Mehmet Edip Ören tarafından kaleme alınan bu metin, Türkiye’nin mevcut siyasi çıkmazlarını ve dış politika aksaklıklarını sert bir dille eleştirmektedir. Yazar, Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye üzerindeki etkisine karşı çıkarken, mevcut iktidar ve muhalefet bloklarının ötesinde milliyetçi bir ittifakın gerekliliğini savunmaktadır. Zafer Partisi ve İYİ Parti gibi yapıların potansiyel gücüne dikkat çekerek, halkın iki seçenek arasına mahkûm bırakılmaması gerektiğini vurgulamaktadır. Toplumsal meselelere de değinen yazar, emeklilerin yaşadığı zorlukları hazan yapraklarına benzeterek ekonomik ve sosyal yıpranmışlığı betimlemektedir. Son olarak, Türk kültüründeki Nardugan Bayramı üzerinden kimlik vurgusu yaparak, statükoya hizmet eden “merkez parti” arayışlarının bir çözüm sunmayacağını ileri sürmektedir.
Kuru yaprağın çilesini bilir misiniz… Hani üstüne bastığınızda, o dayanılmaz güzellikte sesleri veren kuru, el kadar, yapraklardan bahsediyorum… O da mutlaka bir zamanlar vahşi yeşilliği ve yükseklerdeki haliyle, şimdiki halini hiç aklına getirmemişti. Ne bilirdi ki, yere düşecek, ayaklar altında kalacak, çamurlara, pisliklere bulanacak, nereden bilebilirdi ki… Peki bu kuru, ayaklar altında kalmış yaprağın, insandaki karşılığı nedir… Hepinize merhabalar olsun. Türkiye birden büyüktür…
Artık, yenilir yutulur tarafı kalmadı. Esas titri ABD Ankara Büyükelçisi, Aynı zamanda da Suriye Koordinatörü olan soytarı görünümlü, ne dediğini bilmez, lafın neresinden çıktığından habersiz bu insan görünümlü iblise bir dur deme vakti geldi de çoktan geçti bile. Evvela görev tanımında T.C.’ni aşağılayıcı bir durum var. Adam Suriye’yle ilgili, boş zamanlarında da Ankara Büyükelçiliği yapıyor… Türkiye, bu kadar hafife alınacak bir Ülke mi. Bu durum en başta, Güven Mektubu aşamasında çözülmeli idi. Hadi olmadı, şimdiye kadar on kere “İstenmeyen Adam” ilan edilmesi gerekirdi… Bu Barak Efendi Trump’ın yakın arkadaşı imiş. Acaba RT’ye yazılan mektubun sergilendiği otel lobisinde, viskilerini yudumlarken “İstediğin gibi davran bir şey yapamaz, gıkını bile çıkartamaz” mı diye konuşuldu? Eğer öyle ise, benim dürüstlük sembolü RT’im derhal, bu şeytanlara da alyansını göstererek o meşhur konuşmayı yinelemeli… Emine Hanımefendi Hazretlerinin de çantasını bunların kafasında paralaması gerekir…

İçeriye, cehenneme dönme vakti geldi. Geçtiğimiz haftalarda, yeni ittifakları ve yan kuruluşlarını değerlendirmiştik. Evet, dediğiniz gibi, ülkenin bir iktidara ihtiyacı var dolayısıyla bunlardan birine destek vermemiz gerekiyor, gibi istenilen teslimiyette bir düşünce sahibi olabilirsiniz. Zaten arzu edilen de bu. Maalesef yolların hepsi Roma’ya, yani RT’nin kalıcı ikbaline çıkıyor. Buraya kadar düşünce farklılığımız yok. İş bundan sonra başlıyor. İki seçeneğe sıkıştırılmış, biri birilerinin teminatı sistemler kaderimiz değil ve de olamaz… Ne zamana kadar, aklımızı başımıza alana kadar. Aynı duygularımı son ciddi ankete göre dile getireceğim… MHP (İhanet erbabı ayıklandıktan sonra), ZAFER, İYİ %5-6 oy potansiyelin de Anahtar Parti %4 civarında. Toplam zaten %20’yi çok aşıyor. BBP artı marjinal diğer partileri de katın. Bu durum gerçekleştiğinde, CHP ve AKP içinden gelenleri de hesaba katarsanız, Türkiye’nin birinci partisi veyahut da en azından ana muhalefet partisi olunur. Anketlerde, milliyetçi kesime uygulanan törpüleyici gerçeği hesaba katmadık. O faktörü de ilave ederseniz neticeyi varın hesap edin. Bu durumda ne ihanet yumağına ne de “Kriptolar Cennetine” ihtiyacınız kalır… Türk Toplumunun, İkisi de ABD Derin Devleti’ne tabii, bu iki seçenek arasına sıkışmaması, kefeni yırtması gerekiyor. Bu çağdaş ve siyasal bir ERGENEKON olacaktır. Yoksa danışıklı döğüşlerin ve de kayıkçı kavgaların odağında kalarak çaresizliğinizi seyretmekten başka bir işe yaramazsınız…
Evet bu yol çetin bir yoldur. Yufka yüreklilerle asla aşılmaz, çünkü Tanrı Dağına gider… Kurtuluş yolu belirlendi, geriye ne kaldı… Helvayı yapacak kimse… Bu fikri ortaya attığımda, beynimin %51’i ZAFER de, %49’u İYİ’de demiştim. Daha sonra bu oranlar %52 ve %48 olarak revize edilmişti. Şimdi ise, %60 ve %40’ı ilan ediyorum. Evvela herkes önünü süpürmeli, yol taşlarını temizlemeli… Önümüzdeki seçimde AKP saflarında göreceğimiz kesin olan, o resmi boş yere çektirmeyen Meral’in resimleri, depoya kalkmalı… Kimse mevcut sisteme hizmet eden, merkez parti falan hayalleri kurmamalı, vs vs, zaten Millet, bu sistemlerden bıktı. Bu ve buna benzer olaylar aynı havuzda birleşmeyi hızlandırır, diğer faktörler dipte açılan deliklerdir… Şimdilik bu kadar. Herkes aklını başına mı alıyor yoksa şapkasını önüne mi koyuyor, ne yapacaksa yapsın aklın ve beynin dışına çıkmasın…
Nardugan Haftası başladı. Hristiyanların, Türklerden çalıp Noel dedikleri zamanlar… Kendini Müslüman zanneden, Papa’nın huzurunda Hristiyan kıyafetleriyle ağlaya ağlaya koro yapan bir sürü yobaz, salyalarını sağa sola saçarak tepki gösterecekler… Okumayacaklarını biliyorum ama Rahmetli İlmiye Çığ Hanımefendi’nin kitabını okuyun, anlarsınız. İstediğiniz kadar zırlayın, herkesin Nardugan Bayram’ını kutluyorum.
Bugün de yolun sonuna geldik. Haftaya bulaşmayı yaklaştırdığı için vedaya sempatiyle bakıyoruz… İlk paragrafta , kuru yaprağın çilesinden bahsetmiştim. İnsani karşılığı, emekliler olsa gerek. Ömür boyu topluma hizmet et, dünya prim öde, emekli olunca da itil kakıl, ne zaman ölecek diye gözüne bakılsın… Hepiniz Yaradan’a emanet olun. Hoşça kalınız…