Nazım Peker
Nazım Peker

Kar ve Karayollar

Bildiğiniz gibi kar ve her türlü yağış; berekettir, mutluluktur, güvendir, huzurdur.
 
Bizim gibi Karasal İklimin yaşandığı ülkeler için her türlü yağış, ülkenin sigortasıdır.
 
Kar, önemli bir yağış şeklidir.
 
Kar olmadan Anadolu’da hayat olmaz, güven olmaz, bereket olmaz.
 
Barajların dolması yağışladır, toprağın doyması yağışladır.
 
Ürünün, büyümesi, gelişmesi paraya dönüşmesi yağışladır.
 
Çiftçimiz başta olmak üzere, bütün Anadolu insanı, kışı ve de özellikle kar yağışını; Hacı yolu bekler gibi beklerler.
 
Kar, tahıl ürününü dondan korur. Sıcak bir yorgan gibi bahara kadar örter.
 
Karın bu gibi faydalarının yanında kimi olumsuz yönleri de yok değildir. Fakirler için bir ızdıraptır. Yoksullar için acıdır, dramdır.
 
Kar, yolları kapatır. Ulaşımı engeller.
 
Bunun için Cumhuriyetle birlikte bu yolların güvenli bir trafik akışı sağlaması için bazı önlemler alınmış, bazı kurumlar da oluşturulmuştur. Karayolları Genel Müdürlüğü bunların başındadır. Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan karla mücadele ekipleri vardır.
 
Bu müdürlük ve bu ekipler; Karayollarında trafiğin sağ-salim akması, ulaşımın sağlıklı olabilmesi için gerekli tedbirleri alır.
 
Kar öncesi, kar anı ve kar sonrası bütün önlemleri alırlar, gerekli çalışmaları yaparlar.
 
7. Ocak 2015 Çarşamba günü Ereğli’den Konya’ya gitmek üzere arabamla yola çıktım. Karapınar’ı geçtik. Biraz sonra araçların yolda durduklarını gördüm. Hava gayet güzeldi, yol açık ve buzlanma filan da yoktu. Önde duran 54 plakalı aracın yanına varıp, “Neden duruyorsunuz?” diye sordum.  Arkadaş, “Abi polis durun, yolda kaza var” dedi. Onun için durmuşlar.
 
Orada epey durduk. Polis geldi. Hep beraber yürüdük. Epeyce gittik. Bir petrol  istasyonu yanında tekrar durduk. Polise sordum; “İleride iki tır ve bir otobüs devrilmiş, yol kapanmış” cevabını aldım. Saat 11.45 den itibaren beklemeye başladık. Fırtına çıktı. Göz gözü görmez oldu. Pek çok aracın silecekleri, kimilerinin vitesi, kimilerinin kapıları dondu.
 
Saat 15.30 a geldiğinde polisi aradım. Durumu anlattım.
 
Eğer dönebiliyorsanız Ereğli’ye dönün. Konya yolunun açılıp açılmayacağı kesin değil.” Cevabını alınca, bir ikilem de kaldım. Ereğli’ye dönmeli miydim yoksa kalabalıkta kalmalıydım.
 
Ufak bir tereddütten sonra, Ereğli’ye dönmeye karar verdim. Büyük bir uğraştan sonra karşı yola geçmeyi başardım. Fırtına yolları kapatmakta, göz gözü görmüyor. Cam suyum donmuş. Sileceklerim buz tuttu, camları silemiyor.
 
Eşimin de yardımıyla Karapınar’a kadar gelebildim.
 
Oradaki petrolde camlarımı, sileceklerimi temizledim. Camsuyu ile depoma takviye yaptım, camlarımı yıkadım. “BİSMİLLAH” deyip yola çıktım. Keşke çıkmasaydım.
 
Acı Göl’den sonrası tam bir felaketti. Camsuyum donmuş, sileceklerim buzdan görev yapamaz olmuş, arka cam sileceğim kopmuş halde fırtınanın insafında: 5 km/saat hızla yol almaya çalışmaktayım. İki kez camları elimle sildim ama olmadı.
 
Eşimin tarifine göre yol alıyorum.
 
Yolda ne bir araç ne bir karayolu aracı yok. Devlet tatile çıkmış gibiydi.
 
Bir sağ şarampol, bir sol şarampol denemesinden sonra, bir kenarda durmaya karar verdim. Lakin kenarın neresi olduğuna karar veremedim.
 
Derken arkamdan bir çift ışık gördüm. “Ey büyük Allah’ım! Hızır bu olsa gerek” dedim. O arkadaşın ışığında yoluma devam ettim. Ta Hortu’ya kadar. Hortu’da fırtına azaldı, yol çizgileri görüldü ve sağ-salim oğlumun evine kavuştum.
 
Eskiden bu gibi hallerde, karayolu ekipleri yolda güvenli seyahat için gezerlerdi. Şimdi yok olmuşlar. Acaba devlet dediğimiz, “Devlet Baba” nerelere gönderildi. “Yolculuğun Fıtratın bunlar vardır” mantığı mı öngörülmekte? Karayollarımız neredeydi?
 
Şunu anladım ki, hiçbir zaman muhtaç duruma düşmeyeceksin ve devletine de güvenmeyeceksin. Endişem o petrolde bekleyen diğer yolcuların ne olduğudur?
 
Esen kalınız.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!