Erol Sunat
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Aralık Mevzular Kalabalık

Aralık Mevzular Kalabalık

0
Paylaş

Bu köşe yazısı, 2025 yılının son ayı olan Aralık ayında asgari ücretliler ve emekliler tarafından yaşanan derin ekonomik hayal kırıklığını ve çaresizliği konu edinmektedir. Yıl boyunca maaş iyileştirmeleri ve zam vaatleri sürekli olarak bu aya ertelenmiş, bu durum bekleyen kitlelerde yalnızlık ve umutsuzluk duygusu yaratmıştır. Yazar, kiraların maaşları aştığını ve insanların yalnızca enflasyondan değil, aynı zamanda tutulmayan sözler ve ilgisizlikten dolayı da ezildiğini şiddetle vurgulamaktadır. Aralık ayının gelmesiyle birlikte, asgari ücret tespit komisyonundaki belirsizlikler ve düşük zam ihtimalleri, tüm bekleyişin boşa çıkacağı yönündeki karamsarlığı artırmaktadır. Metin, mevcut durumu Orhan Gencebay gibi sanatçıların hüzünlü şarkı sözleriyle pekiştirerek, halkın yaşadığı zorluğun çok bilinmeyenli bir denklem haline geldiğini ifade etmektedir. Tüm bu karmaşanın sonunda, hayallerin Aralık’ta kalacağı ve gerçeğin Ocak ayında “sıfıra sıfır” bir sonuçla ortaya çıkmasından endişe edilmektedir.

 

Ne diyordu Orhan Baba?

“Ne sevenim var ne soranım var öyle yalnızım ki / Çilesiz günüm yok dert ararsan çok öyle dertliyim ki / Bana kaderimin bir oyunumu bu…”

Kader mi bilinmez amma, asgari ücretliye de aralık ayının oyunu mu bu demekten kendimizi alamıyoruz yıllardan beri…

Sevenleri var mı?

Keşke olsaydı…

Soranları var mı?

Olsaydı da gözlerimiz dolsaydı…

Çaresiz günlerinden ne haber?

Her bir güne defalarca çare yok demiş durmuş her biri…

Dert ararsanız yığılı…

Dertliler mi?

Orhan Babanın dediğinden anlattığından da fazla…

Her biri umutsuz vaka…

Anlayacağınız böyle nir havada ve manzarada başlıdılar 2025 yılının aralık ayına da…

Yıl bitiyor yıl…

Oysa ne hayallerle başlamıştı. Herkes on bir ay önce ocak ayını sevinçle karşılamıştı.

Ya şimdi?

Aralık mevzular kalabalık…

Gören yok bakan yok, ellerinden tutan yok, seslerini duyan yok, ciddiye alan yok, kalpler kırık moral yok, hal ve ahvalleri anlattıklarından çok daha kötü, yeminle yalan yok…

*****

Şu son on bir ayda, yapraklar döküldü, ölen öldü, düşen düştü, çakılan çakıldı, takılan takıldı bazı mevzulara türkü bile yakıldı…

“Olmaz olmaz bu iş olamaz…” diye bir şarkı vardı hatırlar mısınız?

Aralık ayı bir çoğumuza bu şarkıyı hatırlatır hep…

“Olur olur, bal gibi olur…” şarkısı ise bizim için değil zaten…

Ele bal, bize sirke gibi bir şey…

Aralık, sondan bir evvelki verinin adresi. Her ne çıkacaksa, nasıl çizilecekse emeklinin asgari ücretlinin portresi?

Yüzde bir civarı mı, buçuklu mu, iki bilmem kaç mı, neden vermez beşten ve daha yukarılardan ses?

Aralık ayını bekleye bekleye bir hal oldu herkes…

*****

Ara ara söz çoktu, vaat çoktu…

Ara zam yoktu…

İğneden ipliğe her şeye zam geldi, güncellemelere doyulamadı.

Asgari ücretliyi, emekliyi kimse dinlemedi, anlamadı.

Her şey ötelendi ertelendi aralık ayına.

Bir aydır, iki aydır, üç aydır, dört aydır derken, sesleri duymazdan gelindi bu insanların tam on bir aydır…

Bugün 1 Aralık 2025 Pazartesi…

Demirbank olsaydı, iyi günler dilerdi…

Milletin içini ısıtırdı, hafiften bir gülümsetirdi.

“Mazi kalbimde yaradır” şarkısı gibi, cümle mısralar yarım, notalar kırık dökük, melodiyi mırıldanacak halimiz kalmamış, şarkının yarısını unutmuş gitmişiz, tükenmişiz, bitmişiz…

*****

Bizi sadece enflasyon ezmedi…

Bizi yaşadığımız hayal kırıklıkları ezdi…

Güvendiğimiz o dağlar tüketti…

Tutulmayan sözler her ne ettiyse etti, ciğerimize işledi…

Aralık geldi, gün tükendi…

Biz tükendik…

Laf tükenmedi…

Bekledik, günleri günlere, haftaları haftalara ayları aylara ekledik…

Bu para, bu aylık, bu maaş bir kira etmiyor, kiraya bile yetmiyor dedik…

Her defasında ne demişlerdi…

Aralık ayını bekleyin…

“Bekledim de gelmedin” şarkısını bilir misiniz?

Sevmek, düşünmek, göz ardı etmemek derken…

Şarkıda, “Söyle, söyle hiç mi beni sevmedin” diye mısralarda var…

Hazır aralık ayı gelmişken, cümle asgari ücretliler ve emekliler için acizane hatırlatalım istedik…

*****

Borcumuzun harcımızın Aralık soğuğundan daha fazla üşüttüğü 2025 yılı aralık ayının bu ilk gününden herkese hayırlı günler olsun…

Emekliler ve asgari ücretliler olarak çok şükür aralık ayına eriştik…

Onca aydır…

Sizin durumunuz ne? Derdiniz ne? Şikâyetiniz ne? Maruzatınız ne? Diye bir Allah’ın kulu sordu mu?

Yalnızca…

Biliyoruz dediler…

Farkındayız dediler…

Az daha sabır dediler…

Her defasında aralık ayını işaret ettiler.

Geldi mi aralık ayı, geldi…

Yok, sondan bir evvelki veri, yok son veri, yok, sonraki, yok evvel ki…

Yok daha aralık başı…

Üçünü geçsin…Beşi dolsun… Onu olsun… Ortayı bulsun…

Yıl başına yakın…

Diyorlar ki…

Erken umutlanmayın sakın…

Ücret tespit komisyonu hikayesi var bir de…İşçi temsilcileri komisyona katılmayacağız açıklaması yaptılar.

Kim belirleyecek asgari ücreti? İşveren ve Hükümet temsilcileri mi? Yoksa asgari ücret hakem heyetine mi kalacak?

Aralık, mevzular kalabalık…

*****

Ne diyorduk, henüz aralık ayının başı. Ay uzun, günler upuzun…

Aralık ayına kadar bölük pörçük rakamlarla gelmedik mi?

Sokak ekonomisi, pazar ekonomisi, rakamların azizliği, matematiğin işgüzarlığı, enflasyonun laubaliliği, güncellemenin bir türlü gözü doymayan, önüne geçilemeyen hırsı yüzünden, her şey karıştı. Düğümlendi, kördüğüm oldu.

Gerçi Orhan Veli, “Ne atom bombası ne Londra Konferansı…/ Bir elinde cımbız bir elinde ayna / Umurunda mı dünya “demiş demesine de…

Emeklinin ve asgari ücretlinin umurunda dünya…

Ve umurunda olarak geldiler aralık ayına…

Kira ve maaş kafa kafaya gelmiş…

Geleli de hem çok olmuş hem de sağır Sultan duymuş…

Bazı hanelerde, kira maaşı aşmış. Kantarın topuzu fena kaçmış…

Efkârlı günlerimizde, kimsenin kapımızı çalmadığı, bir derdiniz var mı yok mu diye sormadığı, çoktan unutup da gittiği o günlerde, kışın hemen başında geldi aralık…

*****

Ne demişler, sayılı gün değil mi varsa ömrün gelir bulur seni.

“Bir ihtimal daha var…” şarkısı, Matematikteki ihtimal hesaplarını çağrıştırmaya başladı…

İşler hesap kitap faslına döndüğünde aralık ayının matematiğini çözmek zor.

Aralık çok bilinmeyenli bir denklem. Çöze çöze bir hal olursunuz da bitmez o denklemler yumağı, bir de bakmışsınız, ay bitmiş, eski yıl gitmiş, Ocak gelmiş, yeni bir yılın havai fişekleri geceyi aydınlatmaya başlamış.

Bize gelince sıfıra sıfır, elde var sıfır, başımız döner durur fır-fır…

Laflar laf değil kimine göre şamata, kimine göre gırgır…

Hayaller aralık, gerçekler ocak…

Kimseyi enflasyona ezdirmedik türküsü yine mi fon müziği olacak?

Ve yine soracağız bizim çilemiz ne zaman dolacak?

Aralık, mevzular kalabalık…

Bekledik ki bir rüzgâr essin ılık ılık…

Hiç değilse şöyle birkaç dakikalık…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!