Atsız Burucu’nun köşe yazısı, Büyük Taarruz ve 30 Ağustos Zaferi’nin önemini vurgulamaktadır. Kaynak, Mustafa Kemal Atatürk’ün bu kritik dönemdeki sarsılmaz kararlılığını ve “Ya istiklâl ya ölüm” şeklindeki ünlü sözünü ön plana çıkarıyor. Metin ayrıca, zaferin sadece bir kişinin değil, tüm milletin kolektif çabasının bir sonucu olduğunu; askerinden köylüsüne kadar herkesin bu başarıda payı olduğunu ifade etmektedir. Mustafa Kemal’in zaferin ardından gösterdiği alçakgönüllülük ve liderlik vasıfları da özellikle belirtilmektedir. Sonuç olarak, metin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın milli ruhu ve kararlılığı hatırlatma işlevine dikkat çekmektedir.
Büyük Taarruz’un günleri yaklaşırken, kimi komutanlar derin tereddüt içindeydi. Kazım Karabekir doğuda boşluk kalmasından kaygı duydu, Refet Bele ihtiyatı elden bırakmamak gerektiğini söyledi, Ali Fuat Cebesoy erzak ve cephane yetersizliğini dile getirdi. İsmet Paşa bile kimi zaman daha çok hazırlık yapılması gerektiğini öne sürdü.
Ama Mustafa Kemal, hepsinin ötesinde bir kararlılıkla şu sözü söyledi:
“Ya istiklâl ya ölüm.”
Ve 26 Ağustos sabahı başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da kesin bir zaferle taçlandı. Anadolu’nun talihi değişti, millet zincirlerini parçaladı.
Zaferin ardından Harbiye’den hocası Şevki Paşa, Mustafa Kemal’in yanına gelerek şöyle dedi:
“Evladım, bu senin başarındır.”
Mustafa Kemal ise büyük bir vakar ve alçakgönüllülükle şu yanıtı verdi:
“Hayır Paşam, bu benim değil; bu milletin zaferidir.”
İşte o an, yalnızca askeri bir dehanın değil, milletine dayanan gerçek bir liderin büyüklüğü ortaya çıktı. Bu zafer, tek bir kişinin değil; cephede can veren Mehmetçiğin, tarlasını bırakıp cepheye koşan köylünün, yokluk içinde bile iradesini kaybetmeyen bütün bir milletin eseriydi.
Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlarken, o ruhu, o inancı ve o kararlılığı yeniden hatırlıyoruz.
Kutlu olsun Zafer Bayramımız!
