Diktatörlükler kolay kolay halk eliyle devrilmez. Tarih buna pek çok örnek sunar: Hitler, Mussolini, Saddam… Hepsinin sonu dış müdahaleyle geldi. Halkın nefret ettiği, baskıcı yönetimler ayakta kalmaya devam ederken, genellikle bir dış güç “yeter artık” dediğinde devrilirler.
Bugün benzer bir senaryo İran için yazılıyor. Batı dünyası, İran’ın uzaya füze gönderebildiğini gördükten sonra, bu teknolojinin nükleer başlıklarla birleştiğinde nasıl bir tehdide dönüşeceğini fark etti. Önce İsrail’e havale edilen bu “tehdit dosyası”, yakın zamanda Amerika ve Avrupa’nın doğrudan müdahale gündemine girebilir.
İran halkı, yıllardır molla rejiminin baskısı altında. Hayat pahalı, özgürlük yok, kadınlar sokakta nefes alamıyor. Sokaklar zaman zaman kaynasa da rejim direniyor. Ama dış müdahaleyle birleşmiş bir halk hareketinin bu defa rejimi devirmesi daha olası. Asıl mesele şu: Rejim giderse yerine ne gelir?
Tarihte gördük. Irak’ta Saddam devrildi, ülke parçalandı. Suriye’de Esad’a karşı ayaklanan halkın ardından gelen vekil güçler, ülkeyi cehenneme çevirdi. Aynısı İran’da da olabilir. Zagros’un dağlarında, Mezopotamya’nın ovalarında, Batı’nın “kullanışlı aparatları” hazır bekliyor olabilir. Yani İran sonrası dönem, Türkiye’nin doğu sınırına yeni bir tehdit daha ekleyebilir.
Bu noktada “Zengezur Koridoru” kilit rol oynuyor. Türkiye ile Türk dünyası arasındaki kara bağlantısını sağlayacak bu koridor, yalnızca ekonomik değil jeopolitik bir projedir. İran bu koridora hep karşı durdu. Çünkü bu hat, onun kuzeye etkisini zayıflatıyor, Türk dünyasıyla bağını koparıyor. Bu yüzden Ermenistan’a destek veriyor. Çünkü Türk koridoru açılırsa, İran doğudan izole olur.
İşte bu sebeple, İran rejimi devrildiğinde Türkiye çok dikkatli olmalı. Çünkü oluşacak boşlukta, Batı’nın istediği gibi şekillendirilmiş bir İran, tıpkı bugünkü Ermenistan gibi Türkiye’nin karşısına dikilebilir. Bu da Zengezur’u hayalden öteye taşıyamaz.
Buradan ders çıkarmalıyız. Türkiye, kendi içinde de artık bu sürece hazırlanmalı. Güçlü bir demokrasi, bağımsız bir adalet sistemi, liyakate dayalı bir yönetim ve güçlü bir orduyla bu yeni dönemi karşılamalıyız. Mevcut rejim, ülkeyi içeride yıprattı, ordumuzu zayıflattı, kurumları aşındırdı. Yeni bir vizyon şart.