Bu metin, yazarın askeri ve diplomatik olaylara dair düşüncelerini içeren bir denemedir. Yazar, son zamanlarda art arda meydana gelen üç olayın—bir askeri nakliye uçağının düşmesi, bir orman genel müdürlüğü uçağının düşmesi ve Ukrayna’da bir LNG tankerinin vurulması—birbirinden bağımsız olmadığını ve bir ‘büyük resim’ içinde değerlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor. Ayrıca, Yunanistan’ın Türk düşmanlığını ve fırsatçılığını eleştirirken, devletin bu olaylara karşı gerekeni yapacağına olan güvenini belirtiyor. Makalede, Özbekistan’daki Orta Asya devlet başkanları toplantısına Türkiye ve Kıbrıs Türk Devleti’nin davet edilmemesi üzerine Türk dünyasının birlik olması gerekliliği vurgulanıyor ve geçmişteki hataların tekrarlanmaması konusunda soydaş devletlerin yöneticilerine çağrıda bulunuluyor. Metin, bu durumlar karşısında devlete güvenmenin ve milli bilinci yükseltmenin önemini vurgulayan temennilerle son buluyor.
Herhangi bir cismin şeklinin çeşitli araçlarla bir zemine, bakış açısına göre aktarılmasına resim denebilir.
Son hafta içinde gelişen olayları birbirinden bağımsız düşünmek olası değil. Önce olayları sıralayalım.
- Askeri nakliye uçağımızın bir şekilde düşmesi,
- Balkanlar’da, Orman genel müdürlüğüne ait bir uçağımızın düşmesi,
- Ukrayna’da LNG tankerimizin vurulması.
Yunan fırsatçılığına ve Yunanlıların onulmaz Türk düşmanlığına örnek, Yunan Genelkurmayının C130’lu paylaşımı.
İster teknik arıza olsun ister sabotaj isterse dış müdahale. Türk devletinin gerekenleri yapacağından kuşku duyulamaz. Bize düşen devletimize güvenmektir. Devlet düşmanlarının ekmeğine yağ sürmemeye dikkat etmek gerek.
Bugün; Konya’da 14/11/2025’te yapılan şehit töreni, hakkında bir yazı kaleme almayı düşünüyordum. Duygularımı dizginledim.
İkinci paragrafta sıraladığım olayların rastlantı olmadığını düşünüyorum. Kimlerin bize ne mesajlar vermeye çalıştığını devletimiz elbet bilir. Hiç kimsenin yaptığını yanına bırakmaz! Şartlara göre, belki yarına bırakabilir.
Oluşan resme ayrı ayrı bakmakta sonra resmi büyüterek büyük resim üzerinde, değerlendirme yapmakta yararlar olduğu düşüncesindeyim. Değişik bakış açısıyla, andığım olaylar arasında bağıntı kurulabileceği mümkün.
Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te yapılan Orta Asya devlet başkanları 7. istişare toplantısına Türkiye-Macaristan ve Kıbrıs Türk devletinin davet edilmemesini oldukça düşündürücü buldum. Soydaş devletlerin yöneticilerine derim ki, bundan yüz kusur yıl önceki hataları tekrar işlemeyin! Türk’ün Türk’ten kopması, araya mesafeler koyması, Düşmanların tatlı sözlerine kanması, kıymet içeren vaatlerine aldanması ancak felaket getirir.
Merkezi, Anadolu’da bulunan Türk devlet aklının rehberliğine ihtiyacınız var. Bundan binyıl önce yaşamış dede Korkut atamızın derlediği destanlara tekrar göz atmanızda, dersler çıkarmanızda çok yararlar var.
Yunan genel kurmay başkanlığının nöbetçi sazan misali, yaptığı paylaşım, Kıbrıs Rum kesiminin gizli ordu diyerek sivilleri bazı Avrupa ülkelerine göndermesi, Avrupalı devletlerin bu şaşkınları özenerek eğitmesi ilgi çekici.
Ne yapsanız boşuna! Kimlere yanaşırsanız yanaşın, görünen o ki; sonunuz oldukça yakınlaşmış.
Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları, düşmanlarımıza aradığı fırsatları vermeyen, ulusumuzu çağlar ötesine şerefle taşıma uğraşı (mücadelesi) veren yerli ve milli olarak geleceğe hazırlanan bilinçli nesiller yetiştirmek için çalışan-kişi ve kuruluşların üzerine olsun vesselam.
