Kaynak metin, Mehmet Edip Ören tarafından kaleme alınan “Zengezur Koridoru” başlıklı bir yazıdan alıntılar sunmaktadır. Yazar, yazısına Türk müziğinin zenginliğinden bahsederek başlar ve ardından “Pop Müzik” ile “Arabesk”in bu zenginliğe dayatıldığını ima eder. Asıl konu olan Zengezur Koridoru’nun, Türk Dünyası’nın Kazakistan’a kadar kesintisiz ulaşımını sağlayacak bir hayal olduğunu belirtir. Rusya ve İran’ın bu koridora şiddetle karşı çıktığını, özellikle İran’ın tehditkar söylemler kullandığını ifade ederken, Azerbaycan’ın İsrail ile olan ilişkilerini ve İsrail’in İran’a yönelik operasyonlarının koridorun açılışına dolaylı katkılarını değerlendirir. Yazar, ABD’nin Zengezur Koridoru’nun yüz yıllık işletme hakkına talip olmasını, Türkiye’nin mevcut ekonomik durumu göz önüne alındığında, İran ve Rusya ile doğrudan çatışmaya girmeden hedefe ulaşmak için uygun bir çözüm olarak görmektedir. Sonuç olarak, ABD’nin koridoru işletmesinin, Türk Dünyası’nın bağlantısını sağlamak ve olası engelleri ABD’nin bertaraf etmesi açısından faydalı olacağı düşüncesini savunur.
Türk musikisi çok derin adeta dipsiz bir kuyudur… Halk müziğimiz, aşık edebiyatının aşağı kalır tarafı var mı, inanın yoktur. Bütün bu zenginliklerimize rağmen bize neyi dayattılar, neyi layık gördüler… Adına kısaca “Pop Müzik” denilen popüler müzik ve yeni oluşan varoş kültürüne uygun “Arabesk”i… Olayın derinliğine fazla girmeyeceğim, sadece bir hatırlatma yapmak istedim… Havayı yumuşatmak ve de yazacaklarımı tam anlama adına beyninizi boşaltmama izin var mı? Peki, ben hazırım… Arapların en çok sevdiği makamı nedir? Araban Makamı… Kürtler neyi sever… Kürdi’l-i Hicazkar Makamını… Hacca gitmeye niyet edenler Hicaz, eğer kürt iseler Kürdi’l-i Hicazkar, tercihtir… Diyelim ki İstanbul, Rumelihisarı’nda oturmuş kahvaltı yapıyorsunuz, ne çalmalı… Mutlaka Hisar Buselik… Uykudan kalktınız, kulağınıza Saba Makamı gelse fena mı olur… Her neyse herkes zihnen hazırdır umarım. Merhabalar olsun, Türkiye birden büyüktür…
Zengezur Koridoru… Türk Dünyasının hayali. Kimseye uğramadan izin almadan, İstanbul’dan çıkıp Kazakistan’da kadar gidebilme kabiliyeti. Senelerdir konuşulur ama bir türlü, faaliyete geçilmez. Olur mutlaka olur, bir şeyin adı çıktımı, bir yerden duman çıktımı, mutlaka neticede gelir, bunda bir şüphe yok ama bizde görelim isteği, sizce de makul bir istek değil mi? Çok değerli bir dostum, Gazi Üniversitesinin emekli öğretim üyelerinden, bir kardeşim not yazmış, siz nasıl değerlendiriyorsunuz diye… Her zamanki gibi olayı iyice anlayıp detaylarını öğrenip mutlaka yazacağımı söyledim. İşte o an da geldi… Bu koridora, Rusya Federasyonu ve İran şiddetle karşı çıkıyor. İranlı yetkililer daha ileri gidip bombalayacaklarını bile dile getiriyorlar. Doğru, ısıracak it dişini göstermez, buna cesaret etmek, yarısı Türk olan bir Devletin çökmesine, oradan başka bir rüyamız olan Güney Azerbaycan’ın, ana Devlet’iyle birleşmesine vesile olur. Bu olayda er geç gerçekleşecektir ama ilk önce koridorun açılışı ve işlemesi daha önemli ve elzem olanıdır. İran Ligi’nde şampiyon olan Traktör takımının, Tebriz’deki her maçında “Ne mutlu Türküm” diye bağıran, Türk kardeşlerimizi bağrımıza basıyoruz, onlarla kucaklaşıyoruz. İslam sapıkları olan molla müsveddelerinin boyunduruklarından en kısa zamanda kurtulmaları da an meselesidir. İsrail’in son operasyonları bu sürecin gerçekleşme tarihini öne çekmiştir. İslam düsturudur. Bazı şerler vardır ki, hayır doğurur, bunu siz bilemezsiniz der. Muhtemel İsrail operasyonları bu şekilde değerlendirilebilir. Kimse unutmasın ki, devletler arasında ne ebedi dostluklar ne de ebedi düşmanlıklar vardır. Geçerli olan tek şey, karşılıklı menfaatlerdir. Biz de İsrail’in İran’a yaptıklarına bu çerçeveden bakmalıyız. Gerçi İsrail de tek başına değil, arkasına ABD’yi alarak cüretkarlıklarını devam ettiriyor ama, benim şahsi düşüncelerime göre, biraz da bize çalışıyor. Azerbaycan’ın, İsrail’le olan ileri ilişkileri, petrol teminlerini bu anlatılanlar çerçevesinde değerlendirmekte fayda var… Size başka bir örnek daha verebilirim… PKK, ilk kurulduğunda, Marksist-Leninist bir terör örgütü idi. Peki şu an durum ne… Tamamen Amerikan köpeği oldular, niye? Onlara sağlanan imkanlar ve vaat edilen, Büyük Kürdistan hayali için… Türkiye, Suriye sınırından, itibaren otuz km.’lik güvenlik hattını koridoru niye tamamlayamadı? Çünkü YPG kariyerleri ABD bayrağı çektiler, yani bayrak gösterdiler. Bu girişilecek saldırının ABD’ye yapıldığı anlamını taşımaktaydı. O zamanki şartlarda göze alınamadı. Gelelim neticeye. Belayı başka bir bela ile defetmek imkânı varken, bizzat bulaşmaya gerek yoktur. Türkiye’nin şu an ki ekonomik durumu hem Rusya hem de İran’la uzun süreli bir çatışmaya girmesine, uygun değildir. Başımıza uzun yıllar bela olabilecek, amacımıza ulaşmayı çok geciktirecek bu rüyamızdan uyanıp aynı şeyleri gerçek hayatta da görmeye devam etmemiz an meselesidir… Bu durum için yeterli şartlar da oluşmuştur… ABD, Azerbaycan ve Ermenistan’la yaptığı zirvede hem barış hemde Zengezur Koridoru ile ilgili önemli kararlar almış, mutabakat sağlamıştır. Yüz yıllık işletme hakkı karşılığı Türk Dünya’sını birleştirecek koridora talip olmuştur. Bence bizim için yeterli şartlar oluşmuştur… Otoyol parasını kime vereceğimiz önemli değil, İstanbul’dan, İzmir’e 3.5 saatte gitmemiz önemlidir burada da varsın, işletmeyi ABD yapsın, biz kimseye takılmadan, Orta Asya’daki kardeşlerimize ulaşabilelim, yeter. Belayı da Amerikalılar defetsin. İran veya Rusya sıkıysa saldırsın…
Yarına aynı saatlerde randevumuz var… Sonra haberim yoktu, duymadım, kimse söylemedi diye mazeret kabul etmiyorum. Hepinizi Yaradan’a emanet ediyorum. Hoşça kalınız…
