Rıza Tahir Yel
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Okul Zili Değil, Kriz Çanı: Eğitim Masrafları Velileri Yıkıyor

Okul Zili Değil, Kriz Çanı: Eğitim Masrafları Velileri Yıkıyor

0
Paylaş

 

Yeni eğitim-öğretim yılı umut değil, ağır bir mali yük getirdi. Çanta, kırtasiye, okul forması, servis ve yemek ücretlerindeki fahiş zamlar aileleri borç batağına sürüklüyor. Eğitim bir hak iken, giderek lüks haline geliyor.

Yine bir eylül ayı geldi çattı ve okulların açılışı, her zamanki gibi bir umut ve yenilenme dönemi olarak kapımızda. Ancak bu yıl, 2025-2026 eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte velilerin yüzündeki ifade, umuttan ziyade bir mali savaşın yorgunluğunu yansıtıyor. Kırtasiye malzemelerinden okul formalarına, servis ücretlerinden ek kitaplara kadar uzanan masraflardaki fahiş artışlar, aile bütçelerini kuşatma altına aldı. Yazılı, görsel ve sosyal medyada yankılanan veli şikâyetleri, sorunun ne kadar derin olduğunu gözler önüne seriyor. Eğitim bir lüks değil, anayasal bir hak olmalı.

Velilerin Omuzlarındaki Ağır Yük

Okul masraflarındaki artışların boyutları, geçen yıla kıyasla korkutucu seviyelere ulaştı. Kırtasiye ürünlerinde yüzde 100’e varan zamlar görülürken, bir temel okul çantasının kırtasiye dolum maliyeti 1.980 TL’ye çıktı. Okul forması ve giyim grubundaki artışlar ise yüzde 80’leri buluyor. Sakarya’da tişörtler 300-500 TL, pantolonlar 350-450 TL arasında satılıyor. İstanbul ve Ankara’da bir ilkokul takımı 1.000 TL’yi aşarken, eşofman takımıyla birlikte 1.950 TL’ye çıkabiliyor. Kırtasiye esnafı, çanta fiyatlarının 600-2.200 TL arasında değiştiğini belirtiyor. Eğitim-İş Sendikası’nın araştırmasına göre, bir ilkokul öğrencisinin yıllık maliyeti 19.845 TL’ye, lise öğrencisinin ise 22.689 TL’ye ulaşıyor. Bu durum, asgari ücretin 22 bin TL olduğu bir ülkede, bir çocuğun okul başlangıç maliyetinin 7.500-22.000 TL arasında değiştiğini gösteriyor.

Velilerin sadece kırtasiye ve giyim masraflarıyla sınırlı kalmadığı da aşikâr. Servis ücretleri yüzde 30-35 zamlanarak Ankara’da yıllık 54.900 TL’ye kadar çıkabiliyor. Beslenme giderleri yıllık 17.712 TL, giyim 4.250 TL gibi kalemlerle birlikte, toplamda yedi yılda yüzde 1.074 artışla 79.256 TL’ye varan bir yük oluşuyor. Bu yük, birçok ailenin borç batağına sürüklenmesine neden oluyor. Yazılı, görsel ve sosyal medyada veliler, “Çocuklarımız aç okula gidiyor, kahvaltı edemiyor” diyerek feryat ediyor. Sosyal medyada “Okul alışverişi değil, lüks tüketim” gibi yorumlar, velilerin isyanını ve çaresizliğini yansıtıyor. Bu durum, ekonomik bir sorunun yanı sıra, aynı zamanda sosyal bir eşitsizlik meselesi.

Şikâyetler, medyanın her köşesinde patlama yapmış durumda. Veliler, “kayıt parası” ve “bağış” adı altında zorlandıklarını belirtiyor. Bazı özel okullar kitap ücretlerini 120 bin TL’ye çıkarırken, Şikayetvar platformunda özel okul şikâyetleri yüzde 1.100 artış gösteriyor. Sosyal medyada veliler, devlet okullarında bile 15 bin TL’ye varan kayıt parası istendiğini haykırıyor. Okul aile birliklerinin 50-100 bin TL “bağış” baskısı eleştirilirken, bu uygulamaların Anayasa’ya aykırı olduğu vurgulanıyor.

Zafer Partisi ve Ümit Özdağ’ın Söylemleri

Bu ciddi sorun, doğal olarak siyasi partilerin de gündeminde yer alıyor. Farklı partiler bu konuda çeşitli çözüm önerileri sunarken, Zafer Partisi ve Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın söylemleri dikkat çekiyor. Parti, özellikle ekonomik sıkıntılarla boğuşan velilerin sesi olmayı hedefliyor.

Zafer Partisi’nin bu konudaki yaklaşımı, “enflasyon ve ekonomik buhran” ana başlığı altında ele alınıyor. Parti programı, eğitim masraflarının vergi yükünün hafifletilmesini, destekleyici programlar ve sübvansiyonlar sunulmasını öneriyor. Ayrıca, “Devletin eğitim kurumları, okul öncesi eğitimden başlayarak üniversite üstü eğitime kadar ücretsiz olacaktır” denilerek veli bütçelerindeki yükün kaldırılması hedefleniyor. Partinin programında ekonomik durumu yetersiz öğrencilerin masraflarının devletçe karşılanacağı da belirtiliyor.

Ümit Özdağ’ın söylemleri ise daha sert ve doğrudan. Sosyal medyada yaptığı paylaşımlarda, özel okul ve üniversite ücretlerine yapılan fahiş zamları eleştirerek, “Öğrenci müşteri değildir!” diyor. Bu paylaşımlar binlerce beğeni ve retweet alıyor. Özdağ, alt sınıfların “maça 3-0 yenik başladığını” vurgulayarak toplumsal eşitsizliği eleştiriyor. Ayrıca, ithal ürünlere olan bağımlılığın fiyatları artırdığını, bu nedenle yerli üretimi teşvik ederek hem ekonomiyi canlandırmayı hem de velilerin cebindeki yükü hafifletmeyi hedeflediklerini belirtiyor. Zafer Partisi, eğitimdeki mali krizin fırsat eşitsizliği olarak görüyor ve ücretsiz eğitim, devlet desteği gibi somut çözümler sunuyor. Partinin bu söylemleri, medyada velilerin şikâyetleriyle örtüşerek geniş yankı buluyor.

Sonuç ve Beklentiler

Okul masraflarındaki artış, her yeni eğitim yılında velilerin ve öğrencilerin canını sıkmaya devam ediyor. Bu sorun, sadece rakamlardan ibaret değil; ailelerin geleceğe olan umutlarını ve çocukların eğitim hakkına erişimini doğrudan etkiliyor. Siyasi partilerin bu konuya çözüm üretme çabaları takdire şayan olsa da, velilerin asıl beklentisi somut ve kalıcı adımların atılması. Kâğıt üzerindeki vaatler yerine, gerçek anlamda velilerin bütçesini rahatlatacak politikaların uygulanması şart. Aksi halde, bu zil sesi heyecan değil, derinleşen bir krizin çanı olmaya devam edecektir. Eğitim, geleceğimizdir; onu paraya kurban etmemeliyiz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!