14.03.2015 günü sosyal medyaya düşen bir habere göre, “Özel Statülü Hacı Bektaş Veli Anadolu Lisesi’nin temeli atıldı”.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, “İslam’ın Alevi-Bektaşi yorumunun öğretileceği, Özel Statülü Hacı Bektaş Veli Anadolu Lisesi’nin, devlet yatırımı ile inşa edileceği”ni belirterek, "Lise, gerek milli eğitim gerek kültürümüz açısından çok önemli bir ilk adım" demiş.
Ayrıca Sayın Bakan, “Dosteli Yardım Eğitim ve Kültür Vakfı” ile Küçükçekmece Atakent Mahallesi’nde ortaklaşa inşa edecekleri “Özel Statülü Hacı Bektaş Veli Anadolu Lisesi”nin temel atma törenine de katılmış.
Bu bilgiyi okuduğumda,13 yıllık iktidarı boyunca, Alevilik konusunda yapılmış bu atağı hayretle ve şaşkınlıkla karşıladığımı ifade etmeliyim.
Hiçbir işe yaramamış “Alevi Çalıştayları”nı çağrıştıran bir seçim öncesi atağı olarak bu ne anlama ifade ediyor diye düşündüm.
Sayın Bakan’ın ağzından ifade edilen, “İslam’ın Alevi-Bektaşi yorumunun öğretileceği Özel Statülü Hacı Bektaş Veli Anadolu Lisesi”, üstelik de “özel statülü” soslu bu girişimden ne çıkacak?…
Basında yer alan bilgiler doğru ise;
1. “Önümüzdeki eğitim öğretim yılına yetiştirilecek özel statülü okulda Alevi – Bektaşi inancı ve ibadetinin öğretilecek ve cem evlerine dede, baba yetiştirilecek”.
2. 300’ü yatılı olmak üzere 600 kişilik olacak olan okula “Balkanlar’dan, Orta Doğu’dan ve Orta Asya’dan da öğrenci alınacak”.
3. Vakıftan yapılan açıklamada okulun müfredatında lise eğitiminde yer alan ortak derslerin yanı sıra “Alevi-Bektaşi öğretisine ilişkin derslerin olacağı ve müfredatın Milli Eğitim Bakanlığı ve vakıf tarafından ortak hazırlanacağı” anlaşılıyor.
İsterseniz bunlara bir bakalım:
Önce Sayın bakanın ifadesinde yer alan “İslam’ın Alevi-Bektaşi yorumunun öğretileceği” son derece önemli bir yanlıştır.
Yeni bir deyim olarak “Alevi İslam” ne anlama geliyor ve mevcut İslam anlayışlarından birini mi, yoksa yeni icat bir İslâm’ı mı ifade ediyor? Bunun açıklığa kavuşturulması lazımdır.
“Alevi İslâm” deyiminin zıddı nedir? Bu Sünni İslam’sa, Alevilerin yeni kazandıkları bir statü mü söz konusudur?
Dünyada “Alevi İslâm” tabiri olmadığı gibi, karşılığı da yoktur.
Şii veya Şia anlamında ise, bu zaten doğru değildir.
Basından aldığımız üç maddenin 1. Şıkkında ifade edilen: ” Alevi – Bektaşi inancı ve ibadetinin öğretilecek ve cem evlerine dede, baba yetiştirilecek”se, bu temel İslam din dersi ve tasavvuf dersleri okutulacak, Alevi (Kızılbaş) yol ve erkânı ile Bektaşi yol ve erkânı öğretilecek anlamına geliyor.
İlahiyat fakültelerinde bile tasavvuf değil; Tasavvuf Tarihi okutulurken, özel bir lise de “tasavvuf uygulamaları ve bunun uygulayıcıları olarak “Dede” ve “Baba” hukuk açısından nasıl programa alınacak, kim okutacak, uygulamayı hangi öğretmen becerecek?
1.30.11.1925 tarihli ve 677 sayılı “tekke ve zaviyelerle türbelerin seddine ve türbedarlıklar ile bir takım unvanların men ve ilgasına dair kanun” dur.
Tarikatları yasaklayan ilgili 677 sayılı kanunla şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, nakiplik, halifelik ile bu unvan ve sıfatların kullanılması ile bu unvan ve sıfatlara ait hizmet ifası ve kıyafet giyilmesi yasaktır.
Yukarıda sayılan sıfat veya unvanlar bütün tarikatlarda kullanılan ortak sıfat veya unvan olmakla birlikte, “müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık ve halifelik” doğrudan Alevilik ve Bektaşilikle ilgilidir
Anayasanın 174. Maddesi ile anayasaya aykırılığı iddiasında bulunulamayacağı hükme bağlanmış 8 inkılâp kanunundan biridir.
2. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu “Atatürk İlke ve İnkılâplarının ve Laik Devlet Niteliğinin Korunması” üst başlıklı ve “Atatürk İlke ve İnkılâplarının Korunması” matlaplı 84. Maddesi:
“Madde 84- Siyasi partiler, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmak ve Türkiye Cumhuriyetinin laiklik niteliğini korumak amacını güden “ sekiz inkılâp kanunu sayıldıktan sonra, “Hükümlerine aykırı amaç güdemezler ve faaliyette bulunamazlar” demektedir.
Bu ve benzeri kanunlar, bir “torba” ya atılarak, bina yapılırken, Alevilik, Bektaşilik ve türdeşlerini de içine alan bir düzenleme yapılacak mı, yapılmayacak mı?
Bu işler seçim sonrasına kalacaksa, bu temel atmalar ve telaş “Alevi oyları pazarlama”sı ise bizim diyecek sözümüz yok. Sebebi de bizim siyasetçi olmayışımızdır.
Ayrıca siyasi partiler kanunundaki yukarıda bahsedilen madde ve onun karşılığındaki ceza da hatırlanmalıdır.
Milleti boşa umutlandırıp, heyecanlandırmak ve peşinden hayal kırıklığı ile sıkıntıya sokmak, kime ne kazandıracaktır.
Aleviler, Bektaşiler Âşık Veysel’in ifade ettiği gibi;
“Aslım Türk’tür, Elhamdülillah Müslüman
Şükür “Amentü”ye etmişiz iman
Kalbime yaraşmaz şirk ile güman
Kalbimiz nur ile dolu sayılır” demektedirler.
Amentü Duası, İslam dünyasında sadece Hanefi- Maturidi bilinen, hiçbir ibadette okunmayan, inanç esaslarını anlatan bir duadır.
Ayrıca Şah İsmail ve Pir Sultan Abdal’ın diliyle de bugün “Alevilik – Bektaşilik” kelimeleriyle kullandığımız inanç bir tasavvufi okulu, yani “TARİKAT”ı ifadeder. Bunun adı köylüler söz konusu olduğunda “KIZILBAŞLIK (yeni deyimle, Alevilik), şehirliler içinse, “BEKTAŞİLİK”dir.
“Muhammed dinidir bizim dinimiz,
Tarikat altında geçer yolumuz,
Hem Cibril-i Emin’dir rehberimiz
Biz müminiz, mürşidimiz Ali’dir.”
Pir Sultan Abdal
**
Şeriat öğrendim bin bir ad için
Hakikat öğrendim, aynı zat için
Marifet öğrendim bu sıfat için
Tarikata hizmet ettim ezelden
Şah İsmail Hatai
Eğer T.C. Hükümeti tarikatları, kapandıkları günkü mevzuat benzeri bir mevzuatla yeniden açmayı ve “yaygın halk eğitim kurumu” olarak açmayı düşünüyorsa, buna sadece şapka çıkarırız ve her türlü bilimsel desteği de vermeye hazır olduğumuzu beyan ederiz.
Osmanlı’nın son, T.C.nin de ilk mevzuatları arasında yer almış olan 1 Tüzük ve 8 yönetmelikten oluşan mevzuat okunduğunda, her tarikat şeyhinin “iş ve mesleği olmayan dervişlerine iş ve meslek öğretmekten sorumlu olması” gibi son derece modern ilkeler taşıdığını da hatırlatmam gerekecek.
Özellikle devletimizi ve Hükümetimizi yönetenleri, Alevilik konusuna ömrünün 45 yılını vermiş bir din ve bilim adamı sıfatı ile sesleniyorum:
– Avrupalıların ısrarla kaşıdığı ve ülkemizde kangrenleştirerek, İslam’dan ayırmaya ve boyunlarına çok yakında olmasa bile “Haç” takacakları günü hayal ettikleri bir ortamda, daha dikkatli ve ciddi çalışmalar yapmaya davet ediyorum.