Mehmet Özkendirci
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Aynanın Öte Yüzü

Aynanın Öte Yüzü

0
Paylaş

Karikatürist yazarımız Mehmet Özkendirci’den bir düşündürücü hikâye faha…

Nerede fakültenin merdivenlerini ikişer üçer atlayarak geçen Feridun. Nerede yürürken bile dizlerine çiviler batan zayıflamış bacak kaslı Feridun. Bütün derdi bu olsa iyi. Sabahları ayna karşısındaki adam da kimdi öyle. İri burulu, uzamış kulakları, sarkmış yüzü, kel adam. Hani gözlerine dikkatlice bakmasa bunun kendisi olduğuna inanması zordu. Ama gözler yalan söylemezdi, yorgun ve bezgin olsalar da. Her sabahki değişmez durum, birden gözlerinin kararıp aynaya çarpmasıyla bozuldu. Ne bir ses ne de bir acı duydu. Sonrası aynen şöyle oldu…

Asansöre binmek üzereyken çapraz dairedeki otuz yaşlarında komşusu hızla önüne geçip kapıyı açtı.

-Buyurun komşum.

-Teşekkür ederim komşum.

Demek komşum kör, sağır ve dilsiz değilmiş diye düşündü. Öyle ya bunca zaman onu hep görmezden gelmiş, bir selam bile vermemişti. Hoş kendisi de bir selam verip kendini tanıtmamıştı. Yaşça büyük olması bahane olmamalıydı. Asansör altıncı kattan dördüncü kata inince kapıdan giren yaşıtı bir bayan tebessüm ederek konuştu.

-Günaydın komşularım.

-Günaydın.

-Günaydın komşum.

Asansör zemin katta inerken komşuları yine tebessüm ederek birbirlerine hayırlı ve iyi günler diledi.  Genç adam komşum nereye gideceksiniz, gideceğiniz yer yolum üzerindeyse arabada biraz sohbet ederiz dedi. Feridun Bey nazikçe bu teklifi kabul etmedi.

-Teşekkür ederim komşum, markete kadar yürüyeceğim. Bacaklarım biraz açıksın.

Allah, Allah ne oluyordu böyle… Günaydın, iyi günler, komşum. Bunları daha önce hiç duymamıştı komşularından. Bunların bir isimleri yok mu Ali Bey, Ayşe Hanım gibi… Yoksa hepsinin ismi komşum olabilir miydi? Düşündüklerine kendisi bile güldü.

-Bir ekmek, bir koli yumurta ve yarım kilo kaşar peyniri verir misiniz?

-Tabii, Komşum hemen hazırlıyorum, siz oturun biraz. Demli çayım var içerken biraz laflarız, ne olacak bu memleketin hali efendim.

Her sabah yüzünden düşen bin parça olan adamın yüzünde şimdi güller açıyordu. Kulaklarına kadar uzanan ağzı hiç susmuyordu.

-İsterseniz size köy yumurtasından vereyim, sizin gibi saygın müşterilerim için köy yufkası ve yoğurdum da var.

Feridun Bey teşekkür edip çıkmak üzereyken market sahibi yanında duran gence seslendi.

-Oğlum, Beyefendinin siparişlerini evine bırakıver.

-Teşekkür ederim Beyefendi ben götürebilirim, zaten aldığım ne ki?

-Rica ederim, bizim için müşteri memnuniyeti çok önemlidir. Hadi oğlum al Beyefendinin elinden poşetleri.

Feridun Bey birazda bahşiş vermek istemediği için epey dirense bile genç poşeti çoktan elinden almıştı. Her zaman yüzüne bakmaya tenezzül etmeyen iri kıyım market sahibinin başına taş mı düşmüş yoksa sabah güneşi mi çarpmıştı. Yolda gencin elindeki poşeti aldı.

-Sen git delikanlı benim uğrayacak daha çok yerim var.

Sabahtan beri gördüklerine inanamıyordu. Gördükleri rüya olmalıydı daha önce hiç duymadığı görmediği.  Keşke bu rüyadan hiç uyanmasam derken hüzünlenmeye başlamıştı. Asıl rüya eve gelince eşinden geldi.

-Ben uyurken çayı demleyip mükemmel bir masa hazırlamışsın ellerine sağlık hayatım. Kahvaltı sonu sen kahveni içerken ben mutfağı toplayıp gelirim.

Asıl sürprizi salona girince gördü. Duvarlar yaptığı resimlerle bir sergi salonu gibiydi. Yıllardır duvarda izi kalır diye asılmayan resimleri şimdi gizlendikleri yerden çıkmışlardı.

-Nasıl buldun salonumuzu… Resim sergisi gibi değil mi?

-Evet ama duvarda iz bırakırlarsa…

-Ayol bunlar birer sanat eseri. Hele şu at resmine oldum olası bayılırım. Sanki her an çerçevesinden salona fırlayacak gibi.

Feridun Beyin şaşkınlığı her dakika yükseliyordu. Eşi sitem etmeden geçmedi.

-Bir tanede benim resmimi çizmedin. Çiz de komşular kıskançlıktan patlasınlar olur mu hayatım.

Neler duyuyordu Feridun Bey, otuz yedi yıldır böyle sözler duymamıştı. Sabahtan beri yaşadıkları bir rüya olamazdı. Fakat çok güzel şeylerdi, hiç duymadıkları görmedikleri. Keşke bunlar rüya olsa ve hiç uyanmasam derken hüzünlenmeye başlamıştı. Nazik komşuları ve yüzüne bakmayan market sahibi neredeyse hürmetten yerlere eğilecekti. İkindi sonu arkadaşlarıyla buluşmak için minibüse bindiğinde yeni şoklar yaşayacağından habersizdi. Daha önce telefona gömülen başlar ve gülüşen gençler yerlerini verme yarışındaydılar.

-Bey amca ayakta kalmayın lütfen buyurun.

Yıllardır yaşlı, hasta ve hamileleri görmezden gelenlere ne olmuştu. Koltuğa oturduğunda şaşkınlığı sürüyordu. Torunu yaşındaki gence kaç kez teşekkür etti hatırlamadı. Minibüs kırmızı ışıkta beklerken önünde bulunan beş araç ve üç polis motosikleti dikkatini çekti.  Bunlar hangi mafya babası diye düşünürken yanında oturan kişi konuşmaya başladı.

-Avrupalı liderler işe bisikletle gidiyorlar. Ya da bizim gibi toplu taşıma araçlarıyla gitsinler. Onlara bu saltanatı sağlayan bizlerden farkları ne?

Feridun Bey gördüklerine ve duyduklarının şaşkınlığıyla minibüsten indi. İlerdeki kuyruğu merak etmişti. Ucuz et kuyruğu ise gireyim diye düşünürken kuyruğun sonundaki kişiye sordu.

-Bu ne kuyruğu ucuz ekmek mi yoksa et mi?

Ardından kuyruğa giren kişi tepeden tırnağa süzdükten sırıtarak konuştu.

-Beybaba hangi devirde yaşıyoruz, sen uzaydan mı düştün. Ne ekmeği ne eti, bu kuyruk pasaport kuyruğu. Her şeye çare bulan hükümet bir bu işe çare bulamadı.

Feridun Bey işletildiğini düşünürken önündeki konuşmaya girdi.

-Arkadaş haklı. Vatandaşı saatlerce kuyrukta bekletmeye ne hakları var. Bu işi watsaptan pekâlâ çözebilirler. Nihayet iki fotoğraf ve kimlik bilgileri, ödeme banka hesabına yatırılır. Eloğlu uzaya turlar düzenliyor biz bir Avrupa turu için çektiğimiz çileye bak.

-Özür dilerim bu kuyrukta emekli var mı?

-Olmaz olur mu, çoğu emekli. Bankalar düşüş faizli kredileri yıllara bölüyorlar, her türlü kolaylığı sağlıyorlar. Paramızda eskisi gibi Uganda şilininden az değil, hatta dolarla baş başa gidiyordu.

Duydukları inanılır gibi şeyler değildi,  Whatsapp’tan eşi ve kendisinin kimlik bilgileri ve fotoğraflarını indirdi yakındaki fotokopiciden çıktıları aldı tekrar çıktığı kuyruğa girdi. İki saat geçmeden onun ve eşinin pasaportu olacaktı. Şimdiden kendini Kanarya adalarında ve Japonya da görmeye başladı. Önüne gelen ilk taksiyi çevirdi. Sonra yakın mesafelere taksilerin gitmediklerini fark edince sürücüden özür diledi

-Beyefendi özür dilemek için mi beni durdurdunuz.

-Tekrar özür dilerim, ben kısa mesafe gidecektim, almazsınız diye…

-Beyefendi müşteri müşteridir isterseniz karşı kaldırıma gidin taksimetre ne yazarsa onu verirsiniz.

Trafikte her sürücü kurallara uyuyordu. Sinyal vermeden dönmüyor, korno çalmıyor, yol veriyor, araçtan inip levyeyle adam dövmüyordu. Çeşitli bahanelerle yolu uzatmayan sürücü indi bindi tarifeden parasını aldı teşekkür etti, iyi günler diledi. Allah Allah neler oluyordu. Dün de aynı yollardan geçmişti bugün de. Aynı evler aynı mekanlar, hatta üzerindeki gömlekte aynı altındaki pantolonda. Acaba ben dünden mi kaldım dün bugün mü yoksa diye düşünürken kaldırımdan caddeye indiğini fark etmedi. Gençlerden biri ardından kucaklayıp çekmese araçların altında kalması içten değildi. Sürücü sert bir fren yapınca kıl payı ezilmekten kurtuldu. Sürücüden ağzı açılmadık küfürler beklerken, düşündüğü olmadı.

-Beyefendi biraz hızlı gidiyordum sizi geç fark ettim çok özür dilerim. İsterseniz sizi acile götüreyim, şekeriniz veya tansiyonunuz düşmüş olabilir.

-Sağ olasınız beyler, bir şeyim yok.

Bu günlük yaşadıklarım yeter deyip eve döndü. Mutfakta eşine rica minnet yılda dört beş kez yaptırdığı mis gibi kuru fasulye kokusu geliyordu. Koklaya koklaya mutfağa geldi.

-Oooo bu ne zahmet hanım. Kuru pilavsız olmaz, bir de soğanı yumrukla bölünce kral sofraları halt eder vallahi.

-Ne zahmeti hayatım. Duyanda kuru fasulye sevmediğim için hiç yapmadığımı sanacak.

Yemek sonu haber kanallarında dolaştı bir zaman. Hayret ne yeni zamlar, ne de kadın cinayetleri, çocuk tecavüzleri, madenler için yakılan kesilen ormanlar vardı. İş kazalarında bu yıl hiç ölen yoktu. En güzeli de savaşların insanlık suçu olduğu, suçlulara karşı tüm milletlerin ortak cephe aldıklarıydı.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!