Dinlerin temel kaynağı, o dinin kutsal kitabıdır. Yardımcıları ise Peygamberleri! İslam’ın kaynağı Kuran’dır. Kuran, her şeyi izah etmiş “acabalara” fırsat vermemiştir.
Günümüzde kimi kişiler ve cemaatler, bu gerçeği göz ardı ederek, Kuran’ın yanına başka kitaplar koymaya yeltenmektedirler.
Ben ilahiyatçı değilim. Hata ve yanlışlarım varsa ki olabilir, edep ve adap ölçüleri içinde ikaz edilebilir ve cevap verilebilir.
Kuran, bu gerçeği kendisi anlatmaktadır.
Efendim diyorlar ki, tarikat ve cemaat şeyhlerinin de söyledikleri var. Onları görmezden mi geleceğiz?
“Onların sana verdiği her örneğe karşı biz sana gerçeği ve en güzel yorumu (ahsena tefsir) veririz.” (Furkan: 33)
Demek ki Allah (cc) bizzat bize her sözü ve her örneği vermiş.
Kimileri diyor ki, “Biz efendimize ve büyüklerimize uyduk ve kurtulduk.”
Bunun ne kadar saçma, yanıltıcı ve sapkınlık olduğunu “ Ve derler ki; ‘ Rabbimiz biz efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de böylece onlar bizi yoldan çıkardılar.” (Ahzap: 67)
Efendilere, büyüklere, şıhlara, din baronlarına uyanların itaat ve biat edenlerin halini Kuran apaçık söylemiyor mu?
Allah bize kendini ve ilmini öyle güzel anlatıyor, söyleyeceklerini öyle geniş özetliyor ki; bu sözlerin-hadislerin yanına, yöresine, önüne, arkasına sözler sıkıştırmak, bir şeyler ilave etmek ya da çıkarmak kimin ve kimlerin haddine.
“Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa ve deniz de arkasından yedi deniz daha katlanarak kullanılsa; yine de Allah’ın kelimeleri tükenmez. Allah üstündür, bilgedir.”(Lokman: 27)
Demek ki, dinin sahibi de koruyucusu da bizzat âlim ve üstün Allah’tır. Başka âlimler aramaya gerek var mı?
Kimileri bazı konularda bazılarından örnekler vererek bu konuda haklı çıkmaya mazeretlerine, sebep bulmaya çalışıyorlar.
“Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki, biz sana gerçeği ve en güzel yorumu getirmiş olmayalım.” (Furkan; 33)
Buyurun bakalım; kimin örneğine inanacağız ve kimin örneğini rehber alacağız? Dinde başka örnekleri almak, bu ayete karşı gelmek olmaz mı?
Bazıları inat ve ısrarla, Kuran’da bazı konular aydınlatılmamış ve belirtilmemiş deme zavallılığındalar ve inatla; namazın nasıl kılındığını örnek vermekteler;
“…Bu öyle büyük bir kitaptır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura (aydınlığa). O övgüye layık, Aziz olanın yoluna çıkarman için sana indirdik” (İbrahim: 1)
Cevap ve izah bizzat ayetin kendinde değil mi?
Hal bu iken; Allah’ın kitabının yanına kitaplar koymaya, ayetler apaçık ortada iken yanlarına ,”Efendi bunu dedi, zat şöyle söyledi” demenin dindeki yeri nedir Allah aşkına?
Bu basit izahlardan sonra bir gerçeğe parmak basmak istiyorum. Yahudi ve Hıristiyanlarda böyle eklemeler ve yorumlar yaparak; mezheplere bölünerek dinlerini dejenere etmişlerdi. Bizler neden ve ne hakla bu yola giriyoruz?
Bakınız Kuran: “İçinde Allah’ın hükmünün bulunduğu Tevrat yanlarındayken, nasıl oluyor da senin hakemliğine başvuruyorlar?”(Maide: 43) Demek ki her şey Tevrat’ta varmış. Ben demiyorum Allah’ın ayeti böyle demekte “İncil bağlıları Allah’ın onda indirdiğiyle hükmetsinler. Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler sapkınların ta kendileridir.”(Maide: 47) İncil’e eklemeler yaparak Hz. İsa’yı övme sevdasına Hıristiyanlık ne hallere gelmiş.
Sanırım dediklerim anlaşıldı.
Sakın ola beni, sapkınlıkla, kâfirlikle suçlamayasınız. Kuran’ı anlayarak okuduğumuzda bu gerçeklerle karşılaşıyorsunuz. Bazıları, “Hadi canım sende! Çağında bir mürşide uyacaksın!” derlerse sakın ha inanmayınız. Bu, Allah’ın mutlak iradesine ortaklık olur. Çünkü Allah, kendine ortak koşulmasını şirk olarak görür. En önemlisi de Kuran’da böyle bir söz-hadis yok.
Yazımı; “Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz? Yoksa sizin apaçık bir deliliniz mi var? Şayet doğru söylüyorsanız o halde kitabınızı getirin” ( Saffat: 154-156-157)
Allah, bizleri; Kuran’ı anlayan ve onunla amel edip, yaşayanlardan eylesin.
Amin!!!!!!!!!!!!!!!!
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı