Erol Sunat

Etik

0
Paylaş

Kaynaklar, etik kavramının çeşitli yönlerini incelerken, bu terimin genellikle yanlış anlaşıldığına veya göz ardı edildiğine dikkat çekiyor. Yazar, etiğin karakter, usul ve gelenekle ilişkisini vurgulayarak, günümüz dünyasında nezaket, hoşgörü, adalet ve barış gibi değerlerin ne kadar eksik olduğunu ele alıyor. Etik ilkelere aykırı düşen devlet davranışları ve uluslararası olaylar üzerinden eleştirel bir bakış sunulurken, etiğin zorbalık karşısındaki çaresizliği ve buna rağmen adaletin bir gün tecelli edeceği inancı ifade ediliyor. Metin, okuyucuyu etiğin gerçek anlamı ve toplumsal önemi üzerine düşünmeye davet eden bir sorgulama niteliği taşıyor.

 

Etik en kısa anlamıyla, karakter, usul ve gelenek anlamında… Doğru-yanlış ve iyi-kötü ayrımına yön verende bir kavram.

Yanlış bir davranış karşısında, bu yaptığın etik değil ikazı insanların hoşuna gitmiyor.

Etik de ne?

Ne etiği?

Ne yapmışım?

Diye tepki gösteriliyor.

Etik deyince diye başlayan ve kurulan cümlelerin devamı gelmiyor.

En fazla örselenen, en fazla dikkate alınmayan, bazen alınıyormuş gibi yapılan bir kavram etik…

“Seninle başım dertte…” şarkısını, etikle başım dertte diye okuyabilir misiniz?

Neden olmasın diyende çıkabilir…

Ne alakası var diyende…

Etikle neden başımız dertte olsun?

Lakin başı dertte olduğunu düşünmek isteyen çok…

Ne etiği kardeş?

Başına etik mi düştü?

Geç etiği de Türkçesi ne onu söyle…

Başlama yine etik diye…

Etik ne abi?

Yeni kibarlık mı?

Etik-etik takılalım mı diyorsun?

*****

Etik kavramıyla aranız nasıl?

Pek iyi değil mi?

Yorum yok mu?

Etik olmazsa olmaz bir şey mi?

Etik genetik bir şey olabilir mi?

O kadar da değil mi?

Efendim, etik nereye kadar etik?

Ne kadar etik?

Nereden nereye kadar etik?

Etik kavramına hayran mıyız?

İtici bir kavram mı geliyor?

Olsa da hoş, olmasa da falan mı?

Ancak yine de üzerine ahkam kesmeye bayılıyoruz.

*****

Etik, betik, tetik, patik, pratik, atik, egzotik, dramatik, yitik, bitik, otomatik, matematik, kritik diye bir başladık mı sonu, “-tik” diye biten birçok kelime karşımıza çıkıyor.

Bunların arasında etik olan var mı yok mu diye bir başlayın bakalım işin ucu nereye varacak?

Belki hiçbir yere…

Belki alakasız bir noktaya…

Belki çözüm sağlanabilecek bir asgari müştereğe…

Her neyse…

Neydi etik?

Ahlakın temellerini inceleyen felsefe dalı…

Bir kimsenin davranışlarına temel olan ahlak ilkelerin tümüne de etik deniyor.

Sonra alın elinize bir etik terazisi…

Şu şu kadar uydu…

Şu uymadı…

Şu hiç olmadı…

Etiğe yakışmadı…

Kenarından dahi geçmedi…

Etik dediler duyan da dinleyende olmadı…

*****

Etik kavramı nezakete önem verir. Nazik ifadelerle muhatabına hitap eder. Kırıcı olmaktan imtina eder.

Saygıdır, dolayısıyla sevgidir de…

Lakin biz, nefret dilini kendimizle özdeşleştirdiğimizden, nezaketle hiç bitmeyen ve kapanmayan meselelere sahibiz…

Çünkü, hoşgörüyle aramız yok…

“Hoş gör sen, affet gitsin aldırma…” diye yarım asır öncesinde dillerden düşmeyen bir şarkı vardı.

Hoş görmek galiba o şarkının dizelerinde kaldı.

Etik aynı zamanda zarafet olarak da kabul gördü.

Gördü amma zarafet denen kavramı kaybettiğimiz yerlerde henüz bulamadık. Arıyoruz desek yalan, arıyormuş gibi yapmamız da yalanın kuyruklusu.

Etik anlayıştan ve esneklikten yanaydı hep…

Esneklik ve anlayışı en son nerede gördünüz, ya da rastladınız?

Bulabildiniz mi bari?

*****

Haktan…Hukuktan…Adaletten yanadır etik.

Etik barışında savunucusu olarak bilinir.

Sözde barışsever dünyamızda, barış güvercinleri ölü…

Barışın sembolü zeytin dalları paramparça…

Bu yapılanlar etik değil diyebilen cılız şeylere dahi tahammülü yok, barış sevmeyenlerin…

Barış ve etik yaşadığımız dünyada yan yana gelemeyen, getirilemeyen, gelmesi istenmeyen iki kavram…

Ancak kürsülerden iyi gidiyor…Kürsülerde anlatılanlara bakarsanız et ve tırnak gibiler.  Neredeyse “biz ayrılamayız” şarkısını söyleyerek düet yapacaklar…

Ya hakikat nerelerde?

Edebiyat o dallara hiç konmuyor. Teğet bile geçmiyor nedense…

*****

Etik kavramını dalga geçerek paspas misali çiğneyen devletler var.

Doğu Türkistan’da Uygur kardeşlerimizin yaşadığı insanlıkla alakası olmayan zulüm ve vahşet karşısında Çin, ben herkes gibi Uygurlara da “Etik” davranıyorum diyebilir mi?

Çin zindanlarını, Çin vahşetini unutturabilir mi?

Ya İsrail, benim ruhum “etik”, en barışsever benim dese ne olacak, kim inanacak?

Gazze ablukada, topyekûn bir işgal başladı.

Bu işgalin nesi etik, neresi etik?

Zalimi ve zulmü alkışlayan devletlerin var olduğu bir dünyada insanlığı sembolize eden kavramlardan biri olan etiğin çaresizliğini anlatabilecek satırlara ve kelimelere sahip değiliz.

Sırtını vicdana ve merhamete dönmüş olanlar, etik olmayı neredeyse kimseye bırakmama gibi bir yol izlemekten adeta vahşi bir zevk alıyorlar.

Dünya, zalimlerin zulmüne maruz, dur diyecek olanlar parmağını dahi kıpırdatmadan seyrediyor. Gücü elinde bulunduranların yaptıkları ise kan donduruyor.

Etik kavramı belki de hiç bu kadar hırpalanmamış ve yalnız bırakılmamıştı…

Yaşlı dünyamızdan ne istiyorlar, diye düşünmeden edemiyorsunuz.

İnsan insandan neden bu kadar nefret eder?

Kim bozdu barışın dengesini?

Kim bozdu bölmek ve paylaşmanın ahengini?

Kim oynadı dünyanın ayarlarıyla?

Hırsların, menfaatlerin, çıkarların, tamahkârlıkların ve çıldırmış egoların var olmayan dur durağı, hiçbir zaman bizim olamayacak bir dünya için…

Sorun durun neden, sorun durun niçin?

*****

Ne kadar etik de dense, etik değildi de dense, etik kavramı olan biteni gözlerine inanamamış bir halde büyük bir şaşkınlıkla izliyor.  

Tarih yok edicileri yok eden, dünyaya ve insanlığa derin nefes aldıran olaylarla dolu.

Bu dünya ne Firavuna kaldı ne Karun’a ne bin yıllık Roma’ya ne Hitler’e ne Stalin’e…

Onların izinden gidenlere de kalmayacak…

Dünyamız, zalimin pençesinde inim inim inleyenleri kurtaracak olay ve olaylara her an şahit olabilir…

Rahmetli Mehmet Akif’in dediği gibi kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın…

Yaşlı da olsa, yalan da olsa yaşadığımız bu dünya da zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah’ı var.

” Alma mazlumun ahını, çıkar aheste, aheste…” atasözümüz sizce de koymamış mı son noktayı?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!