ifade ediyor. Sonuç olarak, metin, umutsuzluk içindeki insanların ya bu çıkmaz sokağı yıkıp geçeceğini ya da kendilerini bu durumdan kurtaracak bir umut ışığı beklediklerini vurgulayarak son buluyor.

 

“Batsın bu dünya” Orhan Babanın en güzel şarkılarından biri. İçli, sitemli, feleğe de kadere de göndermeler yapan bir şarkı.

Batsın mı bu dünya?

Yine de batmasın…

Bu dünyadan ayrılıncaya kadar o hancı biz yolcu…

Bir yerde can simidimiz…

Bir yerde yaşama sevincimiz…

Bir yerde çıkmadık canda son ümidimiz…

Bir yerde bir türlü helalleşip gidemediğimiz…

Bir yerde bütün suçu, vebali ona yüklediğimiz…

Bir yerde bizim sandığımız…

Bir yerde kibrin ve gururun acizliğimizin önüne geçtiği bir alem…

Bir yerde, hiç susmaz, yaygara için bile konuşur el alem…

Bizler yazık olmuş, heder olmuş ömürlere sahibiz…

Yazık olmuş, yazık edilmiş hayallere…Yazık olmuş umutlara sahibiz…Yalandan da olsa gönülleri alınmamış insanlarız biz…

Kime mi ne diyelim?

Kendim ettim kendim buldum dahi diyemeyen bizlerin arasından varsa bir başka diyeceği daha olan, çıksın yürüsün ortaya.

Söz de onun, meydan da…

*****

Hani yaşama sevinci derler bir güzellik vardı ya, var mı onu göreniniz? Nerelerde yitirdik, kaybettik onu? Ya da bizi nerde terk etti gitti o yaşama sevinci?

Çıkmaz bir sokağın ortasında kalmışlara dönmüşüz. İleri gidilmez, geri dönülmez…

Kaybolmuşlara dönmüşüz…

İş yok…Aş yok…Para yok…

Çalınacak kapı çok açan yok, bakan yok, kapı sürekli duvar…

Ne yapar emekli?

Ne yapar asgari ücretli?

Ağustos’un son haftası…

Eylül var, faturası bir hayli kabarık…

Ekim var, Kasım var elektrikli doğalgazlı…

Ve sonra Aralık hepsinden namlı…

Sonrası parça bölük rakamlar.

Her ay toplamalar, çıkarmalar, laf olsun babından seyyanen diye dem vurmalar, bilmem yüzde kaç  refah payından kapı aralamalar, açıklamalar da açıklamalar…

Sonrası, yeni yıl geldi hoş geldi. Müjde müjde zam geldi. Kime geldi? Neye geldi?

Nasipse bir yıl bitti, yeni bir yıl daha başlıyor diyeceğiz o hengâme arasında…

*****

Aynaya bak gör halini diyor o türkü…

Aynaya baktık, gördük halimizi…

Kime yazıklar olsun diyelim?

Kadere mi? Feleğe mi? Kendimize mi?

Kime, kime diye sorun gitsin…

Kime küselim? Kime ne diyelim?

Oysa neler dedik, neler söyledik…

Bakan olmadı…Duyan olmadı…Gören olmadı…

Gelen olmadı…Elimizden tutan olmadı…Dinleyen olmadı…

Olsaydı böyle mi olurdu halimiz?

Yüzümüz gülerdi, sokaklarda yürüyüşümüz değişirdi. Huzur ve istikrar gelirdi hayatımıza…Dilimizde, Orhan Baba’nın “Batsın bu dünya” şarkısında yer alan “yazıklar olsun” gibi kelimeler dolaşmaz, aklımıza dahi gelmezdi…

 *****

Görün artık diye, duyun artık diye sokağa döküldü insanlar…

Ne mi oldu?

Biliyoruz babında, farkındayız babında sıralandı durdu bir yığın teselli cümlesi…

Sıralandı sıralanmasına da…

İnsanlar sordular…

Bu cümleler ev kirasını karşılayabildi mı?

Bu cümleler suyu, elektriği, doğalgazı ödeyebildi mi?

Bu cümleler bir kilo ete yetti mi?

Çarşı pazardan gönlümüze göre bir şeyler alabildi mi?

Yazık oldu umutlarımıza diye kahretti insanlar…

Yırtılan yine Deli Bekir’in yakası diye feryadı figan etti.

Çıkmayan canda son bir umut diye bekleyenlerden kaç kişiyi öte tarafa uğurladık haberiniz var mı dediler…

Kendileri söyledi, kendileri dinlediler…

 *****

Kahrederek, ah ederek, kalpleri kırık gittiler öte tarafa insanlar.

Giderken de…

Sizi sevdiğimize yazıklar olsun dediler…

Güvendiğimize yazıklar olsun…

İnandığımıza yazıklar olsun…

Peşiniz sıra yıllarca koştuğumuza yazıklar olsun…

Gelir diye beklediğimiz günlere yazıklar olsun…

Bize uğramadan geçmez diye yollara çıktığımız o anlara yazıklar olsun…

Bunlarda bu maaşlarla geçinemezler diyemeyenlere yazıklar olsun…

Hâlâ gönlümüzden geçen bu değildi türküsüne devam edenlere de yazıklar olsun dediler…

Dert çeke çeke içi dışı dert oldu insanların…

Üç kuruş para…Evladının eline bakmak zorunda kaldı ana-baba…

Hem de en rahat olması gereken dönemde…

Emekliliğin tadı da yok, tuzu da yok milyonlarca insan için…

Tatil bilmedi, izin bilmedi bu insanlar gece gündüz çalıştı, bir ev kirası bile etmeyen para için mi?

 *****

Dert bir değil elvan elvan diyor ya bir türkümüz…Bir başka türkümüz de derdim çoktur hangisine yanayım demiş. Gerçek acı amma böyle…Derdimiz o kadar çok ki, hangisine yanacağımızı şaşırmış haldeyiz.

Ve bizi çok sevdiklerini, çok düşündüklerini söyleyenler…

Neredesiniz Allah aşkına?

Ne yerde ne gökteyim der gibi bir haliniz var…

Ulaşılmaz, yanına varılmaz, aranıldığında bulunmaz oldunuz…Kayboldunuz…

Bizim gibi…

Bizde kaybolduk bir çıkmaz sokakta…Ya o çıkmaz sokağın duvarlarını yıkıp geçeceğiz, çıkmaz sokak diye bir şey kalmayacak ortada…

Ya da geldim, yettim, yetiştim diyen biri o çıkmaz sokaklardan bizi çekip çıkaracak.

Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!