1933 yılında Milli eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından ilk defa uygulamaya konan andımız niçin kaldırılamaz?
Bu andı ilkokullara koyanlar, Osmanlı dönemi eğitim ve kültürü ile yetişmiş; Balkan Savaşı, 1. Dünya harbi ve Milli Mücadeleyi yaşamış nesildi.
Okullarda eğitim programları istenilen her şeyi veremiyordu. Hiç olmazsa her gün derslere başlamadan önce okunan; tekrarlanan “andımız” haline gelmiş, sloganlaşmış birkaç cümle ile gelecek nesillerin Türk Kültürü ve İslam ahlakına uygun yaşama bilinci oluşturmak istiyorlardı.
Bu bakımdan andı bir hatırlayalım:
1. “Doğruyum”; doğruluk bütün dinlerin olduğu gibi, İslam dininin ve Kur’anın en çok övdüğü ve insanlarda bulunması gereken vasıf, ahlâki bir meziyettir.
Doğruluk Kur’anda (sadakat)la birlikte 55 kere geçmektedir.
Doğruluktan zarar görmeyenler, bunu nasıl iptal eder?
Hile, hurda, üç kâğıtlılık, dolandırıcılık, yalancılık, sahtekârlık, soygunculuk, çalışmadan kazanmak doğruluğun zıddıdır.
Doğruluğu kaldırarak, kindar ve sahtekâr bir nesil mi amaçlanmaktadır?
2. “Çalışkanım” Çalışkanlık, tembelliğin zıddıdır. Allah, insana sadece çalıştığının karşılığını verecektir (Necm suresi:39). Çalışmak her insanın, özellikle de Müslümanın görevidir.
Çalışkan olmayı kaldırmayı düşünmek, İnternette oyun oynayan ve tembelleşen bir nesil yetiştirme dışında ne işe yarayacaktır?
3. “Yasam, büyüklerimi saymak, küçüklerimi sevmek”, bundan rahatsız olmak bütün dinleri, medeniyetleri sosyal varlık olmayı; bir arada yaşamayı reddetmektir.
Büyük denilince bizim kültürümüzde, önce Allah hatırlanır. En büyük odur. Sonra ana-baba ve diğer büyükler. Küçükler ise, kardeşler, bacılar ve bizden küçükler…
4. “Ülküm yükselmek ve ileri gitmektir”. Bunu kaldırmak, açıkça GERİCİLİĞİ DAVET değil de nedir?
Yükselmek ve ileri gitmek bütün toplumların arzusu ve ülküsü değil midir?
5. “Varlığım Türk Varlığına armağan olsun”. Kur’an bakınız ne diyor? Maide suresi 51. Ayetiyle başlayan ayetlerde önce Yahudi ve Hıristiyanları sevgili, dost, Candaş saymayın diye ikaz ettikten sonra, 54. Ayette aynen şunları söylüyor:
“54 – Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum (millet) getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah’ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir”.
Allah ilk Müslümanlar olan Arapları açıkça uyarıyor ve tehdit ediyor. Siz islama gerçekten sarılmaz, bağlanmaz, dininizden dönerseniz öyle bir Millet getiririm ki, onlar sizin yaptıklarınızı yapmaz. “Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar” demektedir.
Bu anılan Millet’in Türk Milleti olduğunda Tefsir âlimleri ittifak derecesinde aynı görüşü belirtmektedirler.
Bu konuyu en son teyid eden, açıklayan da Ustad Said Nursi (rahmetlidir.
Andı kaldıranlar İslamın ve Kur’anın emirlerini kaldırmış; yasaklarına haramlara yol açmış olmayacaklar mı?