Çanakkale Ve Mustafa Kemal

Gelibolu çağlar boyunca medeniyetler için stratejik önem arz eden bir mevkidir. Zira iki kıtayı ve 3 denizi birbirine bağlayan özelliği ile her zaman zapt edilmek istenen cazip bir yerdir. Hele de gittikçe çökmekte olan bir milletin elinden almak demek, pek çok şeye hükmetmek demekse. Fakat her savaşın planlarını milletler yapar, ordular şavaşır ama kaderini Allah belirler. Bu bakımdan Çanakkale her açıdan bir mucizeler yumağıdır. Ve bu zafer Yüce Mevla’nın asil milletimize en güzel ikramıdır.. 
 
Aslında insanlık adına en büyük utançtır bir yanıyla da. Tarihini destanlarla, gururlarla tablolaştıran kıymetli bir ulusun onuru adına verdiği mücadelenin, düşmanına yaşattığı bir utanç abidesidir Çanakkale. Zira Çanakkale`de emperyal toprakların korunması değil, anavatanın korunması vardır. Çanakkale Destanı bir milletin değil, pek çok milletin imtihanı olmuştur aynı zamanda. 
 
O devre göre, yüzen çelik kalelerden meydana gelen zamanın en kuvvetli ordusu ve birinci Cihan harbine türlü kurnazlıklarla dâhil edilen, çökmekte olan bir imparatorluk. Sömürgeci bir zihniyetle hemen hemen bütün dünyayı ele geçirmeye niyetli olan batı için, zamanında Haçlı savaşlarında elde edilemeyeni ele geçirmek için harika bir fırsat… Diğer yanda ise Destanlara ad olan “Geçilmez Çanakkale”, hala yamaçlarında rüzgarlar uğuldarken kulaklarda top sesleri çınlayan Gelibolu ve Kahraman bir milletin ebedi başkomutanı Ulu Önder Atatürk! Türk milletinin tarihindeki en onurlu, en şerefli ve yeri doldurulamayacak güzide simalarından birisidir. 
 
Türk Milleti; yok edilmeye çalışılan ve sömürge altına alınmak istenen büyük bir ulus! İşte düşmanın en büyük gafletidir bu. Ve bir ulusun bahtındaki en büyük şans, Mustafa Kemal! O dönemde henüz Yarbaydır Mustafa Kemal, ve harp okulundaki hocası Esat paşa ise tümen komutanıdır. Bu savaşta Mustafa Kemal, gerek hocası ile gerekse Padişah Damadı Enver Paşa ile zaman zaman görüş ayrılıklarına ve sert tartışmalara girse de, rütbesine oranla daha büyük ordulara komuta etmiştir. Onun bu cephede yaptığı kahramanlık, aynı zamanda yarbaylıktan albaylığa geçmesine de yol açmıştır. O, bu kahramanlığının sonucunda, 1915 yılında yayınlanmış olan Harp Mecmuasına da kapak olmuştur. Sonuçta, yarbay olarak girdiği bu savaştan dokuz ay sonra Anafartalar kumandanı olarak çıkarmıştır onu askeri dehası. 
 
“Kara cephesindeki savaşların o kanlı günlerinde, Conk bayırındaki taarruz sırasında göğsündeki saate isabet eden şarapnel parçası sayesinde, Allah’ın Türk milletine büyük bir bağışı olarak hayatta kalmayı da başarmıştır.Atatürk bu saati, bu olayın bir nişanesi olarak cephede 5. Ordu komutanı Liman Von Sanders’e takdim etmiştir. Bunun üzerine Von Sanders’te kendi saatini çıkararak Atatürk’e vermiştir” (alıntı) 
 
Cephenin genel sorumluluğunu yürüten Ve Çanakkale’nin savunması için kurulan 5.Ordu komutanı müttefik Alman general Liman Von Sanders, 25 Nisan sabahı 19 tümen ile ve hiçbir yerden emir almaksızın kendiliğinden muharebeye müdahale ederek düşmanı sahile kadar püskürtmüş ve bundan sonra üç ay süre ile kırılmaz bir azimle devamlı düşman saldırılarına karşı koymuş olan Mustafa Kemal’in sorumluluk ve görevden zevk duyan bir komutan olduğunu ve ona tam anlamıyla güvenilebileceğini sürekli ifade etmiştir. 
 
“Yine Liman Von Sanders 1915 yazında Enver Paşa’ya gönderdiği yazıda da şu tespitleri yapmıştır: “Mustafa Kemal Bey, 5 ay önceki ilk karaya çıkış hareketinden beri 19. Tümenin başında parlak şekilde savaşmış ve İngilizlerin Anafarta kanadında son büyük çıkarma hareketleri esnasında müşkül bir anda kumandayı ele almak zorunda kalmıştır. (…) Albay Mustafa Kemal Bey burada da görevini büyük bir cesaret, iyi ve açık tertibat alarak ifa etmiştir. Öyle ki kendisine –vazifem gereği olarak- tekdirimi ve şükranımı tekrar tekrar ifade ettim.”(alıntı) 
 
Bütün bunların ışığında Mustafa Kemal’in, bu savaşta tarihe geçecek çok önemli üç müdahalesi konuşulur. Fransızların Çanakkale çıkarmalarını başarısız kılan müdahalelerdir bunlar. İlk olarak Arıburnu Çıkarması`nın şaşırtmaca olmadığını görmüş ve ihtiyaç olmasına rağmen hiçbir yardım almadan Conkbayırı`na karşı harekete geçmiştir. İkinci olarak ta Conkbayırı öncesi İngilizler, Türkler tarafından az korunan bir bölgeye çıkarma yaptıklarında Atatürk bunu fark ederek zamanında müdahale etmiştir. Üçüncü olarak ta Buraya çıkan İngilizlerin püskürtülmüş ve savaş bitirilmiştir. 
 
Mustafa Kemal’in bu savaşta sergilediği örnek şahsiyet savaş sonrasında da kendini göstermiştir. O öyle bir kumandandır ki, düşmanının bile takdirini kazanmıştır. Atatürk`ün daha sonraki süreçte düşman kuvvetlerin komutanlarıyla ilişkileri saygı dersi niteliğini taşımaktadır. Öyle ki; Anzaklara komuta eden İngiliz general William Birdwood. Savaş sırasında iki azılı düşman olan bu komutanlar savaş bittikten sonra çok iyi dost olabilmiştir.. Hatta William Birdwood, hasta olmasına rağmen Atatürk`ün cenaze törenine bile gelmiştir.. 
 
Trablusgap ve Bingazi’de de başarılı olmasına rağmen, Şam’da ki Yıldırım orduları ile gerekli mücadeleyi yaparken oradaki ordunun zafere ulaşmadan teslim edilmesinin ardından, Çanakkale, Mustafa Kemal’in adını ve askeri dehasını tüm dünyaya duyuracağı çok önemli bir fırsat olması nedeniyle çok büyük bir önem arz eder.. Dolayısıyla Çanakkale’nin arkasından başlayan ve Anadolu da dalga dalga yayılan Milli mücadelenin her safhasında Mustafa Kemal’in zaten kendini kanıtlamış bir kumandan olmasının, düşman üzerinde büyük bir psikolojik baskısının olduğu düşünülebilir. Zaten yine kapsamlı olarak düşünüldüğünde de bu mücadelenin başlangıç adımlarının Samsun’dan çok önceye dayandığı da idrak edilir. Hatta daha ileri gidilerek Milli Mücadeledeki şehit sayısının az olması da Çanakkale’de o kadar şehidin verilmesi ile bağlantılı olarak düşünülebilir. 
 
İşte bu yüzdendir ki bu gün Çanakkale savaşları denildiği zaman ilk akla gelen önce Mustafa Kemal, sonra madden donanımsız fakat manen donanımlı bir millet gelmektedir. Ve bu sentezin şahsında şekillenen bir imandır Çanakkale de yaşanan yaşatılan. Öyle bir imandır ki o çelikten bir orduyu perişan edebilmiş bu zafer o ve Çanakkale cephesinin gerçek kahramanı olan lider-komutan Atatürk’e nasip olurken, ona bu başarıyı yaşatan yüce türk milletinin her evladı da yine onun şahsında destanlaşmıştır. Bu öyle bir destandır ki, “Ya şehit ol, ya gazi, yoksa sütümü helal etmem ” duygularıyla evlatlarını kınalayıp düğüne uğurlayan analara zafer olarak hediye edilmiştir… Bu bir ulusun sadece cephede değil her zerresiyle her alanda düşmana karşı koymasının çağlara iz olacak asırlık tecrübesidir.. Çanakkale savaşının içinde sayısız mucizeler barındırmasının tek izahatı da budur sanırım. Ve birinci Cihan harbinde Osmanlının içine çekildiği tuzağa rağmen kazandığı tek cephe olması da bu mucize dahilinde yorumlanır. Birinci Dünya savaşı tüm şiddetiyle devam ederken, Osmanlının içine dahil edildiği bu tuzağın en güzide zaferi. 
 
Ve o büyük kumandanın hem kendi askeri hem de savaşta ölen diğer milletlerin askeri için dünyaya yaptığı barış çağrısıdır bu gün geçmişi de şimdiyi de şefkatle kucaklayan.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!