Ülkemizin, bölgemizin ve dünyanın içinde bulunduğu buhranlar anaforu, bir diriliş hareketini beklemektedir. Bu kaostan çıkış ancak yaşama idealinden vazgeçip yaşatma ideali ile dolu olan bir sevdalılar ordusu ile mümkün olacaktır. Tarihte de açmazların yaşandığı demlerde hep bir karşılıksız sevenler ve hizmette en önde olup da ücrette en arkada durmayı bilen vefakarlar ile yeni ufuklara kanat çırpmak mümkün olmuştur.
Son zamanlarda, vefakâr ülküdaşlarımızın davetleri üzerine Anadolu’da yürekleri buhurdanlık gibi tüten efkarlı gönül dostları ile birlikte oluyoruz. Bu programlarda gördüğüm en müşahhas manzarayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Geçtiğimiz günlerde Sivas Ülkü Ocakları’nın organize ettiği “Türk’ün Son Başbuğ’u Alparslan Türkeş” konulu bir konferans için doğup büyüdüğüm topraklardaydım. -Burada konferans öncesi ve sonrasında yaşadıklarım Anadolu’nun her yerinde aynı ile tekerrür ettiğini bilmenizi ve ona göre değerlendirmenizi istirham ederim .-
Sivas Ülkü Ocakları başkanı değerli gönül insanı, inandığı gibi yaşayan örnek bir ülkücü Cengiz Han kardeşimle birlikte hem teşkilatlarımızı ziyaret ettik hem de bir Ülkü Ocağı’nın misyonunun eğitim olduğunu, gündeme kurban olmadan gündem belirlemenin ehemmiyetini bir kez daha gördük.
Konferansa katılanların yediden yetmiş yediye bir yaş kuşağını ihtiva etmesi oldukça mühim bir tablo idi. Özellikle de her yaştan hanım efendilerin dinleyici olarak salonda yer almış olması hem memleketim adına hem de ülkücü hareket adına büyük bir kazanç olarak gözüme çarpan noktalardandı.
Konferansta yüreğimizin yangınını katılımcılarla paylaşmak bir yana pek çok sloganın içerisinde değerli ağabey Muammer Demirci’nin “gençlerin bilinçlenmesi” benim ise “iç ahı” olarak ifade ettiğim “ Türkiye Türk’tür, Türk kalacak” sözünü haykıran salon ülkemizin ahvali adına ilginç bir durum tespiti idi. Ülkemizi etnik ırklara ayırmak ve “Türk” kavramını birleştirici tarihsel anlamının dışına taşımak isteyenlerin nelere sebep olabileceklerini ortaya koyan bir manzaraydı o slogan.
Ama şunu gördüm ki hem ocağımızın afişinde rahmetli Başbuğ’un çözüm dolu sözleri hem de program sonrasında sohbet ettiğimiz Baki abi, Muammer Demirci, üniversiteli gençler, il ilçe başkanlarımız, ocağımızın yöneticileri şu mesajı veriyordu:
Ülkücüler yeniden Anadolu yollarına düşmeli birlik, kardeşlik, iman, ahlak, dolu ülkü yolunu insanımıza yol yapmalıdır.
Ha bir de salonda yine her konferansımızın sonunda olduğu gibi üç emaneti hemşerilerime emanet ederek ayrıldık:
Birincisi: “Birlikte rahmet ayrılıkta azap vardır”
İkincisi: “İdeallerimiz bizi karındaşlıktan daha ileri seviyede bir akrabalıkla tanıştırmıştır.”
Üçüncüsü: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş olmazsınız…”