Uğur Durmaz
Uğur Durmaz

Biz ‘Küçük’ Dertlerle Uğraşırken…

featured

Türkiye’nin son birkaç yıldır içinde bulunduğu can sıkıcı durumları vatandaş gayet iyi biliyor. Ekonomik problemler, terör olayları, sığınmacı tehdidi, depremler, artan sosyal sorunlar, milli değerlere düşman güruhların ciddi şekilde güçlenmesi gibi… Ama bunların hepsinden daha ciddi ve sinsi bir sorunla karşı karşıyayız: İklim krizi. B

iz iyi bir yönetimle bozulan ekonomimizi düzeltebiliriz. Güçlü bir mücadele ile terör sorununu ve sığınmacı meselesini çözebiliriz. Kararlı bir dönüşümle depremden korunabiliriz. Bozulmaya başlayan sosyal düzeni zor da olsa doğru politikalarla iyileştirebiliriz. Ama zamanında önlem almazsak göz göre göre gelen bir iklim krizinde ipin ucunu bir daha bulamayız. İklim krizi ile birlikte gelen sıcaklık artışları ve su krizleri gecikmiş doğru politikalarla düzeltilemez.

Ekonomik olarak batsanız bile eninde sonunda doğru bir yönetimle düzeltirsiniz. Fakat suyunuz tükendiği zaman siz Avrupa üzerinden kanallarla ülkeye su taşıyamazsınız ya da çevremizdeki denizlerden su arıtıp iç kesimlere pompalayamazsınız. Bu yüzden Türkiye’nin şuan gündem maddesini oluşturan problemler görece ‘küçük’ problemler. Peki iklim krizi için bir önlemimiz var mı? Henüz ‘küçük’ krizlerimiz için yeteri kadar önlem alamadık iklim krizi için nasıl önlemimiz olsun!

Değerli okurlarım, bu durum iklim aktivistlerinin tarihi eserlere ‘farkındalık‘ adı altında saldırmalarına indirgenecek saçmalıkta bir durum değil. Gerçekten çok ciddi. Biz su fakiri bir ülkeyiz. Zaten gelecek olan bir iklim krizine geç müdahale edersek hiçbir fayda sağlamaz. Fosil yakıtlara olan bağımlılığımı azaltmak zorundayız, elektrik devrimleri yapmak zorundayız ve doğamıza, ormanlarımıza, yeşilimize sahip çıkmak zorundayız.

Evet, kıraathanelerde iklim krizi yerine ekonomi konuşuluyor, haklılar. Önlem alınmadığı takdirde susuzluktan toplu yok oluşların başlamasına muhtemelen 20-30 yıl var. Önlem alınmadığı takdirde bu yıl doğmuş torununuz, çocuğunuz, yeğeniniz, kardeşiniz… Bu insanlar gençliklerinin baharında susuz kalabilirler. Kendilerini doğalgaz, petrol için değil su için yapılan acımasız savaşların ortasında bulabilirler. Bu öngörüler şaka değil, gerçek ve çok ciddi.

Bir tane vatanımız var! Onun namusunu, şerefini, ordusunu, ekonomisini, kültürünü nasıl korumaya çalışacaksak doğasını da öyle korumaya çalışacağız. Çocuklarınıza, torunlarınıza miras olarak bir ev, bir arsa, bir araba, tonla para da bıraksanız su kadar değerli bir mirası bırakamazsınız. Bir ağaç dışında kalıcı ve faydalı miras yoktur. Bu ülkeyi korumak için bırakacağınız doğa sevgisi kadar pek az güçlü miras vardır. “Keşke hiçbir şey için geç değil” diyebilsek. Geciktik maalesef. Bari en az zararla atlatmak için çabalayalım.

Su gibi aziz olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!