Av. Mehmet Bacaksız, gerçek Atatürkçü olmanın, onun düşüncelerini ve eylemlerini benimsemekle mümkün olduğunu savunur. Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını Türk ulusuna adadığını, vatanın bütünlüğü ve milletin birliği için sürekli çaba gösterdiğini vurgular. Metin, Atatürk’ün milliyetöi kimliğinin onun tüm davranış ve kararlarının temelini oluşturduğunu belirtir. Ayrıca, Cumhuriyet’in kurulması, laiklik ilkesinin benimsenmesi ve harf devrimi gibi inkılapların da bu Milliyetçi ideolojinin birer ürünü olduğunu ifade eder. Son olarak, metin bölücülükle mücadele etmenin ve Milliyetçi olmanın gerçek Atatürkçülüğün ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulayarak, bölücü unsurlarla işbirliği yapanların Atatürkçü olamayacağını iddia etmektedir.
Atatürkçü olmak, Atatürk’ün fikirlerini anlayarak benimsemek, Atatürk’ün yaptıklarını yapmak, kısaca Atatürk gibi düşünmek, Atatürk gibi davranmaktır. Bu şekilde düşünmeyen, bu şekilde davranmayan kişilerin Atatürkçülük iddiası sahtedir, göz boyamaya yöneliktir.
Atatürk, hayatını adeta Türk Milleti’ne, Türk vatanına adamıştır. O, askeri okullarda öğrenci iken dahi vatanın bütünlüğü, milletin birliği ve mutluluğu için düşünmüş, çabalamıştır. 1897 yılında Manastır Askeri İdadisi’nde öğrenci iken Girit’te isyan çıkması üzerine okul arkadaşı Recep Fahri ile birlikte orduya katılmak için gizlice okuldan kaçmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk, daha sonraki hayatında gerek asker gerek cumhurbaşkanı olarak hep vatanın yükseltilmesi, milletin mutluluğu için kafa yormuş, bunlar için çabalamıştır. Atatürk’ü böyle düşünmeye, böyle davranmaya yönelten faktör milliyetçilik duygusu-düşüncesidir. Atatürk, katıksız bir Türk Milliyetçisidir. O’nun her davranışı, söylediği her söz milliyetçi olduğunun açık-kesin delilidir.
Atatürk, hiçbir zaman kendi keyfini rahatını düşünmemiş, her zaman vatanı-milleti için yaşamıştır. Atatürk, evlenmeyi dahi düşünmeden gençlik yıllarını salt vatanı savunmak amacıyla savaş meydanlarında geçirmiştir. Defalarca ölüm tehlikesi geçirmiş, ancak vatanı-milleti için çalışmaktan bir an dahi geri durmamıştır.
Atatürk’ün savaş meydanları dışında yaptığı her şey gene vatanı-milleti içindir. Şöyle ki;
- Türk Milleti’nin ancak cumhuriyetle yönetildiğinde varlığını, birliğini koruyabileceğine inandığı için Cumhuriyet’i kurmuştur.
- Milletin dini inançlarını özgürce yaşayabilmesi için laiklik ilkesini kabul etmiştir.
- Milletin Türkçe ile rahatça okuyup yazabilmesini sağlamak için harf devrimini yapmıştır.
- 4-Türk Milleti’nin medeni milletler arasındaki seçkin yerini alabilmesi için bir dizi devrimler yapmıştır.
- Milletin birlik ve bütünlük içinde sımsıkı kaynaşıp güçlü ve mutlu yaşayabilmesi için milli-üniter devlet ilkesini kabul etmiş, uygulamaya koymuştur.
- Milletin birliğini, vatanın bütünlüğünü bozmayı amaç edinen bölücü fikirlere şiddetle karşı çıkmış, buların yayılmasını önlemek için her türlü tedbiri almıştır.
- Milletin birliğini, vatanın bütünlüğünü bozmak için düşman devletlerin kışkırtmasıyla çıkarılan Şeyh Sait İsyanı, Dersim İsyanı vb. bölücü isyanları şiddetle bastırmış, en küçük müsamaha göstermemiştir.
Son 30 yılda bazı siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenler kendilerini Atatürkçü olarak tanıtmakta, aynı zamanda bölücü partiler ve bunların yöneticileri ile sarmaş dolaş olmaktadırlar. Yukarıda belirttiğimiz üzere Atatürkçü olmak, Atatürk’ün fikirlerini anlayarak benimsemek, Atatürk’ün yaptıklarını yapmak, kısaca Atatürk gibi düşünmek, Atatürk gibi davranmakla mümkün olur. Atatürk, tam bir Türk Milliyetçisidir. Atatürkçü olmak için öncelikle milliyetçi olmak, bölücü fikirlere karşı durmak, bölücülerle mücadele etmek şarttır. Bölücü partiler ve bunların yöneticileriyle sarmaş dolaş olunarak Atatürkçü olunamaz. Başka bir ifade ile söyler isek; milliyetçi olunmadan Atatürkçü olunamaz
