Haberiniz.org sitesinde bugün okuduğumuz bir haber tüylerimizi diken diken etti. “Noel ile ilgili ‘Hıristiyanların bayramıdır’ diyen müftüye diyanetten jet soruşturma!„ başlıklı bu haber[1] aslında bir haber olmaktan çok kültür emperyalizminin geldiği son noktayı işaret ettiği için çok önemli bir haberdir. Bu konuyu gündeme getiren çok az yayın organı vardır. Bu bakımdan da Haberiniz.org sitesini kutluyorum.
Türkiye’de maalesef 1940’lardan sonra masum yılbaşı piyangoları ve hindi yemekleriyle, içki muhabbetleriyle gıdım gıdım geliştirilen bir Noel Bayramı özentisi eğlenceler yapılıyordu. Ben Ankara’da 1983 yılında ilk defa Kızılay’da Yeni Karamürsel Mağazalarının kapısında Noel Baba kıyafetli bir piyango bileti satıcısı görmüş ve Müslüman mahallesinde salyangoz satmaması için onu uyarmıştım. Bu eğlenceler bugün basın-yayın organlarınca, acımasız kapitalizmin maşası hediye sektörünce abartılarak özenti olmaktan çıkmış ve aleni bir Noel Bayramı kutlamasına dönüştürülmüştür. Bugün neredeyse her yerde, her dükkânda, her ulu dükkanda(süpermarkette) yılbaşı süslemeleri, ışıklı çam ağaçları görüyoruz. Televizyonlarda bir buçuk ay öncesinden yılbaşı programlarının reklamı yapılmaya başlanıyor. Televizyon reklamlarında Noel Baba kıyafetli insanlar arzı endam ediyor. Özellikle televizyonlar ve yabancı sermaye güdümündeki uludükkanlar Türk Milleti’nin hiçbir bayramında yapmadıkları süslemeleri, ışıklandırmaları, özendirmeleri Yılbaşında yapıyorlar ve maya tutmuş bulunuyor. Dükkânlarda yılbaşında eşine dostuna hediye alanlar var, her köşe başında yılbaşı Noel Baba şapkası, gözlüğü, üfleyince açılan balonları, süsleme topları, mumları vs. satan dükkânlar, seyyar satıcılar görüyoruz.
Yılbaşı için böyle küçük şeyler satan bir seyyar satıcıya nereli olduğunu sordam. Yozgat, Çayıralan ilçesinin bir köyündenmiş. Ona “Küçüklüğünde Hıristiyanların Noel Bayramı ile ilgili şeyler satacağın aklına gelir miydi?” diye sordum. Bana “Hiç düşünmezdim ama kahbe felek bize bunu da yaptırdı” dedi. Kim alıyor bunları dedim. Çoluk çocuk alıyormuş. Kendini bilenler almıyor, dedi. İslami hassasiyeti olanlar, almıyor, dedi. Bir nebze olsun rahatladım ama her köşe başında bunlar satılıyorsa bir alıcısı olması gerekiyordu ve ne yazık ki bizim çocuklarımız bu sektörü ayağa kaldıracak kadar çok bu süslemeleri, eşyaları, mumları alıyorlardı. (Mum bahsi Hıristiyanlığın temel uygulamalarından, ritüellerinden biri olduğu için ayrıca üzerinde durulması gereken bir bahis; Türkiye’de mum sektörünün önce Diyarbakır’da canlandırılması da apayrı bir aymazlığımız.)
Peki, bu konuda üzerine vazife düşen kişi ve kurumlarımız ne halde? Noel Bayramını da içine alan bir süreçte televizyonlarda Noel filmleri furyası başladığında RTÜK ne yapıyor? Diyanet bu konuda ne yapıyor? Halkı aydınlatıyor mu? Kültür ve Turizm Bakanlığımız, bu adet Türk’e yabancı bir kültürdür, bizim kültürümüzde yılbaşı Nevruz’da olur, kutlamalarımızı 21 Mart’ta yaparız, diyor mu? Hayır demiyor. Hükümet erkânı bu süreçte Hıristiyan vatandaşlarımızın Noel Bayramını kutlama yarışına giriyorlar, girsinler, her dine mensup vatandaşların bayramını kutlamak gerekir. Bu yöneticilerin görevidir. Ama Türkleri ve Müslümanların bayramlarını da en az Hıristiyan vatandaşlarımızın bayramı kadar coşkulu kutlamaları, kutlanması için çalışmaları gerekmiyor mu?
Hayır, Türk Milleti’nin kültürel manada kan kaybetmesi, Müslüman mahallesinde salyangoz satılması yöneticilerimizin umurunda değildir. Halkımız onları milli meselelerde daha hassas olacaklarını düşündüğümüz için iktidar etmemiş miydi?
Hükümet Türk Milleti’ne ve Müslümanlara karşı hıyanet içindedir. Bunun en açık belgesi de Keşan Müftüsü’ne yapılanlardır. Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri, Noel Baba geleneğinin İslâmî olmadığını söylediği için haksız saldırılara maruz kalmıştır ve Diyanet İşleri Başkanlığı, Noel Baba ile ilgili açıklamaları nedeniyle Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri hakkında inceleme başlatmıştır. Keşan müftüsü Süleyman Yeniçeri açıklamasında Noel Baba’nın gerçek olmadığını söylemiş "Noel Baba baca ve pencereden giriyor. Ama doğru dürüst birisi olsa kapıdan girerdi" demişti. Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri, "Noel Baba diye birisi yoktur. Aziz Nicholaos diye biri var ama bu uyduruk bir kişidir. Noel Baba baca ve pencereden giriyor. Ama doğru dürüst birisi olsa kapıdan girerdi" demiştir. Yılbaşı eğlencesinin kültürümüzde bulunmadığı görüşünü savunan Müftü Yeniçeri, ‘Kim kime benzemeye çalışırsa, o onlardandır‘ hadisini hatırlatmıştır. Yılbaşında geçen günlerin muhasebesinin yapılması gerektiğini belirten Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri, şunları söylemiştir: "Hıristiyanlıktan gelen bir etkinliği kutlarsak, onlara benzemeye çalışmış oluruz. Dolayısıyla onlar gibi bir yaşantı ortaya çıkar. Biz, neden onlar gibi yaşayalım ki? Onlar bizim gibi yaşıyorlar mı? Biz Noel’i Hıristiyan âleminden ithal etmişiz. Noel, bizim bayramımız değil. Kişi, ‘Hıristiyan gibi yaşayayım’ derse, bu tehlikeli olur. Ama ‘Millet eğleniyor, ben de eğleneyim’ diyorsa, eğlencenin mahiyetine göre değişir. Eğer içkili, şaraplı eğlence yapılıyorsa, günahkâr olur." Yani Keşan Müftüsü bihakkın görevini yapmıştır. Mahşerde biz şahidiz. Ancak onun hakkında soruşturma açanlar ve bu kepazeliğe seyirci kalanlar görevini yapmamış, kültürüne, dinine ihanet içinde bulunmuştur. Kıyamette buna da şahitlik edeceğiz. Diyanet, Süleyman Yeniçeri ile ilgili kararını müfettişlerin hazırladığı rapora göre alacakmış. Alsınlar. Biz bu hükümet için durduk yere “Sahte Müslümanlar” demiyoruz. Keşan Müftümüz için alabilecekleri en keskin kararı almazlarsa namerttirler.
Keşan Müftümüz Türk Milletinin nezdinde görevini yapmış bir insan olarak her zaman layık olduğu sevgi ve saygıyı görecektir. O artık millete mal olmuştur. Onun davasını AB güdümüne girmiş Diyanet ve Hükümet değil milletimiz takip edecektir. Müsterih olsun. Sadece bu mesele için Hükümetin gelecek seçim telaşına düşmesi gerekirken yüzsüzlüğünü de görürsek yapabileceğimiz bir şey yok; sandıkta görüşeceğiz.
Benim asıl üzüntüm, yolda sokakta rastladığım birçok kişinin birbirine iyi yıllar dilemesi; Yılbaşı için hindili, içkili, kırmızılı hazırlıklar yapması, evlerine çam ağaçları alıp süslemesi, mumlar yakmaya hazırlanmasıdır. Korkarım bu içkili eğlenceler sonrası meydana gelecek Besmele’siz birleşmelerden dolayı neslimizin git gide bozulacak olmasıdır.
Millet olmaya çalışırken, kaderde, tasada, kıvançta aynı duygularla birbirinin acısını, sevincini hissetmeyen bir güruh olup çıktık.
Galip Erdem Ağabeyin yazma orucunda iken söylediği gibi maalesef kültür emperyalizmi Türkiye’de muvaffak olmuştur. Şimdi bu noktadan geri dönüş nasıl mümkün olabilir onu düşünmek, ağlanacak halimize gülmemek, eğlenmemek, fikir üretmek zamanıdır. Türk Milletinin her ferdinin Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri gibi davranması zamanıdır. Allah yardımcımız olsun.
Sözüm size, bize, herkesedir vesselam.
[1] http://www.haberiniz.org/yazilar/haber45980-Kesan_Muftusune_Diyanet_Sorusturmasi.html