Sevgili okurlarım! Akil adamlar yurda dağıldılar. Başbakan’ın direktifleri doğrultusunda geziyorlar.
Ben sanıyordum ki: bu AKİLLER (!) gidecekleri yerlerde halkla buluşacaklar, onların bu süreçte ne düşündüklerini, ne hissettiklerini, kaygı ve endişeleri nedir? Bunları öğrenecekler, akıllarda oluşan sorulara cevap verecekler.
Hiçte öyle değilmiş.
Konya ekibinin gelişi halktan saklandı neredeyse. Konya’da olmama rağmen; bu ekibin gelişinden haberim olmadı. Benim gibi binlerce insanın da haberi olmadı. Olsaydı gidip dinleyecek ve onlara: “Akil adam aklını kiraya verir mi?” diye soracaktım
Haberlerden öğrendiğim kadarıyla toplantıları bayraksız, Atatürksüz, İstiklal Marşsız sürdürülmekte. Bu nasıl “ÇÖZÜM SÜRECİ?” Hani ortak paydalarda birleşecektik? Atatürk, bayrak, İstiklal Marşı ortak değerlerimiz değil mi?
Akil adamları kim seçti? Başbakan!
Bunlara görevi kim verdi? Başbakan!
Ne diyeceklerini, nasıl diyeceklerini kim kararlaştırdı? Başbakan!
Kimlerin hangi bölgelere gideceğine kim karar verdi? Başbakan!
Kaç kişi, kaç bölge olacağını kim kararlaştırdı? Başbakan!
Bunların seçilmesinde üniversitelerin, siyasi partilerin, STK’larının, MGK’nun, Bakanlar Kurulunun, T.B.M.M’nin vs.vs. katkısı var mı? Hayır.
Öyleyse nasıl oluyor da tek seçici S. Başbakan’ın olduğu bu zevat AKİL adamlar olabiliyor?
Bu zevata nasıl Akiller diyebileceğiz?
Öyle görünüyor ki; yine bir toplum mühendisliği ile karşı karşıyayız. İki ayın sonunda bu muhteremlerin hazırladığı ve büyük olasılıkla: “Halkımız ÇÖZÜM SÜRECİNE Canı gönülden destek veriyor!”mealli bir rapor hazırlayacaklar. S. Başbakan’da medyaya ve halka dönüp: “Yaptırdığımız Akil adamlar çalışması sonucu; halkımızın yüzde 80-90’nı bu süreci destekliyor. Bizim bu çalışmamıza evet diyor!” türünden halkı kandırmaya ve aldatmaya yönelik konuşma yapacak.
Buna inanan kadirşinas halkımda: “Bak bütün ülke çözüm istiyor bir ben mi istemeyeceğim” duygusuna kapılıp TEPKİSİZLEŞTİRİLECEK.
Habur rezaleti bu milleti uyandırmamıştı, TSK’nın başına gelenler bu milleti uyandırmamıştı, bilim adamları, yazar ve çizerlerin başına gelenler bu milleti uyandırmamıştı. Bu milletin uyanması için ne yapılmalı diye kara kara düşünmekteydim.
Sağ olsun Başbakan ve ekibinin Türk Bayrağına, Türk lafzına, Atatürk’e ve Türkiye Cumhuriyeti’nin simgesi T.C’ye olan allerjileri: sonunda uyuyan DEVİ uyandırmaya yetti.
AKP’den istifalar başladı.
Bu milletin T.C tepkisi öyle büyük oldu ki, dağları sarstı. Hükümet korktu, valiler tırstı. Suçu, (suçmuş ki) kendilerinden öncekilere atmaya çalıştılar. Sosyal medyada 19.000.000 (On dokuz milyon) ülke evladı adının yanına: T.C yazdı. Bu, uyanışın bir işaretidir. Hatada ısrara devam edilirse bu millet: TÜRKÇÜLÜK yapmaya da başlayacaktır.
Bunu yaptırmayınız! Bu milletin sınır uçlarıyla oynamayınız. Sinir uçlarını kaşırsınız
Atatürk bu milleti çok iyi tanıdığı için: “Bir TÜRK dünyaya bedeldir” derken; Türk milletinde var olan fakat: S. Başbakan ve ekibinin bilmediği şeyleri biliyordu Atatürk.
Onun için S. Başbakan’a çok teşekkür ediyorum. Sağ olsun UYUYAN DEVİ uyandırmayı başardı. Millet teyakkuzdadır: “Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz?” demeye başladı. Anketler sinyal vermekte.
Ülkenin, % 85’i BAŞKANLIK sistemine karşı! “Biz yeni padişahlıktan kurtulduk. Halk idaresini tek kişiye devredemeyiz.” demekte
Bizim yazarak-çizerek başaramadığımız, muhalefetin bir türlü “ülke bölünüyor, AKP’ye dur deyin” çığlığına ses vermeyen milleti: S. Başbakan uyandırmıştır. Bunu Başbakan yanlışta ısrarı ile tek başına başarabildi. Bu az şey mi? Buna teşekkür edilmez mi?
S. Başbakan ve hükümet kıskaçtadır. Sinirlerine hâkim olamaz hallerdedir. Öyle olmasaydı, meydanlara inen ve AKP’yi sarsan mitinglere başlayan MHP lideri Sayın Dr. D. BAHÇELİ hakkında fezleke hazırlarlar mıydı?
Yine de ben bu yaptıkları, halkı uyandırdıkları için S. Başbakan’a teşekkür ediyorum.
Esen kalınız.