“Haşhaşiler!”

Devleti idare ettiğini söyleyen muhterem kadrolar, devletteki olup bitenlerin oluşmasına bizatihi taraf olup zaman içinde uyumlu çalıştığı yargıç ve cim savcıları için çok sevimsiz bir ifade kullandılar. Cim savcılarını “Haşhaşi” tarikatının mensuplarına benzetilmesi bir kültür düzey fukaralığının ifadesi… Konu, ülkemin gündemini oluşturdu, siyasetin de yazılı ve sosyal medyanın da gündemine oturdu.

AKP genel başkanı Recep Tayyip Bey, her fırsat ve ortamda, 17 Aralık yolsuzluğa ve hırsızlığa müdahale sürecinden memnun olmadığı kesin… Bugüne kadar yaşananlar bunu gösteriyor.

Sebep nedir? Olan nedir? İşin esası nedir? Soru çok…

Hırsızlık ve yolsuzluk var, belgeli…

Hırsızı yakalayın diyor cim savcısı, polis de yakalıyor…

Tayyip Bey “bana neden haber vermediniz” diye çıkışıyor savcıya ve polise… Bu işlemi başlatan savcı bahane gösterilerek yeri değiştiriliyor, görevden alınıyor… Yargının emrinde olan, kısmen bağlı olan ya da olmayan çok kritik mevkilerdeki adli kolluk görevlerinden binlercesi kıyıma uğruyor… Üst düzey emniyet mensubu görevlerinden alınıyor, sürgüne gönderiliyor… Yetmiyor bu insanlara ‘Haşhaşiler’ denilebiliyor…

**
Ne demektir “Haşhaşi?
Açalım; Tayyip Bey, hedefe koyduğu “Cemaat” (Hizmet Hareketi) için ağır ifadenin karşılığı; resmen ‘haşhaşla kafayı bulmuş, suikastçılar örgütü’ ifadesi… Yetmiyor Tayyip Bey dozu yükseltiyor:"Hashaşiler ve efsunlanmış taraftarları…" İlginç bir ifade tabii ki… Yetmemiş; "Vücuda girmiş virüs…" Bugünlerde salgın halindeki grip virüsü akla geliyor… " Dış güçlerin maşası örgüt…" Çok fena bir suçlama… Ağır mı ağır bir konuşma… İşte TBMM çatısı altında konuşulanlar… Nasıl bir kültür düzeyi ama!

**
Haşhaşi örgütünün işleyişi nasıldır?
“Haşhaşılar” örgütüne girenlere uyuşturucu özelliği olan biraz da esrara benzeyen, haşhaş bitkisinden elde edilen ve “afyon sakızı” olarak bilinen bir miktar sakız yedirilir-yutturulurdu. Haşhaş bitkisinin tazesinin kellesi özel bıçakla çizilmesiyle akan sütün kuruyup mayalanması sonucu elde edilen “afyon sakızı”… Bu ürünü çiğnemek ya da yutmak suretiyle sarhoş olan insanların toplandığı bir örgüt…

Haşhaş yiyip ya da yuttukları için bu isimle anılmışlardır. Haşhaş bir nevi esrar etkisi yaptığından kafa tam ütülenir onların tabiriyle, içip kendinden gecene kadar devam edilir, sonra da liderinin özgün sarayındaki haremine dahil olurlar…

Örgüt liderinin şahsi sarayındaki haremde yüzlerce güzel ve alımlı hatunun olduğunu da belirtelim… Haşhaşla sarhoş olan adamlar, bu denli güzel hatunun gülücükleri arasında uyanınca ve her türlü içkinin, meyvenin olduğunu görünce kendini çok farklı hissederlerdi… Bunca hatunun olduğu bir ortamda uyananlar kendilerini “cennette” sayarlardı…

Sarhoşa gösterilen bu cennetin nimetlerine inandırılmış müritleri gerektiğinde “cinayetler” de işleyebilecek kadar şartlandırılmış ve inandırılmış olurdu. Liderleri Osman Sabbah son derece zekice planlarla binlerce müridi bağlayabiliyordu kendine, adeta sadık varlıklar olurlardı… Bu kadar etkili olabilmek özgün bir marifetin eseri olmalı… Bunu başaran da aslında “zeki” ve çok “becerikli” biri olmalıydı… Böylece lideri için canını verecek kadar bağlı on binleri bulan müritler olması tarikat reisinin gücünü de gösteriyordu…

**
İktidarın bizzat içinde olduğu iddia edilerek söylenen yolsuzluk-rüşvet-kara para aklama ve her türlü hile için cim savcılarının verdiği kararları kast ederek suçlamada bulunuldu. Bu yolsuzlukları araştıran ve işlemleri yürüten savcıları için tarihte “Haşhaşi” olarak bilinen hakkında hoş olmayan bilgiler olan bir tarikatın mensuplarına benzetilmesi, bir anlamda iktidarın kendi suçunun itirafı gibi… Bu ifade ile siyasi terminolojide yeni bir sivil toplum örgütü oluştu; "Haşhaşiler…"

**
Gazi unvana sahip olan TBMM çatısı altında, yakasında kültür seviye düzeyi fukaralık madalyasıyla temsil edilen konuşmalar yapılıyor. Kendilerini çok muhterem sayan ve tabii ki çok entelektüel düzeylerde dolaşan zatların konuşma konuları “kirli örgütlenmeler” devri olarak anılan Hasan Sabbah liderliğindeki, “Haşhaşiler” ve “Alamut Kalesi” gündemde… Şimdi işler daha da karıştı gibi… “Kim Hasan Sabbah, kim Nizam-ül-mülk, kim Haşhaşi karıştı? Dahası Ömer Hayyam kim?” Öyle ya tüm bu isimler tarihteki bu “sarhoş örgüt” ile ilişkili!
Onlar “Haşhaşi” ise onları o göreve getiren aynı siyasi irade değil mi?… Yaptığından şikâyetçi olmak, suç ikrarı ve itirafı demek değil midir?…

Sorulan soru şudur: Cemaat (Hizmet Hareketi) Tayyip Bey’i hangi haşhaşla uyuttu da bu denli uzun sürdü uykusu… Neden şimdiye kadar uyanmadı da şimdi uyandı? Bugüne kadar Tayyip beyi ne ile kandırdılar?

**
SONUÇ
“Hizmet Hareketi” ya da “Cemaat” olarak bilinen organizasyonun çalışma sitili, planı ve stratejisi ile yaptığı işler, verdiği hizmetler dikkate alındığında, tarihte çok kötü ünü olan “Haşhaşiler” örgütüne benzetilmesi, itham edilmesi, aynı statüde gösterilmesi çok büyük bir yanlışlıktır. Bu hareketin devlet yapısında bir barınma sistemi ve yakınlaşma tarzı olması demek, o hareketin tamamen “terörist”, “çete”, “örgüt” olmasını göstermez. O takdirde siyasi erkin pek çok mensuplarının da içinde oldukları tarikatlar da aynı statüye dahil olur!..
Devletin milli kimlik yapısına ters, cumhuriyetin temel ilkelerine ters, demokratik, hukuk ve sosyal yapısına ters bir çalışması varsa bunları önlemek de mevcut iktidarın görevidir. Yaptığı yanlışlar kendi yararına olunca suskun, aleyhine işlemeye başlayınca feryat, isyan etmek ikiyüzlülüğün ifadesidir. Hele ki hırsızlığı, yolsuzluğu, rüşveti savunmak, suçu sumen altına çekmek, yalanı sermaye olarak kullanmak yanlıştır…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!