nazim-peker
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Bahçeli’nin Çağrısı

Bahçeli’nin Çağrısı

0
Paylaş

Nazım Peker’in “Bahçeli’nin Çağrısı” başlıklı köşe yazısı, Devlet Bahçeli’nin anayasa değişikliği çağrısının eleştirel bir değerlendirmesini sunmaktadır. Yazar, Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut anayasal yapısını ve ulus devlet kimliğini vurgulayarak, yeni bir anayasa yapma girişimlerinin altında yatan gerçek niyetleri sorgulamaktadır. Metin, etnik ayrımların olmadığı ve tüm vatandaşların eşit haklara sahip olduğu iddiasıyla, bazı grupların özerklik taleplerini, milli kimliği ortadan kaldıracak sinsi bir plan olarak nitelemekte ve bunun mevcut anayasaya karşı açık bir kalkışma olduğunu belirtmektedir. Son olarak yazar, Türk milletinin bu duruma sessiz kalmayacağını ve gereken cevabı demokratik yollarla sandıkta vereceğini ifade etmektedir.

 

Siz kimden yanasınız, açık seçik söyleseniz de bizlerde bilsek, ona göre tavır alsak. Hem milliyetçi hem önder Apo’cu olunur mu?

Bahçeli’nin çağrısı üzerine, “Yeni ve Sivil Anayasa yapma” iştahı kabardı birilerinde.

Mecliste bir komisyon oluşturulup, yeni Anayasa yapılacakmış çok katılımla.

Yani kabahatlerine ortak arıyorlar.

Yaşı seksene gelmiş bir emekli eğitimci olarak soruyorum, tüm muhalefet partilerine, sizler

neyin peşindesiniz?

Türkiye Cumhuriyeti devleti, bir ulus devlettir. Kurucu kimlik tanımlanmıştır ve bu özellik, mevcut Anayasa’nın bağlayıcı maddeleri ile güvence altına alınmıştır.

Sn. Bahçeli ve diğerleri, burada sizi rahatsız eden nedir, hangi maddelerdir?

Karnınızdan konuşmayıp açıkça söyleseniz olmaz mı?

Türkiye Cumhuriyeti de diğer demokratik ülkelerde olduğu gibi bazı etnik guruplara sahiptir. Bu asla göz ardı edilemez.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, tüm toplumu kucaklayarak ayırım gözetmeksizin her türlü haktan eşit şekilde faydalandırmak üzere özenle hazırlanmıştır. Hangi etnik gurup, Türkün faydalandığı bir haktan faydalanamıyor? Vekil mi olamıyorlar, Cumhurbaşkanı mı olamıyorlar, eğitimde eşit mi değiller, mahkemelerde farklı bir uygulama mı yapılıyor?

Bundan daha büyük hak olabilir mi?

Dayanağını ve zemini 1924 Anayasasından alan mevcut Anayasa, TBMM’ne tanıdığı yetki sınırlarında günün koşullarına göre yeterince değiştirilmiş ve içeriğinde hiçbir topluluğa, diğerinden ayrıcalıklı ve üstün haklar tanıyacak bir ayrımcılık içermemektedir.

Dünyanın demokratik pek çok ülkesinde olduğu gibi, elbette bizim ülkemizde de dönemsel olarak bazı yönetimsel sorunlar yaşanmaktadır; şimdiki gibi.

Ama bu olumsuz sorunlardan tüm vatandaşlarımız aynı oranda etkilenmektedir.

Bu, genel anlamda bir insan hakları ihlalidir.

Olumsuzluğu da yönetenlerin, Anayasa tanımazlığından kaynaklanmaktadır. Anayasa kararları herkesi ve her kurumu bağlar ilkesi ve zorunluluğuna karşın, “Anayasa kararlarına uymuyorum, saygı da duymuyorum” anlayışı en büyük olumsuzluktur.

Bu ihlal ve bundan kaynaklanan sosyo-ekonomik sorunları kasıtlı olarak, bir etnik topluluğun münferit sorunu haline getirerek, buradan ucu ÖZERKLİĞE açılacak ayrıcalıklı taleplerde bulunmak, bu taleplere siyaseten alet olmak, milli kimliği ortadan kaldıracak bir Anayasa talep etmek, ucu dışarda olan sinsi bir plandır.

Ve mevcut Anayasa’ya yapılmış aleni bir kalkışmadır, hiçbir mazeretle de izah edilemez.

Gördüğüm kadarı ile hızla gelişen olaylar karşısında kafası karışan asil milletim, bu olanları büyük bir sabır ve endişe ile izlemektedir. Susuyor olması, kimseye cesaret vermesin.

Bu millet o kadar asil ve tepkilidir ki tarihteki tanımı, “Çarıklı Erkanıharp”tir.

Günü geldiğinde, “Atını nallamasını da itini bağlamasını da çok iyi bilir.”

Cevabını günü geldiğinde demokratik olarak sandıkta güçlü bir şekilde verecektir. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Lütfen ülkenin kodları ile oynamayın.

Bu yolda yürüyenler, tarihin tozlu sayfalarında İBRETLE anılacaklardır.

Esen kalınız.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!