İsrail, 13 Hazirandan beri İran’a çok yoğun hava saldırıları yapıyor. ABD, karışmıyormuş gibi görünse de tüm gücüyle İsrail’in yanında . İran da İsrail’e füzelerle saldırıyor. Medyadan öğrendiğimize göre, İsrail, İran toprakları üzerinde hava hakimiyetini tam olarak ele geçirmiş durumda. İsrail’in İran’a verdiği zarar, İran’ın İsrail’e verdiği zarardan çok çok büyük.
ABD, İsrail’in İran’a yaptığı saldırıyı, İran’ın uranyum zenginleştirmesinden vazgeçmemesini gerekçe göstererek savunuyor, sahipleniyor. İsrail de bu gerekçe ile haklı olduğu iddiasında. Ancak, İsrail’in İran’a yaptığı saldırının esas sebebi bu değil. ABD’nin İsrail’i desteklemesinin esas sebebi de bu değil.
İsrail, “Vadedilmiş Topraklar” olarak isimlendirdikleri Büyük İsrail’i kurma hedefine engel olan her devleti düşman olarak görüyor. İsrail’e göre İran, Büyük İsrail hedefine engel olacak devletlerden birisi. Bu sebeple, İran uranyum zenginleştirme işini yapmamış olsaydı dahi İsrail’in gözünde gene düşmandı. İsrail, bu durumda İran’a saldırmak için başka sebepler bulurdu.
ABD’nin İsrail’i desteklemesinin iki esas sebebi var. Birincisi, ABD’nin İsrail’in varlığını, güvenliğini korumayı asli görev olarak kabul etmesi, her hal ve şartta İsrail’in yanında yer alması. İkincisi ise ABD’nin Küreselci Güçlerle işbirliği halinde dünyada var olan 200 civarında devleti parçalayarak 2000 civarında küçük devletçik yaratma arzusu. ABD, en çok üniter-milli devletleri bölüp parçalamak istiyor.
ABD ve İsrail’in İran konusundaki politikaları çok büyük oranda örtüşüyor. Bu sebeple, birlikte hareket ediyorlar.
ABD ve İsrail, İran’ı saf dışı edebilirlerse sıra Türkiye’ye gelecek. Çünkü, İsrail açısından, Türkiye de Büyük İsrail hedefine engel olabilecek bir devlet. ABD açısından ise Türkiye bölünüp parçalanması gereken devletlerden birisi.
Üniter-milli devletler hem İsrail’in, hem ABD’nin amaçlarına engel olabilirler, bu devletlerin yapacakları her türlü saldırıya karşı güçlü savunma yapabilirler. Bu sebeple, üniter-milli devletimizi korumak-güçlendirmek zorundayız. Ancak, bunu yapabilirsek İsrail-ABD ikilisinin amaçlarına engel olabilir, yapacakları saldırılara karşı koyabiliriz.
Son yıllarda üniter-milli devletimiz ciddi yaralar aldı. Önlem alınmazsa bu yaralar büyüyerek hayati tehlike yaratabilecek duruma gelebilirler. Üniter-milli devletimizi koruyup güçlendirmek için yapılması gereken çok iş var. İlk aklıma gelenleri aşağıda sayıp açıklamak istiyorum.
1- Ülkemizdeki 13 Milyon Civarındaki Sığınmacı-Kaçak Acilen Ülkelerine Gönderilmelidir: Ülkemize yapılabilecek bir saldırı halinde sığınmacılar-kaçaklar başlıbaşına güvenlik sorunu olacaklardır. Bunların Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı psikolojik-manevi bağlılıkları yoktur. Bir kaos durumunda çeşitli vaatlerle veya kışkırtmalarla ülkemiz-devletimiz aleyhine tutum alabileceklerdir.
2- İkinci Açılım Sürecinden Derhal Vazgeçilmelidir: İkinci Açılım Süreci başladığından beri PKK’nın sivil ve siyasi uzantıları şımarmışlar, taleplerini yükseltmişlerdir. Ülkemize yapılabilecek bir saldırı, devletimizin girmek zorunda kalacağı bir savaş durumunda PKK’nın sivil ve siyasi uzantıları kesinlikle devletimizin yanında yer almayacak, bilakis İsrail-ABD safında yer alarak ülkemize karşı savaşacaklardır.
3- Suriye’de YPG/SDG’ye Özerklik Tanınmaması İçin Ne Gerekiyorsa Yapılmalıdır: Bilindiği üzere Suriye’deki YPG/SDG 80-90 bin kişilik bir silahlı militana, uçak dışındaki her türlü ağır silaha sahiptir. Bu kuvvetin şimdi İran’a karşı askeri güç olarak kullanılması söz konusudur. Ülkemize yönelik bir saldırı olması halinde de çok rahatlıkla İsrail-ABD safında bize karşı savaşacaklardır.
4- Mümkün Olan En Kısa Zamanda Erken Seçime Gidilmelidir: Üniter-milli devletimizi zayıflatan bizzat mevcut iktidardır. İktidarın üniter-milli devletimizi koruyup güçlendirecek tedbirleri alıp uygulaması mümkün değildir. Bu sebeple, mümkün olan en kısa zamanda erken seçime gidilmelidir.
