Cumhurbaşkanlığı, saygın, seçkin kutsal bir koltuktur. Bu koltuğa herkesin oturmaması gerekir. Lakin siyaset, her yeri kirlettiği gibi bu kutsal makamı da ne yazık ki kirletmiştir.
Cumhurbaşkanı, partiler üstü olmak zorundadır. Cumhurbaşkanı, kendisine çeki düzen vermek zorundadır. Cumhurbaşkanı, ağır-azam olmak zorundadır. Çünkü o kutsal makam, her hoppalığı ve her hafifliği asla kabul etmez.
Bu makama, ciddiyet, efendilik, adamlık yakışır.
Cumhurbaşkanı, ülkede yaşayan ekseriyetin hak ve hukukunun yanında; azınlıkların da, hak ve hukukunu gözetmek zorundadır. Ülkenin ve milletin çıkarlarının tarafı olurken, tarafsızlık ilkesine de uymak zorundadır.
Cumhurbaşkanlarının, eli-yüzü temiz olmalı. Kalbi-yüreği temiz olmalı. Midesi temiz olmalı, haram girmemiş olmalı. Ağzı hepten temiz olmalı.
Küfürbaz, hakaretamiz hiç olmamalı. Milletin değerlerine sahip çıkmalı, tarih, bilgi ve donanımlı olmalıdır. Dil bilmesi tercihtendir.
S. Erdoğan, son günlerde aşırı bir gurur ve kibir ruhuna bürünmüştür. Söz konusu muhalefet olunca ağzında hakaretler, küfürler eksik olmuyor. Hem dindar, hem İmam-Hatip mezunu, hem Cumhurbaşkanlığına oynayan birine bu ağız, hiç mi hiç yakışmıyor.
Siz devleti, küfürle, hakaretle, tepeden bakmakla, küçümsemekle mi yöneteceksiniz? Bayramlarda seyranlarda, özel günlerde, devletin menfaatleri söz konusu olduğunda bu kişilerle nasıl yan-yana geleceksiniz, nasıl elini sıkıp, yüzlerine gülümseyeceksiniz?
Bizim Türkün kültüründe; “Yüzüne bakacağın kişiye utanacağın sözü söyleme” ilkesi vardır.
Onun için, her kim olursa olsun: ağzı küfürlü, gurur ve kibirli, insanları küçümseyen bir Cumhurbaşkanı istemiyorum.
Umarım sizlerde istemiyorsunuzdur.
ATAŞ NEDEN PETROL RAFİNE ETMİYOR?
Büyük paralar harcayarak, Ataş Petrol Rafinesi Fabrikasını neden kurmuştuk? Bugün neden çalıştırmıyoruz?
Ataş çalışmadığı halde, bayilere ürün satmakta ve ürün pazarlamaktadır.
Bu değirmenin suyu nereden geliyor?
S. Başbakan, iç politikasında İsrail’e karşı, İsrail karşıtı bir politika sürdürmektedir. Bu, cümlenizin malumudur. S. Başbakan’ın, “One Minüte- Van Münit” çıkışı hafızalarımızda canlı olarak durmaktadır. Acaba gerçekten de S. Başbakan ve AKP hükümeti, İsrail’e karşı mıdır? Takip ettikleri politikaları, İsrail karşıtı mıdır?
Keşke böyle olsaydı.
Ataş Rafinesi’nin ürün tedarikçisi ne yazık ki; İSRAİL!
İsrail’den yüklenen işlenmiş petrol ürünleri Ataş’a boşaltılmakta, Oradan da iç piyasaya, sanki bizimmiş gibi pazarlanmaktadır.
Bunda ne var diyebilirsiniz?
Bunda çok şey var: Milyarlarca dolar harcayarak yaptığınız Ataş’ı neden çalıştır mı yorsunuz? Ataş çalışsa buradan, kaç bin kişi ekmek yer?
İsrail’e işlenmiş petrol ürünleri için her yıl ne kadar milyar dolar ödemektesiniz? Ataş çalışsa, bu ödenen para bizim kasamızda kalmayacak mı? Petrol, stratejik bir ürün değil mi? Petrol üreticisi onca Arap ve Türk ülkesi varken; neden tercihiniz İsrail? İsrail’le alış-verişe neden bu kadar sıcaksınız?
Çalışmayan fabrika tez zamanda çürümez mi? Çürütmekte ki çıkarınız nedir?
Hem İsrail karşıtı görünmek, hem İsrail’den milyarlarca dolarlık ürün almak hangi aklın eseridir? Bu, bu aziz ve saf millete bir hakaret değil midir?
Esen kalınız.
NOT: Mersin’de görüştüğüm kimi bayi elemanları, işin böyle olduğunu tarafıma aktarmışlardır.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı