Yusuf Dülger
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Doğulular ve Batılılar

Doğulular ve Batılılar

0
Paylaş

Kaynak, Yusuf Dülger’in “Doğulular ve Batılılar” başlıklı yazısından alınmış alıntıları içermektedir ve Ortadoğu’daki çatışmaları ve Doğu ülkelerinin siyasi durumunu eleştirel bir bakış açısıyla incelemektedir. Yazar, İsrail-Filistin savaşının temel nedenini din ve Yahudi üstün ırk inancına dayandırmakta, ayrıca geçmişteki Haçlı Seferleri gibi din temelli savaşlara dikkat çekmektedir. Müslümanların çatışmalarda kaybetmesini bilim ve teknolojide geri kalmaya, yetersiz eğitime, parçalanmışlığa ve Batılı devletlere bağımlılığa bağlamaktadır. Metin, özellikle eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Doğulu liderlerle yaptığı antlaşma törenindeki seviyesiz tavırlarını ve Doğulu yöneticilerin boyun eğen tutumunu kınamaktadır. Son olarak, metin Doğu halklarının kurtuluş yolunu göstermek amacıyla Pakistanlı şair ve düşünür Muhammed İkbal’in sömürgecilik ve köleliğe dair dizelerine yer vermektedir.

 

Dün ABD Başkanı Donald Trump ile Doğulu ülkelerinin yöneticileri arasında, İsrail-Filistin savaşının durdurulmasına ilişkin antlaşma yapıldı.

Bugüne kadar ilginç olaylar yaşandı. Kısaca belirteyim.

Dünyadaki savaşların nedenlerinden birisi dindir. İsrailli Yahudilerin “Yahudilik gayreti, “üstün ırk” inancı İsrail-Filistin savaşının baş nedenidir. Geçen yüzyıllarda Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında da “din” esaslı birçok savaş (Haçlı seferleri gibi) yapılmış, insanlık büyük acılar çekmişti. Gazze savaşları vicdanları parçaladı. İnançların kan-katliam gerekçesi yapılması yanlıştır. Dünyayı yaratan, insanların din adına acılar çekmesini istemez. Bu yüzden din bilginleri ve ilgililer dini metinleri doğru ve daha geniş bir bakış açısıyla yorumlamalılar.

İsrail ile Filistin, İran, Suriye, Ürdün, Lübnan, Yemen gibi ülkeler arasında yapılan harplerde hep Müslümanlar kaybetti. Kayıpların nedenleri arasında bilim ve teknolojide gerilik, yetersiz eğitim öğretim, Müslümanların birlik olamamaları, Müslüman yöneticilerin başka inanç ve kültürdeki devletlere bağımlılıkları, çıkar duyguları var.  Müslümanların bilim ve teknolojide geri olmaları kader olamaz. Çünkü İslam dini bilimin engelleyicisi değil teşvikçisidir. Müslümanlar çokça dogmatik yaşıyorlar. Sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Eğitim öğretimini modern hale getirmezsen, çalışmazsan, dogmatik yaşarsan kaybedersin. Senin partin benim partim, senin tarikatın, benim tarikatım der parçalanırsan güç kaybedersin. “Başa geçmem, iktidarda kalmam için Amerika, İngiltere, Fransa gibi ülkelerin desteğini alayım, şöhret yapayım” dersen özgür olamazsın, emir almaya mecbur kalırsın, rezil olursun. Doğulu ülkelerin başkan ve yöneticileri genelde böyle.

Amerika İslam ülkelerini dağıtmak için bir proje (BOP) hazırlamış. O projeyi uygulamak için sana görev vermek istemiş. Sen o görevi almış, BOP eş başkanı olarak Amerika’ya destek vermişsin, Amerika dünyamızı yıkmış yakmış, sen hâlâ o görevdesin. “Artık ben yoğum, bu görevi bırakıyorum” demiyorsun. Lazım oldukça Amerika’nın işine yarıyorsun. Olmaz!

Acıların durması, halkların insanca yaşaması için yöneticilerin birikimli ve özgür olmaları gerekiyor. Tabii ki halk da böyle olacak. Amerika başkanı; “benim casusu serbest bırak” diyor, dediği oluyor.Ben sana meşruiyet kazandırdım, sen seçim hilesi yapmasını bilirsin” diyor, “haddini aşmadiyen olmuyor.

Amerika’nın dengesiz başkanı İsrail’e her türlü desteği veriyor; İsrail’in savaş gücü ve moralini artırıyor, “Gazze halkını göç ettirelim, o sahillere plajlar yaptıralım” diyor. Sonra, “savaşı durduruyorum, gelin imza atacağız” diyor, Doğu’nun devlet ricali “tamam” diyor, hepsi imzayı basıyor. İsrail yarın çıksa: “Savaşa devam dese, Amerika İsrail’e yardıma başlasa, kim ne diyebilecek?” Şu işlere bakın, çocuk oyuncağı, deli saçması gibi.

Trump imza töreninde: “Hepinizden şu kadar trilyon dolar para aldım, daha alacağım. Ben ne dersem o olacak. Güzel eşlerinize selam söyleyin…” diyor, herkes susuyor. Eşi benzeri görülmemiş, seviyesiz ve terbiyesiz kişi ve sözlerle karşı karşıyayız.

O sahneyi hatırlayın, İslam ülkelerinin bütün liderleri hizaya geçmişler, esas duruştalar. Başta Pakistan’ın Başbakanı olmak üzere hepsi yağcılık, yalakalık, kulluk yapıyor. Bunlar, insanlık ve Doğu halkları adına utanılacak şeyler.

Program bittikten sonra TV kanallarına baktım. Gazeteci, uzman, akademisyen denen bir sürü insan; bizi uyutmak, birilerine yalakalık yapmak için çırpınıyorlar. Bunlardan da utandım. Yazıklar olsun, insan bu kadar rezil olmaz.

***

 Bu vesileyle aklıma Pakistan’ın büyük şair ve düşünürü Muhammed İkbal (1873-1938) geldi. Çoğu şiir, dört-beş kitabı var. İyi bir Atatürk hayranı olan İkbal’in birkaç dizesini buraya aktarıyorum. Dizelerin verdiği mesajlar, Doğu halklarının (Müslümanların) kurtuluş yolunu gösteriyor.

 “Ey Himalaya, ey Ganj nehri. Böyle şerefsiz, renksiz hayat daha ne kadar devam edecek?
 “Şark, Garp hür; biz ise yabancı eline düşmüş bir av… Bu ebedi bir ölümdür, ağır uyku değil…”

 “İnsanlık Frengin elinden inim inim inledi. Hayat onun yüzünden huzura kavuşamadı.”

 “O halde ey Şark milletleri, ne yapmalıdır ki Şark tekrar aydınlığa kavuşsun.”

 “Kölelik bir milletin fertlerini birbirine düşürür, düşman eder. Akrep iğnesini panzehir sanır.”

 

Açıklama: Bu dizeler ve sözler Muhammed İkbal’in Yolcu, Ey Şark Kavimleri, Kölelik adlı şiir kitabından alınmıştır. (Ter. Ali Nihat Tarlan, Eser Neşriyat İstanbul 1976.)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!